1 ‘Şanzıman dağıtmış’ bir başbakan!

‘Şanzıman dağıtmış’ bir başbakan!

0

‘Şanzıman dağıtmak’, gerçek anlamıyla; araba bir yönde hareket ederken, daha durmadan ters yöne gitme çabası içerisinde yapılan vites değiştirmenin sonucunda, şanzımanda (motordan baskı yolu ile aldığı hareketi, şaft veya diferansiyele ileten aktarma organı) ortaya çıkan bozulma durumudur.

Günü gününü tutmayan, kendi ile sürekli çelişen, ‘Akım’ derken ‘Tokum!’ diyen kişiler için ‘Şanzıman dağıtmış’ deyimi, mecaz anlamda kullanılır.

10. yılının sonunda, başbakan şanzıman dağıtmış vaziyette!

Bir dediği, bir dediğini tutmuyor!

Hükümet bir yönde hareket ederken, başbakan aniden ters yöne gitme çabasıyla vites değiştiriyor.

Adım gibi eminim, hükümet üyeleri, yüksek bürokratlar sizden – benden daha şaşkın. Her sabah “Bakalım Başbakan bugün hangi vitesi takacak” diyerek çetele tutuyorlar.

Şöyle bir göz atalım:
***

Dış politikada:

1) Ortadoğu’nun hamisi/abisi, ABD’nin Ortadoğu’da varisi olmak üzere yola çıkan RTE ve şürekâsı artık Ortadoğu’da yapayalnız. Kimse; hiçbir konuda, değil sözünü dinlemek, fikrini bile sormuyor!

2) 72 gün sonra “THY pilotlarını biz kurtardık” diye hükümet üyeleri göbek attılar ama sonradan ortay çıktı ki; pilotlarımızı Kuveyt kurtarmış! Ne kadar acıklı bir durum… Başkasının aleti ile gerdeğe giriliyor! Etrafa da “Ben gebe bıraktım” diye caka atılıyor.

3) Öte yandan, geçen yıl Suriye’nin şehit ettiği pilotlarımız için uluslararası camiada gık bile çıkarılmadı.

4) Dışişleri bakanı, diplomatların ağzında açık ve seçik alay konusu… Zira, tam bir hayalperest! 21. Yüzyılın Don Kişot’u! Başbakan böyle bir adamın ağzının içine bakıyor.

5) AB’den sorumlu bakanının eskiden New York’ta ne iş yaptığı sorgulanıyor,
oradaki görevin esasları ile Bakanlık’taki görevlerinin esaslarını birbirine karıştırdığı konusunda espriler üretiliyor.

6) MİT müsteşarı, önüne gelen tarafından günah keçisi olarak kullanılıyor. Başbakan’a bindirmek üzere görevlendirilen gazeteciler Hakan Fidan’ı topa tutuyorlar!

7) MOSSAD adına çalışan İranlı ajanları İsrail’e gammazladığımız iddiası karşısında, başbakan ağzını açmadı. “Van minit, yok böyle bir saçmalık!” bile diyemedi. ‘Gammazcılar’ hakkında okulda hangi terimler kullanılırsa, diplomaside de aynı terimler kullanılır. Sadece jargon değişiktir. Başbakan bu terimleri kabulleniyor.

8) NATO’ya nanik yapıp Çin’den füze almaya kalkmak ise, bana hacetini cami duvarında gören kediciğin hazin sonunu hatırlatıyor. Dilerim, bir kez daha vites değiştirir.
***

Özetle: Batı’da, Doğu’da ve hatta Ortadoğu’da, başbakan hakkında genel kabul görmüş kanaatler:

I) Güvenilmez,
II) Ne yapacağı tahmin edilemez,
III) İpi ile kuyuya inilemez,
IV) Ne zaman başına buyruk, ne zaman süt dökmüş kedi olacağı belli olmayan,
V) Artık kesinlikle bir müttefik değil!
***

İç politikada:

1) Cemaatle ittifakının sona erdiğini, artık Fırat’taki kör ve sağır çoban bile biliyor. İddia ederim: AKP’nin kabaca yüzde 50 oyunun içinde en az yüzde 10-12 Cemaat oyu var. Eğer kazara Cemaat, Cumhurbaşkanlığı Seçimi’nde CHP ile ittifaka girerse, cumhurbaşkanı seçilemeyeceğini en iyi başbakan bilir.

2) ‘Demokratik Açılım’ devlet adamı cesareti ister. Bu da başbakanda zerre kadar yok! Bir yandan Kürtleri oyalamak, bir yandan Milliyetçileri kaybetmemek güdüsü, tam anlamıyla bir kakafoni yaratıyor. Şanzıman, işte burada tam anlamıyla kırılıyor. RTE, ana dilde ise, çok fena yalpalıyor: “Özel okullarda ana dile cevaz vereceğim” demek, açık ve seçik Anayasa ihlalidir. “Ne şiş yansın, ne kebap” hesabı burada da tutmaz.

3) Aleviler ile Sünniler arasında da sıkıştı kaldı. Alevileri aptal yerine koyması, Alevi olmadığım halde, beni de çığırımdan çıkardı.

4) Silivri Mahkemeleri diktatörlüğe giden yolda ‘sivil vesayet’i yerleştirme çabasının temel algılaması oldu. ‘Askeri vesayet’i yıkmaktan bahsederken, esas cendereyi milletin kafasına geçirdi.

5) Gezi ve ODTÜ olaylarını çözememesi, belki de nihai sonunu hazırlıyor.

6) Dünyada kendi meslektaşları tarafından açıkça ‘yalancılıkla’ suçlanan kaç ‘genelkurmay başkanı’ var? Bu kadar çapsızını nasıl bulduğunu hala çözemedik.

7) ‘Yetmez ama evetçiler’ bile onu terk etti. Düşünün; en kıymetli iki danışmanı: Yalçın Akdoğan ile Yiğit Bulut… Yalaka gazetecileri ise: Nagehan Alçı, Rasim Ozan Kütahyalı, Ahmet Kekeç, Salih Tuna gibi kifayetsiz muhterislerden veya Fatih Altaylı, Fatih Çekirge gibi döneklerden veya Mehmet Barlas, Nazlı ılıcak gibi itibarsızlardan oluşuyor…
***

RTE çok fena halde şanzıman dağıtmış vaziyette!

Üstelik; yanında bu durumu ona söyleyebilecek, ilaç niyetine bir tek dostu da yok!

Cüneyt Ülsever

yorum

Yorumlar kapalı.