1 Olması Gereken

Olması Gereken

0

Siyasette çeşitli yöntemler vardır. Eğer iktidarda iseniz ve bir işin olmamasını veya gecikmesini istiyorsanız, konuyu “komisyona havale” edersiniz.

Komisyon Başkanlarının tamamı Genel Başkanların emirlerini hiç düşünmeden, anında yerine getirecek uyumlu kişilerden (!) seçilir.
Komisyona havale edilen konu, karanlık dehlizlere atıldığında ara ki bulasın.
Yıl sonunda o teklif veya tasarı kadük (düşmüş) olur ve unutulur gider!

Bir diğer şekil de, “Önce nelerin olmayacağını görelim, sonra olacakları tartışır yaparız” yöntemidir! Bir işin olmayacaklarını görüşmeye başladınız mı, o iş asla gerçekleşemez!

Biz, elimizdeki aktörlere ve onların beklentilerine göre hareket ederek, olabilecekleri ve olması gerekenleri, yani gerçekleri bulmaya çalışacağız.
Kimlerden koalisyon hükümeti kurmalarını ve Türkiye’nin sorunlarına çözüm bulmalarını bekliyoruz, beraberce bakalım;

-Ahmet Davutoğlu /Kemal Kılıçdaroğlu /Devlet Bahçeli /Selahattin Demirtaş.

İşte bu dört kişi, 276 Milletvekilini veya daha fazlasını bir araya getirip, güvenoyu alabilecek bir hükümet kurulacağına karar verecekler, desek de sakın inanmayın! Çünkü bunlardan ikisi göstermelik Genel Başkandır.

258 Milletvekili olan AKP de söz sahibi olan kişi, Cumhur’un Başı Erdoğan’dır. AKP Genel Merkez binasının da, AKP’nin tüm yetkili kurullarının da sahibi odur. AKP ile ilgili her işlem Erdoğan’ın dediği gibi olur. Eğer bu gerçeği kabul etmeyip, çözümü yetkisiz kişilerde ararsak, batağa saplanırız.

80 Milletvekili olan HDP’ nin gerçek sahibi PKK Narko-Terör Örgütü ve lideri Öcalan’dır. Öcalan’ın kabul etmediği hiçbir şey, o partide olmaz.
Herkes hiç kıvırmadan bu gerçeği de kabul edip ona göre davranmalıdır.

Bu durumda 258+80= 338 Milletvekili, biri “Ömür Boyu Ağırlaştırılmış Hapse” mahkûm edilmiş, diğeri her türlü hükümet kuruluşu için öncelikle “17/25 Yolsuzluk-Hırsızlık-Rüşvet” olayının açılmamasını şart koşan, iki kişinin eline bırakılmış oluyor… Ne demokrasi ama!

Davutoğlu ve Demirtaş emanetçi olarak devre dışı kaldıklarına göre, elde;
Erdoğan-Öcalan-Kılıçdaroğlu-Bahçeli kaldı.
Kılıçdaroğlu ve Bahçeli Türk Milletine verdikleri sözleri yemezlerse, bunlarla ortaklık yapamazlar! Yapan öyle bir derde düşer ki, daha da iflah olmaz!

Bu dörtlüden ancak bir ortaklık çıkar;

  • Lâik Cumhuriyete, Ulus Devlete, Türk Devletinin bütünlüğüne, kimler aynı pencereden bakıyor?
  • Kimler Türk adından ve Türk Milleti demekten nefret ediyor?
  • Bu dört kişiden hangi ikili, Türk Milletinin menfaatinden önce yaşayabilmek için kendi çıkarını kollamak zorundadır?
  • Kim, Erdoğan’a “Başkanlık” yolunu açabilir?
  • Kim, Başkan olunca Öcalan’ı özgürlüğüne kavuşturabilir?
  • Kimler, zorla ettikleri Milletvekili yeminine sadık kalmaz ve içlerine sindiremez?
  • Kimler, Ulusal Marşımız okunurken susar ve ayağa kalkmaz?
  • Kimler Türk Bayrağını kabul etmez?
  • Kimler, Türkiye’den toprak talep eder?
  • Kimler elinde silah varken “Barış” diye bağırır ve kim bu teröristlerin elini güçlendirir, onlara alttan alta destek verir?

Bu soruları, çevremdeki herkese sordum. Yetinmedim, dört köy dolaşıp çeşitli partilere oy vermiş onlarca vatandaşa sordum. Çıkan yanıtlar hep aynı idi;

Bu kargaşa ortamından Erdoğan-Öcalan yani AKP-HDP koalisyonu çıkar. Kamuoyu baskısını azaltmak, “Ülkeyi hükümetsiz bırakmamak” yalanına insanları inandırmak için, bazı satılmışlar tarafından fedakârlık madalyası verilecek HDP, dışardan destek veriyor görünebilir…

Değerli Okurlar;
Olması gereken de budur. Çünkü Türk Milleti hala gerçekleri göremedi!
İhanet içindeki medya grupları ve insanların geçim derdine düşmeleri, vatandaşlarımızın bazılarının gerçekleri görmesini engelledi.

Koca koca insanlar, PKK Narko-Terör örgütünün siyasi temsilcisine sempati duyup oy verdiler! Türkiye henüz dibe vurmadı. Daha çok çekeceğimiz var, çok!

AKP ve HDP Hükümet kursunlar.

  • Yapabiliyorlarsa, Başkanlık sistemini getirsinler!
  • Yapabiliyorlarsa, Öcalan’ı serbest bıraksınlar!
  • Yapabiliyorlarsa, eyalet sistemine geçip, ülkeyi bölmeye kalksınlar!
  • Yapabiliyorlarsa, Anayasadan Türk adını silsinler!

Bekleyip göreceğiz. Görelim bakalım neler olacak!
Eninde sonunda Türk Milleti kendine yakışanı seçecektir, önüne gelene yapışanı değil…

 

Rifat Serdaroğlu, 26 Haziran 2015

 

 

yorum

Yorumlar kapalı.