1 Çanakkale’ye Farklı Bir Bakış

Çanakkale’ye Farklı Bir Bakış

0

Çanakkale Savaşlarına bir de “Ölenlerin Gözüyle” hiç baktınız mı?… Geride yavuklusunu, anasını, babasını, kundakta bebeğini bırakıp ölmeye giden insanlar neler hissediyor, neyi hedefliyordu?… Peki, ya “Kınalı Kuzular” denen ve askere alınan körpecik Liseli çocukların gözünde ölüm neydi, hiç düşündünüz mü a dostlar?… Onlar hayatlarının en önemli “Sermayesi olan Eğitimi Ölümle Takas” ederken bir an bile tereddüt etmemişlerdi.

Cumhuriyetin “önsözü” diyebileceğimiz Çanakkale savaşlarında Osmanlı devleti 250.000 den fazla şehit vermiştir. Bunların 10 bini Üniversiteli ve 70bini de Ortaöğretim öğrencisiydi… Yani, Anadolunun dört bir yanından cepheye koşan bu vatan evlatları ailesini, malını, mülkünü ve canını feda ederken sadece gelecek nesillerin “hayatını ve rahatını” garanti altına almayı düşünüyordu.. Çoğumuzun gözden kaçırdığı ise Eğitimli bir kuşağın yaptığı fedakarlıktır.. İşte biz bu yazımızda esas olarak bu “Eğitim Fedakarlığı” nı ele alıp günümüze projeksiyon yapacağız… Bunun sonunda bugünkü Türkiye’nin genç neslinin omuzlarındaki ağır “Sorumluluğa ve Minnet Borcuna” hatırlatma yapacağız…

Doç. Dr. Caner Arabacı , dar alanda Türk ve yabancı 500 bin insan kaybının yaşandığı Çanakkalede, 100 bine yakın Eğitimli neslin kaybedildiğini söyler(1). Çanakkale cephesi İstanbula açılan kapı olduğundan, İstanbul’un alınmasıyla tüm Osmanlının emperyalizme kurban gideceğini millet anlamıştır. Bu endişeyle, Kars’tan Edirne’ye tüm Anadolu’dan, Bosna’dan, Selanik ve Filibe’den, Yemen ve Bağdat’tan, hatta Pakistan ve Hindistan’dan Çanakkale’ye binlerce insan savaşmaya gelmiştir..

Galatasaray, Kayseri, Konya, Sivas ve birçok Liseden eli silah tutan öğrenciler cepheye koşmuştur. Yaşına bakılmadan “kilosu 45’in üstünde” olan herkesin silah altına alındığını söyleyen Doç. Dr. Arabacı, Hukuk Fakültesinin memurlar dışında tüm öğrencilerinin savaşa gittiğini söylemektedir. 1918-20 yılları arasında Eğitim kalitesindeki rakamlar çok iç acıtıcıdır… Bu üç yıllık dönemde Liselerde mezuniyet yok derecesindeydi. Üstelik , 10 bin üniversiteli ve 70 bin Ortaöğretim öğrencisi şehid düşmüştü. Eğitilmiş bir nesil kaybedildiği için, ilkokul mezunları savaş sonrası öğretmen yapılmıştır. Atatürk’ün “Biz, Çanakkale’de bir Dar-ülfünun (Üniversite) gömdük” sözü ne acı ve doğru tesbittir.

İşte tam bu noktada İngiliz generali Oglander’in de ilginç bir tesbiti var : “Çekildik.. Çanakkale’yi geçemedik, ama Türk milletinin genç ve eğitimli neslini, Çiçeğini yok ettikdolayısıyla geleceğini yok ettik. Bellerini zor doğrulturlar.. ”.  Yine İngiliz tarihçi Arnold Toynbee de hatıratında “Annem bize kahvaltılarda derdi ki “Türkiye, Anadolu çok güzel bir ülke, Türklere layık değil” cümlelerine yer verir. Bu Batının bize bakış açısıdır ve hiç değişmeyecektir…

Çanakkale savaşında yitirilen Beşeri Sermaye ile geleceğin Türkiye’sine nasıl bir miras bırakıldığına dikkat etmek gerekir. Doç. Dr. İbrahim Güran, o dönem Anadolu nüfusu 12 milyon altındaydı diyor(2). Okuma yazma bilenlerin oranı %10 altındadır, yani yaklaşık 1 milyon kişi… Şehit olanları 100 bin kişi kabul edersek, Eğitimli neslin % 10’u kendini bugünkü Cumhuriyetimizin bekası için feda etmiştir.. Bizce bu müthiş bir rakam olup günümüz gençliğini düşündürmelidir. Cumhuriyetten bu yana kalkınma hızımızı bu eğitimli neslin kaybı geciktirmiştir.. Bu farkı BiZ kapatmalıyız !!!

Peki, Cumhuriyetin tapusunu kanlarıyla imzalayarak devreden bu şehidlere bizlerin nasıl bir minnet borcu vardır dersiniz dostlar?… İşte işin can alıcı noktası da burada başlıyor.. Bize güvenle yaşadığımız bir vatan bırakmalarına karşın, bizim de vatana sımsıkı sarılıp, Ar-Ge ve İnovasyon Nesilleri yetiştirmemiz gerekir.. Hatta, onların şehid olup mahrum kaldıkları eğitimleri adına, çok daha kaliteli bir lise ve üniversite eğitimine kafa yormalıyız.

Çanakkale’de bu milleti yok etmeye çalışanlar, artık Bilgi ve Teknoloji ile aynı savaşı sürdürüyorlar.. Örneğin Çin, 2013 yılında Ar-Ge harcamalarını %20 artırarak hızla ABD’ye yaklaşmaya başladı(3). Çin yeni stratejisiyle, artık “dünyanın fabrikası” değil “dünyanın Ar-Ge Devi” olmayı hedefliyor. Zaten ülkenin vizyonunda “Çin’de üretildi” yerine “Çin’de Yaratıldı” algısını oluşturmak var. Bunun için öncelikle eğitime önem veriyorlar. Türkiye ise 2013’de %13’lük artışla 14, 8 milyar TL Ar-Ge harcamasına ulaştı (2023 hedefi 60 milyar TL). Ülkemizde eğitim sisteminin sık değiştirilmesi de nitelikli insan sermayemizi zayıflatıyor. Diğer yandan, TUIK verilerine göre üniversite mezunu oranı % 11 , Avrupa’da ise bu oran %37’dir. İşte tüm bu veriler artık acele etmemiz gerektiğini gösteriyor

Çanakkale’de kaybedilen eğitim sermayemizin üstüne, 101 yıl sonra farklı bir heyecanla , yepyeni “Bilgi ve Teknoloji Hikayesi” yazmalıyız… Evet, daha fazla geç kalmamalıyız…

Unutmayalım, Mehmet Akif son anlarında “Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın” demişti…

Fazıl ALASYA

18 Mart 2016

 

Kaynaklar :

1-Doç. Dr. Caner Arabacı-Selçuk Üniversitesi İletişim Fak. Öğr. Üyesi

2-Doç. Dr. İbrahim Güran Yumuşak-Siyasal Bilg. Fak. İktisat Politikası Öğr. Üyesi

3-Melih Çelik – Bilgicagi.com

Tablo: Özlem Küçükbostan Ellialtı

yorum

Yorumlar kapalı.