1 Adım Adım Savaşa

Adım Adım Savaşa

0

Yazıya hiç sevmediğim, hiç beğenmediğim bir şekilde başlayayım : “ben demiştim”. Ama bu kez mecburiyetten.

15 Temmuz’dan hemen sonra, daha kimse sözünü bile etmezken “bizim ordu Suriye’ye girecek” diye yazmıştım. Referandumdan hemen sonra İstanbul, Ankara ve Bursa belediye başkanlarının değiştirileceğini de belirtmiştim. O tarihte bu konuşulmuyordu bile.

Şimdi de tarihe not düşelim. Büyük bir olasılıkla bu yıl, ama en geç 2019 seçimlerinden önce bizim ordu Suriye’de ABD unsurları ile silahlı çatışmaya girecek.

Erdoğan bunu kafasına koydu, kısıtlı da olsa, bir yerde ABD silahlı kuvvetleri ile karşı karşıya gelmeyi, ABD ile veya ABD destekli, ama içinde ABD ordusuna ait unsurların da olduğu PYD ile silahlı çatışmaya girmeye çalışıyor.

Bugün ortaya sürülen nedenler, Afrin’i, İdlib’i kurtarma, PYD’yi Fırat’ın doğusuna itme açıklamaları hep göz boyama. Buralarda olumlu sonuç alınsa bile bu kez Fırat’ın doğusu da bizden sorulur diye bir bahane yaratılacak.

Esas neden tamamen iç politika. Erdoğan İstanbul, Ankara ve Bursa büyük belediyelerinin kaybedilmesi halinde 2019 seçimlerini kazanamayacağını gördü, MHP ile yapılan ittifak ilk tedbir. Ama yeterli değil. Yeni bir düşman yaratılması lazım. 2018’deki ekonomik yavaşlamanın, enflasyon artışının, TL’nin değer kaybının açıklanması, suçun birine yüklenmesi gerekiyor. Bunun için de halka pazarlanması en kolay açıklama “dış mihraklar”. ABD ise ideal düşman.

Nisan 2018 sonrasında Rıza Sarraf davasının devamı olarak Halk Bankası’na ceza gelecek. Gerçi Erdoğan bunun için şimdiden eski New York Kuzey Bölge başsavcı yardımcısı Andrew Hruska’yı görevlendirdi; kesilecek cezanın gizlilik anlaşması çerçevesinde ödenmesi ve bunun kimseye duyurulmamasını sağlamaya çalışıyor, ama ne olur ne olmaz, ABD bunu kabul etmezse bu skandalı ört bas etmenin diğer yöntemi ABD’yi şimdiden düşman ilan etmek…

Afrin operasyonu Erdoğan’ın siparişi ile başladı, Türkiye’nin çıkarları biz kez daha göz ardı edildi. Bugün gidilen yol ise tam bir kumar. Türk ordusu ile oynanan, Türkiye’nin yakın geleceğini tehlikeye atan açık poker.

Bundan sonra da geriye dönülmesi söz konusu değil. İlle restleşilecek, ille yangına benzinle gidilecek.

Erdoğan’ın en büyük güvencesi peşine takabileceği düşünmekten aciz “Reisçiler”. OHAL ile hukuk zaten askıya alınmış, resmi düşüncenin tersini söyleyen vatan haini, aklı selim veya objektif analiz yasaklanmış unsurlar listesinde.

Söz konusu ordu olunca milli birlik mecburiyeti, üstüne bir de yabancı düşman yaratabilirsek oyları dağıtmama, Erdoğan’ın yanında saf tutma şartı var.

Önümüzdeki döneme hazırlıklı olalım. Gittikçe artan dozda bir Erdoğan şov başlayacak. Doğru olsun olmasın, askeri başarılar öyküleri anlatılacak, “yerli ve milli hisler” kabartılacak, karşı fikirler söylenemeyecek hale getirilecek… Ve hep beraber sonu meçhul bir maceraya atılacağız.

Aslında sonu meçhul filan da değil. Biraz daha yalnızlaşmış, biraz daha demokrasiden uzaklaşmış, ekonomik güçlükleri “savaş haline” yükleyen, başarısızlıklara önceden bahane üreten bir Türkiye var önümüzde.

Tek adam rejimine girmenin şartlarından biri bu. Bir dış düşman yaratıp tek adam etrafında toplanmak.

Erdoğan’ın hep emrinde olan bu hükümet orduyu Balyoz ve Ergenekon gibi davalarla harap etti, gerçek komutanları devre dışı bıraktı; ordunun yapısını, doğasını değiştirdi, bugün de Erdoğan’ın çıkarları için maceraya atıyor. Bilin ki bu Afrin operasyonu ordumuzun kararı değil, Erdoğan’dan gelen emirle uygulanmaya konmuş siyasi bir eylem. İspatı mı? Bizim ordumuz gerekirse tüm olanaklarını kullanır, geleneklerine uygun bir şekilde savaşır, ama hiçbir zaman önüne veya peşine ÖSO gibi askeri disiplini olmayan toplama savaşçıları takıp birlikte hareket etmez, ne yapacağı belli olmayan bu cihatçıların sorumluluğunu üstlenmez. Bizim ordumuz emir komuta zinciri dışına çıkmaz, buna özel itina gösterir. Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli’yi ülkenin yarısı tanımazken hiçbir resmi sıfatı olmayan Bilal Erdoğan’ın Genel Kurmay’da operasyon odasında harekatı takibine izin vermez! Bu operasyon Erdoğan’ın, maalesef bilinçli olarak zayıflatılmış ordumuza kabul ettirdiği kişisel kararı.

Ve bizler buna seyirci kalıyoruz… Bu ülke bizim ülkemiz, bu ordu bizim ordumuz, bu vatan bizim vatanımız. Bu insanlar bizim insanımız. Bu ülke, bu ordu, bu vatan, bu insanlar Erdoğan’ın kumarı için feda edilmeyecek kadar değerli.

Yarın ABD’yi düşman ilan ettiğimizde bu yazıyı tekrar okuyuverin. Belki o gün bu yollara bile bile, bugünkü at gözlüklerimizden kurtulamadığımız için girdiğimizin farkına varırsınız. 

 

İbrahim Çakıroğlu

 

yorum

Yorumlar kapalı.