Perşembenin gelişi Çarşambadan bellidir diyeceğim ama zaten Perşembeye artık birkaç saat kalmış, olup bitecekleri görmek için müneccim olmaya gerek yok. Devekuşu gibi başını kuma gömsen de, etrafına bakmasan da Türkiye cumhuriyet tarihinin en karanlık, en tehlikeli günlerini yaşamaya başladı. Erdoğan artık gidici, ama ya bunu hızlandıracağız ve yarattığı hasarı 5-6 yılda düzelteceğiz, ya da işi yine oluruna bırakacağız ve bu kez de bu hasarın tamiri bir nesil alacak.
Erdoğan ne söylerse bil ki tersini yapıyor. Sıfır sorun, değerli yalnızlık palavralarını, one minute showman’liğini bir tarafa bırakiyorum, artık durum çok daha ciddi. Gerçekten ciddi. Erdoğan hemen gitse de arkasında bıraktığı saatli bombalar o kadar çok ki faturası yıllarca ödenecek.
Adam senin sülalenin bir asırda kazanamayacağı parayi götürdüğünde “çalıyorlar ama çalışıyorlar“ diye bilerek ıskaladığın için sen de suçlusun. Gözü doymadığı, hesap sorulmayacağına inandığı için İran’ın ambargosunu deldi, Riza Sarraf’tan kamyon dolusu rüşveti cebe attı. Ve bizim milli bankalari buna alet etti. Buna sen göz yumdun ama uluslararası sistem göz yummayacak. Önümüzdeki yıl bizim birkaç banka bu sistemin dışına itilince, dolar veya avro ile işlem yapamaz hale gelince göreceksin gümbürtüyü. Fransız BNP Paribas bankası bizim Halk Bankası’nın yaptığının yanında solda sıfır kalan bir işlem yapmış ve yalnızca Amerika’da faaliyetlerini devam ettirebilmek için 8,8 milyar dolar ceza ödemek zorunda kalmıştı… Ziraat Bankası’nı da işin içine kat, gerisini sen düşün.
Esat’ı kafaya taktı, sonuç belli. 3 milyon küsür mülteci. Koskoca Almanya veya Fransa kendi kültürü dışından gelmiş, dilini bilmeyen işçi sınıfını asimile edemedi, sen nasıl yapacaksın? Erdoğan Libya’ya, Mısır’a, Suriye’ye burnunu soktuğunda ses çıkarmadığın, yurtta sulh cihanda sulh diye haykırmadığın için sen de suçlusun. Her yıl milyarlarca dolarlık mecburi harcamaları bıraktım, şimdi bu Suriyeleler inşaatlarda senin işini yarı ücretle kaptiklarında, yarın okullara yazılıp türkçe yetersizliği nedeniyle senin çocuklarının eğitim seviyelerini daha da aşağı çektiklerinde, arap kültür ve yaşam tarzını senin kültürüne aşıladıklarında Erdoğan olmayacak ama faturasını sen ödeyeceksin.
Adam Rus uçağını düşürttü. E-ee, turizmciler bizi kazıklarken iyiydi, şimdi biraz çeksinler dediğin için suçlusun. Turizm Türkiye’nin can damarlarından biri. Şimdi on binlerce turizm emekçisi işsiz. Halıcı, kuyumcu, restoran kan ağlıyor. Buraya sebze veren üretici, et satan kasap, çamaşırını yıkayan iş yeri, hediyelik eşya satan esnaf, taksici, ulusal havayolu THY, zarar hepsine. Ekonomi Kasimda dibe vurduğunda fatura yine senin önüne gelecek. Türkiye’nin imajı o kadar kötüleşti ki gelecek yıllara da ümit bağlama, o faturayı ödemeye devam edeceksin.
Avrupa Birliği, vizesiz dolaşım hayalleri… Adamlar bu Nato ülkesi olan güya müttefik kontrolden çıktı, başımıza bir iş açmadan Türkiye’den nasıl kutuluruz diye çalışıyor. Erdoğan seni gaza getirip rabiasına ortak olduğun için suçlusun. Avrupa’dan ayrılmak demek ortalıkta serseri mayın gibi gezinmek anlamında. Seni arap istemiyor, Bati dünyası istemiyor, Rusya istemiyor. Soğuk savaşın Arnavutluk’u gibi tek başına kaldığında acısını sen çekeceksin.
Erdoğan gitse de bunlar yıllar boyu ödenecek faturalar.
AKP’li kardeşim. Erdoğan yola beraber çıktığı, partiyi beraber kurduğu yoldaşlarını teker teker sattığında sesini çıkarmadığın, dava zarar görmesin bahane veya kolaylığının arkasına saklandığın için sen de suçlusun.
CHP’li kardeşim. Seçim üstüne seçim kaybetmesine, şimdiye kadar yarattığı hiçbir katma değer olmamasına rağmen Kılıçdaroğlu’na tahammül ettiğin, istifa diye yırtınmadığın, bugünkü AKP iktidarının alternatifsiz olduğu inancını yarattığın için sen de suçlusun.
MHP’li kardeşim. 7 Haziran’da fırsat altın tepside önüne gelmişken AKP’nin istepnesini oynayan Bahçeli’ye katlandığın, parti binasının önüne yığılmadığın için sen de suçlusun.
HDP’li kardeşim. 7 Haziran’dan sonra PKK’nın hendek ve bombalarına hoooop, hani biz Türkiye partisiydik diyerek, haydi GÜneydoğu’yu biraktim, Ankara’da, İstanbul’da, İzmir’de yollara dökülmediğin için sen de suçlusun.
İşveren, yatırımcı kardeşim. Döviz borcum var, dönen çarkım yavaşlamasın diyerek veya vergi kontrolünden korkarak sus pus kaldığın için sen de suçlusun.
Meydanları dolduran kardeşim. Dininin çirkin siyasete alet edilmesine göz yumdugun, takım tutar gibi parti tuttuğun, elindeki cumhuriyet kazanımlarının değerini bilmediğin için sen de suçlusun.
Bir kişinin sınırsız ihtirasları sonucunda Türkiye’nin bu durumlara düşmesine etkin bir şekilde tepki göstermediğimiz için hepimiz suçluyuz. Bundan sonra bilin ki Erdoğan varsa bildiğiniz Türkiye artık yok. Anlayana sivri sinek saz, anlamayana davul zurna azmış.
İbrahim Çakıroğlu
