Canlı bombaların kimliklerini bulsan ne olur! Bunları ortaya salanları tespit etsen ne yazar!
Sorumlusun, suçlusun…
Çünkü azmettiren sensin. Bu katliama yol açan yine sensin.
“Yurtta sulh, cihanda sulh” Türkiye’nin Orta-Doğu politikasının ana ilkesini oluşturmuşken hayallere kapılıp ülkemi Suriye bataklığına iten sensin. Bataklığı kurutmayı bıraktım, bataklıktaki sinekleri besleyen de sensin.
Ne işi vardı benim ülkemin Suriye’de? Ne işin vardi senin Esad’la? Rahat mı battı da oralarda maceralara başladın, boyunu geçen işlere kalkıştın? Haydi sen ağzının payını zaten aldın, Rusya geldi, kuyruğunu bacaklarının arasına almak zorunda kaldın. Ama beslediklerin, yarı yolda bıraktıkların bunun faturasını benim ülkemin önüne koyuyorlar işte…
Tetiği çekenin, tetiği çektirenin hiçbir önemi yok. Buna sebep olan sensin, Orta-Doğu politikanı oluşturan, yönlendiren Ahmet Davutoğlu ve Hakan Fidan ekibin. Sen padişahlığa soyundun, diğeri yıllar önce Cuma namazını Şam’da kılacaktı, öbürü de bizim topraklara iki füze sallayıp sana bahane yaratacaktı… Üçünüzü toplasan yeni atanmış bir büyükelçi kadar uluslararası siyaset bilginiz yok! Bir fil bile fincanci dükkaninda bu kadar hasar yaratamaz!
Yesinler sizin «saygın yalnızlığınızı»! Toptan çuvallamanın adı ne zamandan beri saygın yalnızlık oldu?
Kişisel ihtiraslar için ülkesinin geleceği ile oynayanlara senin dilinde ne diyorlar, bilmiyorum. Benim dilimdekini burada yazmayayım da hiç değilse bariz hakaret olmasın. Ama tarih bunu vatan haini olarak yazacak herhalde.
Ama unutma, bu yüzlerce gencin kanı yerde kalmayacak. Suçlu sensin, eninde sonunda bunun da hesabını vereceksin.
İbrahim Çakiroglu, 11 Ekim 2015