Her mesleğin bir acemilik, bir öğrenme dönemi vardır. Ama devlet yönetmenin acemiliği, öğrenme dönemi olmaz…
Kimseyi zorla devletin başına getirmiyorlar. Siz kendiniz talip oluyorsunuz. Göreve talip olmadan önce, en azından maymun kadar akıllı olmalısınız! Maymun, şeftaliyi yemeden önce çekirdeğini çıkarıp çıkaramayacağını dener, ona göre yer veya yemez!
Siz de ülke yönetmeye, devletin başına geçmeye kendi arzunuzla talip oluyorsanız, önce kendinize bir bakacaksınız. Biz nasıl bir yükün altına giriyoruz, bizim bu işin içinden yüzümüzün akıyla çıkabilmemiz için yeterli donanımımız var mı, diye kendinize soracaksınız!
Devleti “Deneme Tahtasına” çevirirseniz, sizi de “Şamar Oğlanına” çevirirler ve rezil ederler, bunu önceden bileceksiniz!
Devleti yönetmeye talip olanların, sahip olmaları gereken donanım-deneyim-öngörü-danışma- beraber çalışabilme özellikleri yanında dürüst ve sözüne sadık kişiler olmaları şarttır.
Bugün ak dediğinize yarın, hiçbir gerekçe göstermeden, bir özür dahi dilemeden kara diyorsanız, ne sizin itibarınız kalır, ne de temsil ettiğiniz devletin!
İşte bu asla affedilmez…
Aşağıdaki sözleri başta Erdoğan olmak üzere, AKP’li yetkililer söylemediler mi?
-Hocaefendi, nur yüzlü bir din ulemasıdır. Hizmet hareketini yıllardır tanır ve destekleriz. Hocaefendi, eski Türkiye döneminde yurtdışına kaçmıştır.
Ama şimdi Yeni Türkiye var. Hocam lütfen dönün, bitsin artık bu hasret…
-Esad bizim biraderimizdir. Aramızda bir aile hukuku doğdu. Ailece görüşüyoruz. İki ülke arasında vizeyi kaldırdık, inşallah yakında sınırları da kaldıracağız.
Çok yakında müşterek Bakanlar Kurulu toplantısı yapıp, yeni yatırımların kapısını açacağız. Kazan-kazan yani…
-Artık Yeni Türkiye’nin İleri Demokrasi dönemi vardır.
“Sayın Öcalan” demek, “PKK Bayrağı” ve “Öcalan Posteri” taşımak suç olmaktan çıkarılmıştır.
Öcalan ile görüşme talimatını ben verdim. Bugün de veririm, yarın da veririm.
Habur’da yaşananlar bizim için gurur vesilesidir!
Oluşacak yeni bir heyet Kandil’le de görüşecektir.
Öcalan insanlara geleceği gösteren bir liderdir…
Üç konuda bu söylenenleri ve daha nicelerini Türk Milleti olarak, Erdoğan ve AKP’lilerin ağızlarından defalarca duyduk.
Peki, Fethullah Gülen, Beşar Esad, Abdullah Öcalan üçlüsü, Türkiye’nin gündemine yeni girmiş kişiler midir? Bu üçünün çizgisi yaklaşık 40 senedir aynı değil midir? Bu üçlü hakkında devleti yönetenlerin bir kesin kanaatları olması gerekmez mi?
Nasıl oluyor da, 13 yıllık “Tek Başına” iktidarlarında, Feto-Esad-Öcalan ile can ciğer-kuzu sarması olan Erdoğan ve AKP’liler şimdi kanlı bıçaklı düşman haline geldiler? Onları bir arada tutan, beraber iş tutmaya zorlayan sebeplere
ne oldu ki, şimdi kopmuş olarak görünüyorlar?
İhanetle eşdeğer bu hatalar “Biz çok safmışız, kandırıldık, aldatıldık abiler” sözleriyle geçiştirilemez.
Önce bilerek yaptığınız bu korkunç hataların hesabını Türk Milletine vereceksiniz.
Bu güne kadar olduğu gibi, bundan böyle de dökülecek her damla kanın, toprağa düşecek her canın, kırılacak her camın sorumlusu Erdoğan ve AKP’ dir…
Erdoğan ve AKP’ nin sorumlu olduğu ekonomik bir olayı anlatıp yazıyı sonlandıralım;
*15 gün önce dolar kuru 2.63 TL idi. Şimdi 2.76 TL. Yani 15 günde dolar13 kuruş arttı. Doların 15 gündeki artışıyla Türk Şirketlerinin açık pozisyonu da,
23,4 Milyar TL arttı! Yani dış borçlarının %85’i dolar ile olan reel sektörümüz, durduğu yerde, hiç kabahatleri yokken 23,4 Milyar TL daha borçlandı!
Bunun sorumlusu, millet can ve geçim derdine düşmüşken, devletin parasıyla gereksiz seyahatler yapan ve sarayda oturan Erdoğan ve AKP Hükümetidir.
Tekrar söyleyelim;
Bundan böyle dökülecek her damla kanın, toprağa düşecek her canın, kırılacak her camın ve fazladan ödenecek her paranın sorumlusu Erdoğan ve AKP Hükümeti olacaktır.
Bu hesap mutlaka ama mutlaka sorulacaktır…
Rifat Serdaroğlu, 30 Temmuz 2015