1 Kasım seçimleri yaklaşırken farklı araştırıma şirketleri tarafından çok sayıda anket çalışması kamuoyuyla paylaşılmaya başlandı.
Peki, bu araştırmaların hepsi Türkiye’nin siyasi nabzını ölçmekte gerçekten başarılı olabiliyor mu? Daha da önemlisi hepsi gerçekten bilimsel temelde iyi niyetli yapılarak, çarpıtılmamış ahlaki sonuçlar ortaya koyuyor mu?
Bu sorulara cevap aramak üzere 1 Ocak 2014’ten itibaren 25 farklı araştırma şirketi tarafından 7 Haziran 2015 Genel Seçimlerine yönelik gerçekleştirilmiş 88 anket çalışmasını inceledik. [1]
Metodolojimiz gereği bütün anketlerin hata paylarından bir standart sapma elde ettik. Devamında her bir anketin özel hata payını bu ortak standart sapmaya bölerek Bilgi Oranı dediğimiz ölçüt değeri oluşturduk. Anketlerin Bilgi Oran’larını, o anketin yayımlanma tarihini dikkate alarak zamana bağlı biçimde ağırlıklandırdık.
Bu yöntemle, elde ettiğimiz sonuçları gruplandırarak 25 araştırma şirketi için 500 günlük bir tahmin performans karnesi hazırladık.
(Bulgular, partiler için verilmiş olan yüzdelik oran sıfıra yakın olduğu oranda başarılı sayılabilir)
Bu merakımız bize gerçekleştirilen çalışmaların yüzde 74’ünde Adalet ve Kalkınma Partisi’ne (AKP) ilişkin bulguların standart sapmanın üzerinde bir hata payına sahip olduğunu gösterdi. Yine çalışmaların yüzde %50’sinde bu hata payının yüzde 4 ile yüzde 12 arasında gerçekleştiği bulgusuna ulaştık. Yani 2 milyonla 5 milyon arasında seçmenin seçimi yanlış gösteriliyor. 5 milyon seçmen neredeyse 50 milletvekili demek.
Sorgu merceğimizi diğer partilere çevirdiğimizde Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) adına ortaya koyulan rakamlarda hata payı ortalamasının yüzde 2, Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) adına yüzde 1 olduğu; Halkların Demokratik Partisi (HDP) için ise anketlerin yüzde 1 ile yüzde 5 arasında bir hata payı aralığında dağılım gösterdiğini tespit ettik.
Elde ettiğimiz bulgular bütünlüklü olarak ele alındıklarında, Türkiye’de biz seçmenlerin enteresan bir siyasi araştırma rejimiyle karşı karşıya olduğu ortaya çıkıyor. CHP ile MHP için ortaya koyulan bulgular bilimsel temelli anket çalışmalarının sahip olabileceği kabul edilebilir hata payı aralığında yer alırken; HDP ve özellikle de AKP söz konusu olduğunda hata paylarının bilimsel olarak açıklanabilir hata payı aralığının dışında kaldığı görülüyor. En fahiş hataya sahip olanlar yine verildikleri zaman aralığı bakımından ORC’un 30 Mayıs yani seçimden 1 hafta önce AKP’yi %46, KamuAR’ın ise aynı AKP’yi 18 Mayıs’ta %35,3 göstermesi olarak tarihe geçmiştir. Yine aynı minvalde SONAR’ın Anadolu Partisini 28 Kasım 2014’te %8 göstermesinin açıklamasını beklemek kamunun hakkı olmalıdır. [2]
Yapılan anketlerde AKP’nin oy oranının sistematik biçimde olduğundan daha yukarıda, HDP’nin ise olduğundan aşağıda gösteriliyor olmasını iyi niyetli olarak yanlışlıkla yapılmış metodolojik hatalarla açıklayabilmek oldukça güç görünüyor
Ülkemizin siyasi tarihinin son 6 ayının temel anlatısı, hiç kuşkusuz AKP’nin 13 yıllık tek başına iktidar deneyiminin 7 Haziran’da Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne (TBMM) dördüncü parti olarak HDP’nin girmesiyle sonlanması olacak. 8 Haziran sabahından itibaren yaşanan, konuşulan ve söylenen her şey bu anlatıyı somutlaştırmakta.
