Esad’la dosttuk, Esed’le kan düşmanı olduk. Sonuç: 2 milyondan fazla Suriyeli Türkiye’de, hem sürünüyorlar, hem de süründürüyorlar!
Düşmanımın düşmanı dostumdur diye DAES’e arka çıktık. Sonuç: PKK terörü yetmez gibi bir de DAES terörünü ithal edip başımıza bela sardık!
Ana nedeni, dış politikamızı vizyonsuz, geleceği planlamaktan aciz, dogmatik düşünen, Türkiye’de geçerli kılınan yöntemlerin dünyada da geçerli olacağına inanan, batı ülkelerini tanımayan, tarih bilmeyen, doğru söyleyeni dinlemeyen, hatta yanından uzaklaştiran, analiz yoksunu kişilerin oluşturmasi.
Bugünkü konum ne? Suriye’de tutturmuşuz “PYD PKK ile aynı şeydir, dolayısı ile PYD Türkiye’nin düşmanıdır”! İyi de bunu diyebilmen, tedbir alabilmen için senin Suriye’de sözünün dinlenmesi, ağırlığının olması lazım. Sen ise Türkiye’de gürleyen, Suriye’de bırak yağmayı, bir damla su bile oluşturmayan bir konuma mahkum ettin kendini. Kimsenin kabul etmeyeceğini, edemeyeceğini bildiğin uçuş yasaklı bölge teklifin, “Esed’i postalamayı hedef koymayan işbirliğinde yokuz” pozisyonun, nedenini kimsenin anlamadığı Rus jetini düşürme maceran nedeni ile artik Suriye üstünde uçamıyorsun bile.
Dış politika senin kafanın dikine gittiğin değil, Türkiye’nin bugün ve yarınki çikarlarının korunması gereken bir saha. Sen diklendikçe, körlüğüne devam ettikçe başkalari Suriye’nin geleceğini sensiz kuruyor.
Rusya Suriye’ye ayağını kalıcı olarak attı. Amerika zaten orada. Bu iki ülkenin de, hatta senin dediklerine göre Türkiye’nin de ortak düşmanı DAES. Rusya biraz kıvırıyor, şimdilik DAES’ten önce rejim karşıtlarına karşı savaşıyor ama taşlar yerine oturmaya baslayınca DAES’in de üstüne gidecekleri kesin. Bu iki ülkeyi bıraktım, herkesin gördügü başka bir unsur, Suriye savaşı yalnız hava kuvvetleri ile kazanılamaz, gerek bu topraklarda yeniden hakimiyet sağlayabilmek, gerek geri alınan yerleri savunmak için sahada asker lazım. Ne Rusya, ne de Amerika kendi askerlerini, eğitim-donatım gibi şeyler haricinde savaş alanına sokmayacak. Her iki ülke de bunun için en uygun kaynağı kürt unsurunda bulmus. Irak’da peşmergeler, Suriye’de senin bunlar PYD dediğin Suriye kürtleri. Her iki ülke de Suriye’de kürtlerle ortak üsler kurmakta, her iki ülke de kürtlere silah ve eğitim vermekte.
Ne Rusya’nın, ne Amerika’nın, ne de batı ülkelerinin önceliği Esad’in gitmesi değil, senin eski dostun DAES’in bohçasının dürülmesi. Bunun için Suriye ordusu yetersiz, sahada başkalarına ihtiyaç var. Ortalıkta ise Kürtlerden başka bu işi yapabilecek kişiler yok. E-ee, böyle olunca? Yalnız Türkiye’nin çıkarlarına zarar vermiyorsun ki! PYD’nin karşısına çıkardığın kim varsa dolaylı olarak kırdırıyorsun, yarın yanında bulundurabileceğın dostlarını kendine küstürüyor, hatta düşman ediyorsun.
Eline silah alıp kendi ülkesinde savaşan her Kürdü PYD ilan etmenin anlamı ne? Niye Suriye’de Rusya ve Amerika ile masaya oturup kendi çıkarlarını da koruyacak, Türkiye’nin sorun ve çekincelerinin de göz önüne alındığı bir işbirliğini denemezsin? Sen bu dik kafaliğina devam ettiğin sürece kimsenin senin sorunlarına eğilecegi de yok. Sen istedigin kadar bağır, DAEŞ’in yok edilmesinin bedeli Suriye’nin kuzeyini Kürt kontrolüne bırakmaksa bunu çekinmeden yapacaklar. Ne yapacaksin o zaman? Suriye’ye, Rusya’ya, Amerika’ya savaş mı ilan edeceksin?
Irak’da Barzani ile anlaşıyorsun, peşmerge ile PKK’yi birbirinden ayırabiliyorsun da niye Suriye’de bunu yapamıyorsun? Niye Suriye Kürtlerine destek karşılığında Rusya’dan, Amerika’dan PKK’nin bitirilmesi için daha aktif bir işbirliği talep etmiyorsun? Niye tam tersine, bu olanakları ortadan kaldıran, PKK’yi koz olarak elinde bulundurmaya devam ettirmeye yol açacak şekilde gidip Rus uçağını vuruyorsun? Niye DAEŞ konusunda ikili oynuyorsun? Yurt dışına çıktığında görmüyor musun? Senin sözüne güvenen kalmadı, Türkiye’yi yavaş yavaş Orta-Doğu batağına gömdügünün farkında değil misin?
Amerika, Rusya, İran ile masaya oturmak onların her dediğini kabul etmek değil, dediklerine boyun eğmek hiç değil. Kendi çıkar ve beklentilerini de belirtmek, makul minimumlarda anlaşmak. Suriye’nin sensiz ve Türkiye’nin çıkarlarının göz önüne bile alınmadan şekillenmesinin önüne geçmek. Türkiye’yi güvenilir müttefik olmaktan çıkardın, bari kendisinden çekinilmesine gerek bile olmayan düşman haline getirme artık…
Dış politika dogmatizm değil, pragmatizm gerektirir. Kısa vadeli hedefler, orta vadeli hedefler ve uzun vadeli hedefler. Kısa vadedeki hedefine ulaşamazsan orta vadeli hedefini tutturması zor. Kısa vadede ise yaptıkların Türkiye’nin çıkarlarına tamamen aykırı. Bugün bedelini ödemeye başladik ama yarın önümüze konulacak fatura çok daha yüksek olacak. Üstelik bugünkü yanlış kararlarının sonuçlarına katlanacak olanlar yalnız sen ben değiliz, aynı zamanda gelecek nesil.
Suriye batağının kuruması en az 10 yıl. Gerçekçi bir dış politikaya geçiş yapamazsan Türkiye’ye getireceği dert ise daha uzun süreli. İş işten geçmeden…
İbrahim Çakıroğlu