O kadar “erken seçim lafını çıkaran vatan hainidir”, “seçimler zamanında yapılacak, bizim bir tek sözümüz vardır” de, sonra da birden bire “haydi beyler, 24 Haziran’da seçime buyurun” kararını al… Yesinler seni benim dim dik duran reisim!
Bu hiç sürpriz, son anda alınmış bir karar değil. Geçen yıl Erdoğan muhtarları toplayıp ekranları boş bırakmamaya başlamıştı. Yılbaşından beri de il kongrelerini dolaşa dolaşa bir hal oldu. Erken seçimden başka çaresi kalmadığını biliyordu, kendi seçim turlarını başka kılıflara sokarak boy göstermeye devam ediyordu. Uzun lafın kısası, yine geleneklerine uygun hareket ederek yüksek perdeden attı tuttu, sonra da dediklerinin tersini yapıverdi.
Ülkede istikrar sorunu mu vardı? Söz konusu bile değil, saray her şeye, yasal olarak yetkisi olmayan hususlara bile hakim. Parti için homurdanmalar, sıkıntılar? Olsa bile sesini çıkartabilecek bir babayiğit var mı, olabilir mi? Anında mendilini dürerler. Meclis mi çalışmakta zorlanıyor? Yukarıdan emir geliyor, eller toplu olarak kalkıyor, daha ne olsun! Zaten kanun hükmünde kararname devrindeyiz, iktidar için daha iyisi can sağlığı. E-ee, niye o zaman bu erken seçim kararı?
Ekonomi zar zor ayakta duruyor, bir yıl daha beklense dolar 5’e, euro 6’ya vuracak belki. Sonra sırasıyla benzine zam, faize zam, çarşı pazara zam… Son aylarda Merkez Bankası’nın kullanılabilir döviz rezervleri hızla eridi; bu erozyon yavaşlasa bile yıl sonunda rezerv kalmayacak, o zaman durum daha da vahim bir hale gelecek.
İYİ Parti sağlam temeller üzerinde. Şimdiden AK Parti seçmenlerinden buraya % 10’dan fazla bir kayma var, biraz daha beklenilse İYİ Parti’nin oyları % 20’lere bile çıkabilecek.
Durum çok fena ama esas neden bu seçimlerin mutlaka ve mutlaka 2019 belediye seçimlerinden önce yapılma mecburiyeti.
İstanbul ve Ankara’nın kaybedilmesi halinde AK Parti’nin milletvekili seçimlerinde çoğunluğu sağlayamayacağı kesin hale gelmiş, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de Erdoğan’ın çok zorlanacağı ortaya çıkmıştı.
Eh, bugünkü ekonomik ve politik durumun devam etmesi konumunda da elveda İstanbul, elveda Ankara… Gel de sonra ayıkla pirincin taşını… Topbaş’ı, Gökçek’i postala, buraları yine de kaybet. AK Parti seçmeninde moral çöküntüsü başlangıcı, ilk farelerin gemiyi terketmesi, piyasalardaki tereddüt, Reis’in karizmada koskoca bir çizik…
Yani alınamayacak bir risk. Demek ki tam dibe vurmadan bu seçimlerin yapılması gerekiyordu.
Zaten AK Parti’nin kendisinin yaptırdığı anketler AK Parti oylarının erimekte olduğunu gösteriyordu. % 50’ler filan uzakta kalmıştı, korku dağları bastı, ilk tedbir olarak MHP, daha doğrusu tabanın itirazına rağmen Bahçeli ile istepne anlaşması, pardon ittifak yapıldı.
Anketler MHP oylarının da İYİ Parti’ye kaydığını gösterince panik atak başladı, geriye tek çare baskın seçim kaldı işte!
Uzatmaya gerek yok, Erdoğan korktu.
Halk deyimiyle yemedi… Reis, paçaları tutuşmuş bir şekilde son çare olarak erken seçime sarıldı. Bu ise kurduğu sistemin çuvallamış, sonu gelmiş olmasının açık itirafı.
Yani konum Erdoğan’ın güçlü olduğu bir ortam değil. Tam tersine at bu kez Üsküdar’a gitmeyi reddediyor, sen bunun farkında olsan semer bizim yiğidin altında durmayacak…
Haydi dostum, bundan sonrası senin elinde. Seçim hilesi, sandık hurdası; tatil öncesi, Ramazan sonrası demeden yalnızca sandığa git, oyuna sahip ol; sonra da helva için un, yağ, şeker al; tünelin ucu artık uzakta değil.
İbrahim Çakıroğlu