Bu çalışmaya başlarken aklımızda iki temel soru bulunuyordu. İlki Türkiye’de anket çalışmaları siyasi nabzı ne kadar tutarlılıkla ölçüyor; ikincisi ise araştırmalar bilimsel ahlaki temelde yapılıyor mu?
Elde ettiğimiz bulgular ışığında ilk sorumuza olumlu yanıt veremiyor olmak bizi teknik bir farkındalık noktasına taşımış durumda; fakat ikinci sorumuza dair ortaya çıkan olumsuz sonuç bizi teknik/metodolojik kaygıların ötesinde son derece rahatsız ediyor.
Araştırma şirketlerinin topluma karşı ahlaki sorumluluğu bulunduğunun bilinmesi lazım. Hepimiz bilgi edinmek amacıyla, kamuoyuyla paylaşılmış araştırmaları takip ediyoruz. Teknik bakımdan hatalı olarak edinilmiş bulgulara, daha da kötüsü objektif veri sunma iddiasında olan şirketlerinin manipülasyonlarına maruz kalmak kesinlikle istemiyoruz.
Kuşkusuz hepimiz bireysel seviyede farklı kaynaklardan edinmiş olduğumuz bilgiye dayanarak siyasi yönelimimizi-onayımızı-sandık davranışımızı akılcı ve belirli bir mantık çerçevesinde şekillendirme yetisine sahibiz.
Ancak unutulmamalı ki; “Bilgi Sağanağı-Information Cascade” altında bir bireyin kendi mantık sistemini ve hatta edindiği bilgileri hiçe sayarak etrafından gelen işaretlere göre davranabilme eğilimi de çoğu zaman söz konusu olabilmektedir.
7 Haziran seçimlerine yönelik gerçekleştirilmiş olan anket çalışmalarının yüzde 50’sinde, AKP’nin olduğundan çok daha güçlü gösterilmiş olması, toplumun “Bilgi Sağanağı’’na maruz bırakıldığı durumların açık bir örneğini teşkil ediyor.
Araştırmanın son boyutu ise aynı verileri kullanarak ama bu algı operasyonlarını kaldırıp yeni veriler ekleyerek gerçeğe çok yakın seçim tahmini yapabiliyor olmamız. Paylaştığımız görsellerden de çıkartılabildiği gibi anketler zaman içinde gerçeğe hem daha yaklaşıyor hem de hataları birbirlerini dengeliyor. 7 Haziran seçimlerinde kendi metodoloji ve süzgeçimizden geçirerek yaptığımız tahminlerde yüzde 1 bir hata payı ile sonuca çok yaklaşmıştık.
Şimdi de yayınlanan anketleri yine aynı kanıtlanmış metodolojiden geçirerek bir sonuca varabiliyoruz. Ve bu sonucun seçimden iki hafta önce gerçeğe çok yaklaşacağına da eminiz. Siz okuyucularımızın da düşündüklerini harmanladığımızda ortaya gerçekten önemli sonuçlar çıkıyor.
Hem günlük sonuçları görmek hem de bir dakikalık anketimize anonim olarak katılarak bizi “doğrulara” daha da yaklaştırabilmeniz için lütfen bu linki http://bit.ly/SecimTahmin ziyaret ediniz.
KAPALI DEVRE ARAŞTIRMA GRUBU
Akademisyen, araştırmacı ve profesyonel kişilerin birliğinden meydana gelen veri temelli araştırma kooperatifidir.
Mahir Büyükyılmaz
[1] https://tr.wikipedia.org/wiki/Haziran_2015_T%C3%BCrkiye_genel_se%C3%A7imleri_i%C3%A7in_yap%C4%B1lan_anketler
[2] AP seçimlerde 27.642 oy ile %0,06 almıştır.