1 100 Gün, 4 Önlem

100 Gün, 4 Önlem

0

7 Haziran seçimlerinde halk yapması gerekeni yaptı, topu penaltı noktasına koydu. Bundan sonrası CHP, MHP ve HDP’nin elinde. Ya penaltıyı gole çevirip maçı kazanacaklar, ya da bu kadar emeği boşa çıkaracak, bu kadar ümidi köreltecekler.

Söz konusu olan Türkiye’nin geleceği. Kişisel hesapları, geçmişteki yaraları, kalıp düşünceleri bir tarafa bırakma zamanı.

CHP, MHP ve HDP dört yıl sürecek bir koalisyon yapabilirler mi? Aslında Türkiye böyle bir koalisyonu kaldıracak olgunluk ve ekonomik yapıda ama bu partiler içindeki kemikleşmiş bazi görüşler nedeniyle yine de çok küçük bir olasılık. Başlasa da bitmez görünüşünde…

Ama 100 günlügüne bir koalisyon niye olmasın? Bu kadar kısa bir süreye sığdırılacak topu topu 4 ana karar var.

  1. Madem herkes % 10 barajınin haksız bir baraj olduğuna inaniyor, alınacak ilk karar bu barajın kaldırılması. Bu baraj anayasamızın getirdiği bir baraj degil, seçim kanunumuzun bir maddesi. Salt çoğunlukla değistirilebilecek bir şey.Bu şekilde “emanet oy” sorunu çözülmüş, herkes baska hesaplar olmadan kendine en yakın gördüğü partiye oyunu gönül rahatliği ile verebilir.
  2. İkinci karar, ihale kanununun Avrupa standartlarına getirilmesi. Bu da salt çogunlukla alınacak bir karar, istenirse hemen çıkar. Piyasa belirsizlik dönemlerini sevmez, ekonomi dengelerini zorlamaya başlar. İhale kanunun değişmesi yalnızca yandaşlara çekilen peşkeşlere son verme amacını taşımıyor, bu ekonomiye direk olarak kaynak yaratma imkani.Son 5 yılda Avrupa standartlarında bir ihale kanunumuz olmadığı için, kamunun kasasından en az 50 milyar lira fazladan çeşitli kuruluşlara ödendi. Bu paranın bir kısmının AKP mitinglerine, havuzlarına nasıl kaydırıldığını söylemeye gerek yok.
  3. Üçüncü karar, Cumhurbaşkanlığı sarayının esas görevine iadesi. Hatirlayalım, daha ilk aşamasından itibaren burası Başbakanlık ve Başbakanlığa bağli kurumlar için planlanmış, inşa edilmişti. Son anda Erdoğan “ben oturacağım” diyerek burayı işgal etti. CHP, MHP ve HDP parlementer sistemi savunuyorlar, yani başkanlık sistemi olmayacağına göre hükümetin başi başbakan. Ankara’da ise Başbakanlık olsun, kendisine bağli olan kurumlar olsun birçok yere dağılmış ve bu nedenle de etkinlikleri daha düşük olarak çalışan kurumlar var. Bunların hepsinin bu yeni binada toplanması hem etkinliklerini arttırır, hem de Ankara’nın değerli yerlerindeki binaların boşaltılması nedeni ile kamuya kaynak sağlanır. Erdoğan da gidip Çankaya’da cumhurbaşkanlığı yapmasını öğrenir.
  4. Dördüncü karar, zaten anormal bir karar oluşturan “Cumhurbaşkanlığı örtülü ödeneğinin” kaldırılması. Erdoğan bu ödeneğe niçin ihtiyaç duydu? Hakan Fidan’la girdiği bilek güreşini kazanmış görünüyor ama artık MİT’e yaptıramadığı, yasalara birçik aykırı işlem var. Eskiden bunlar Başbakanlık örtülü ödeneğinden karşılanıyordu. MİT kendine biraz dikkat etmeye başlayınca Cumhurbaşkanlığına kaynak yaratma zorunluluğu doğdu. Bu örtülü ödeneğin kaldırılması, Türkiye’nin Suriye ve Irak politikalarının tekrar bakanlar kurulu eline geçmesi anlamında. Aksi takdirde dış politikamızda “iki başlılık” eskisinden daha da ileriye gidebilir.

Ahmak dostum olacağına akıllı düşmanım olmasını tercih ederim… Top penaltı noktasında. Gole çevirmek bizim elimizde.

Hiç degilse 100 günlük bir ittifak. Türkiye’nin geleceği için çok mu, yapılamayacak bir şey mi?

 

İbrahim Çakıroğlu

 

 

 

yorum

Yorumlar kapalı.