1 Quo Vadis Türkiye?

Quo Vadis Türkiye?

0

Haritadaki eksiklik “Batı Ermenistan” ile “Kuzey Kürdistan”ı göstermemiş olması

(Quo Vadis = Nereye?)

Seçim alanlarındaki dozunu gittikçe arttıran saldırgan, ölüm kokan, Kuranlı, Azrailli, kefenli söylem ve haykırmalardan öyle anlaşılıyor ki bunlar her ne pahasına olursa olsun iktidarda kalmak için her türlü yol ve yordamı deneyecekler ve deniyorlar. İktidarı kaybetme korkusunun boyutları o kadar büyük ki bütün köprüleri yakmayı göze almış durumdalar. Bu kadar gözü pek ve hiçbir şeyi umursamaz görünmelerinin nedeni bu.

İster inanın ister inanmayın, ister devekuşu misali kendinizi kandırın, ister kandırmayın tüm bu tantana sürerken Serok Obama’nın Büyük Ortadoğu Projesi adım adım hedefine doğru ilerliyor: Başta ABD olmak üzere, Almanya, Fransa, İtalya, Ermenistan, Yunanistan, İsrail ve ülkedeki Kürt ayrılıkçılar bu projenin taşeronları. Taşeronlar Türkiye Cumhuriyeti ve Orta Doğu bölgesinin mevcut sınırlarından hoşnut değiller. Sınırları değiştirmek istiyorlar ve hepsinin uzlaştığı ortak noktaları var. “Büyük Kürdistan” kurulacak, Ermenistan’a toprak ve tazminat verilecek, İsrail’in sınırları genişletilecek, Rum ve Ermeni Patrikhaneleri Vatikan gibi bağımsız olacak, Kudüs’e Tapınak (Süleyman Mabedi) yeniden inşa edilecek, Kuzey Kıbrıs Türk Devleti tasfiye edilecek vs vs…

Görünen o ki nasıl ki IŞİD ve benzeri örgütler Suriye ve Irak’ı parçalamak için kullanılan CIA-Pentagon patentli icatlar ise, “Kürdistan” projesi de asıl hedefi gizlemek için kullanılan bir kamuflajdır. İslam devletlerini yok etmek için bir yıkım baltası gibi kullanılan IŞİD ile Kürdistan arasında bir fark yoktur. Kurulması öngörülen “Büyük Kürdistan” ın gelecekte İsrail ile birleşerek “Büyük İsrail” e dönüşmesi olasıdır.

Yani adamların yıllardır, hatta yüzyıllardır hazırladıkları projeleri, misyon ve vizyonu var. Bu misyon ve vizyonu gerçekleştirmeye Türkiye’nin mevcut yapısı ve sınırları engel. Türkler gereğinden fazla toprağa sahip. Olacak iş mi bu? Bu yüce misyon karşısında “Türkiye” nedir ki? “Türkler çok daha küçük bir alanda, nüfusları ve üretkenlikleri azaltılarak yaşayabilir. Hem o zaman küçük bir Türkiye AB’ye de girer” diyorlar!.

Asıl hedef kendi kutsal misyon ve vizyonlarını gerçekleştirmek. Türkiye’yi Libya gibi, Suriye gibi, Irak gibi harcamak küçük bir ayrıntı. Türkiye’nin Batı ekseninde yer alması, Batılılaşması, Türk aydınları, hatta Batı yanlısı aydınlar bile kimsenin umurunda değil. Türkiye onların gözünde çoktan bitmiş ve bir an önce Osmanlı gibi paylaşılması gereken bir ülke… Yarım kalmış Sèvres antlaşması böylelikle yerine getirilmiş olacak.

Peki bu nasıl olacak? Çok basit, aynen Yugoslavya örneğinde olduğu gibi. Etnik, mezhepsel, siyasal ve dinsel bölünme ve çatışmalarla. Üstelik meclisteki tüm partiler bu oyunun aktörleri konumundalar ve dolgun milletvekili maaşlarını cebe indirmenin dayanılmaz rehaveti ve zevki içindeler.

İmdi, tarih bize öğretmiştir ki, böyle toz duman bir ortamda doğru ile eğriyi, dost ile düşmanı ayırt etmek zorlaşır. Dostlar düşman, düşmanlar dost gibi görünür. Dürüst insanlar öldürülür, hapislerde çürütülür, hırsızlar ve soyguncular alanlarda cirit atar. Türk ordusunun savaş gücü yok edilerek adeta ordu terhis edilir. Doğru olan eğri, eğri olan doğru olur.

Böyle bir ortamda kafa karışıklığını önlemenin ölçüt veya mihenk taşı şudur: Türkiye Cumhuriyetinin bütünlüğü, bağımsızlığı, özgürlüğü ve Atatürk devrimlerine karşı olan her türlü eylem ve söylem yanlıştır. Bu yanlış eylem ve söylemleri dolaylı veya dolaysız olarak destekleyenler, bu bağlamda algı operasyonları yapanlar düşmanlardır. Osmanlı’nın çöküş nedenlerinden biri mihenk taşını iyi belirleyememiş olmasıdır. Umarım aynı hatayı Türkiye yapmaz. Ancak, kitleler o kadar cahilleştirildi ki gidişat Osmanlı’nın sonundan da beter olacak gibi görünüyor.

 

Erdağ Duru

 

 

yorum

Yorumlar kapalı.