Sizce Türkiye’nin en güçlü kişisi kim ?
Haydi canım sen de! Birisi ona «eğer tutuklanırsam konuşurum» diyor ve o kadar rüşvet verdiği halde yargı mekanizmasına yapılan baskı ile hemen birkaç hafta sonra serbest kalıyorsa, bir diğeri «Yüce Divan’a gönderilirsem anlatırım» diyor ve milletvekillerine verilen emirlerle meclis tarafından aklanıyorsa, size göre daha güçlü olan kim?
Türkiye’nin en güçlüsü, düşündüğünüz kadar güçlüyse niçin bu kadar korkar hale geldi? Doğal olarak alınması gereken tedbirler var ama üç yil önce ile karsılaştırıverın, aradaki farkı siz de göreceksiniz. Ankara içinde bile bir tarafa giderken en az 6 araçlık konvoy! Bursa’da yaptigi en son konuşmada damlarda keskin nişancılar!
Korku öyle bir seviyeye gelmiş ki Paris’e yaptığı son resmi ziyarette, kendisi onuruna Elysées sarayında verilen resmi yemekte, kendi yiyeceği yemeğin Türkiye’den gelen malzeme ile yine Türkiye’den gelen aşçı tarafından hazırlanmasını talep etmiş, neredeyse diplomatik bir skandala yol açmıştı!
Aylardır korku cephe değiştirdi, ama biz hâlâ aynı tas aynı hamam, farkında değiliz… Halbuki seçimlere şurada dört ay kaldı.
Bundan sonra korku sırası onda… 12 yılda yapabileceğinin maksimumunu yaptı, daha fazla ne yapacak, nasıl yapacak? Etrafa bir bakıyorsunuz, Ege, Ege özelliğini devam ettiriyor. Trakya’da o takımını tutan pek yok. Güney-Doğu’da kendisini takan yok ! Kala kala sıkışıp kaldığı Orta Anadolu ve Karadeniz kıyıları var…
Yabancı ülkeleri saymayalım bile. İçeride ne anlatırsa anlatsın, dışarıda artık güvenilmez ortak bile değil, güvenilmez kişi!
Kendi takımına bakalim. Beraber buralara kadar geldiği ağır toplardan kaçına güvenebiliyor? Daha da önemlisi, bu ağır toplardan kaçı kendisine hâlâ güvenebiliyor?
Karşılıklı güvensizlik öyle bir safhaya varmış ki MİT müsteşarı istifasini verirken birçok dosyanın kopyasını da beraberinde götürdüğünü ona hatırlatmayı ihmal etmemiş… Birine müsteşarlık, diğerine devletin en tepesi zırhları yetmez olmuş artık. Herbiri can derdinde!
Başkan olmuş, olmamış, bundan sonra hergün pozisyonu zayıflayacak. Panik halinde seçim, pardon “teşekkür” mitinglerine çıkacak olması bundan. Çıkmayan candan ümit kesilmezmiş düşüncesi.
O artik bisiklete binen biri gibi. Pedala basmadığı sürece ancak yokuş aşağı yolda yol alabiliyor, ama ilk yokuşta düşmeye mahkum. Politika ise inişli çıkışli bir yol, devamlı olarak pedala basabilmesi, her unsuru kontrol edebilmesi lazim. Bu AKP’yi zayıflatmak pahasına bile olsa. Ama bu da iki ucu kirli değnek…
Önümüzdeki yıllarda hâlâ oralarda kalabilecekse bu kendisinin sayesinde olmayacak. Onu orada tutacak ana unsur bizim bu korkunun cephe değiştirdiğinin farkında olmamamız. O başka çaresi olmadığı için yaptıklarını yapmaya mecbur.
Bize düşen artık yalnızca armut ağacının yanında oturmak değil, ağacın dallarını birazca sallayabilmek…
İbrahim Çakıroğlu