Yabancı dilde olmasının da katkısıyla zamanında görece iyi bir üniversite eğitimi aldığıma inanırım…
Yok, yurtdışında değil, öz be öz İstanbul Üniversitesinde…
O tarihte en az 2 dönem “temel hukuk” dersi de almıştım ve ender TÜRKÇE derslerimden biriydi…
Seçmeli değil mecburiydi, ama çok severdim, hala da severim hukuku… Eni konu matematiğe ve mantığa dayalı bir çözümlemeler ilmidir ve ciddi anlamda zeka gerektirir…
Bilgiye dayalı zekasını kamu yararına kullananlara iyi hukukçu denir…
Yasa maddeleri arasındaki boşlukta dans ederek hukuku “özelleştirenlere” ise kurnaz hukukçu, yani bildiğiniz ÇAKAL!..
O derslerden aklımda en fazla kalan iki cümle vardır ve birbirleri ile alakalı DEĞİLLERDİR:
Biri “Emin sıfatıyla zilyed”, diğeri ise “müktesep hakların geriye yürümemesi” durumu…
İlkini unuttum gitti çoktan, bir ara “google”dan bakarım belki, ancak ikincisi daha sonra iş hayatımda da sıklıkla karşıma çıktı ki ben onu bazen bir dost sofrasında hava atmak için, ama sıklıkla sözleşme hazırlar ve/veya okurken kullandım çok kere…
Müktesep hak, iktisap etmiş, yani KAZANILMIŞ hak demektir ve en sıradan hukukçu dahi bilir ki kazanılmış hak GERİYE YÜRÜMEZ!
Yani hak haktır ve yasalaştıktan sonra gayrı kabili rücu (geri dönüşsüz) hale gelir…
AYM sağolsun, AKP’nin “kişiye özel” olarak üzerine diktirdiği HSYK değişikliklerinden pek çoğunun anayasaya “aykırı” olduğuna karar verdi…
Ancak Yasa meclisten geçmiş, Çankaya Noterimizce onaylanmış ve resmi gazetede yayınlanmıştı…
Yıldırım hızlarda ve “özel kişi”nin damak tadına uygun şekilde hakimlerin, savcıların ve hatta bazen mübaşirlerin bile yerleri değiştirilmiş, herşey “yeni kitabına” uygun hale getirilmişti…
Eh, haliyle bundan sonra AYM kıçını yırtsa (ki görevi bu değil) yeni atananlar bunun MÜKTESEP hak olduğunu söyleyip yerlerinden kıpırdamazlar.
İsteyen dava açsın, derhal önlerine kanunun ilgili maddesi cart diye konulur.
Yani artık osuruktan teyyare, selam söyle o yare!..
AKP gibi süper şark kurnazı bir partinin süper şark kurnazı hukukçuları bunu bilmiyorlar mıydı? Ne münasebet, elbette biliyorlardı, hatta zaten bizzat bunu bildikleri için yaptılar… İptal edilebilecek olan maddeleri topyekün göze almışlardı, ancak şu ana dek “tahakkuk” eden değişiklikler onlar için fazla fazla yeterliydi, ki onlar da yukarıda saydıklarımdır…
O yüzden CHP’nin en baştaki tasarı iken iptal başvurusu gayet de doğruydu, lakin ortada henüz “var olmayan” bir yasaya itiraz teknik olarak imkansız ve mantıksız olduğundan reddedildi…
Sonrası malum, yasa geçti, CHP o saatten sonra itiraz etse ne olurdu, etmese ne olurdu.
Mission accomplished idi…
İsteyen kendini 5 saniye içersinde imha etsin durumu yani!..
Benzer girişimlerin bundan sonraki pek çok yasa “yaratım”ında geçerli olacağını göreceksiniz…
Velev ki sıra “laiklik” konusuna gelmesin!… Anayasanın değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif bile edilemez denen o maddesini dahi değiştirir bu ÇAKALLAR kardeşim. Hiç şüpheniz olmasın…
Çünkü Pişkinlik ile Utanma aynı yerde barınamaz…
Daryo Beskinazi, 12 Nisan 2014