Satranç oyunlarına bakın, yalnızca acemiler mat olana kadar devam eder. Usta oyuncular, oyun sonundan 4-5 hamle önce durumu görüp kaybeden diğerine elini uzatıp tebrik eder…
Orta-Doğu’da, Kürdistan konusunda oyunun son 4-5 hamlesine gelindi. 10-15 yıl sonraki sonuç artık belli. Amerika oyunu kaybetti, dolayısı ile elveda büyük Kürdistan, elveda bağımsız Türk Kürdistanı hayalleri…
Oyuna otururken Amerika ve İsrail’in planı Orta-Doğu’yu kendi çıkarlarına göre yeniden tasarlamak, Irak ve Suriye’deki etnik grup ve mezhep farklarından yola çıkarak bu ülkeleri pasifize etmek ve ortaya bir Kürdistan çıkartmaktı. Aynı bir satranç oyuncusunun oyuna başlarken vezir gambitini seçmesi gibi. Ortada bir plan var ama bu hesabın çarşıya uyup uymayacağı belli degil.
Orta-Doğu satrancı 30-40 yıllık bir süreç. İlk 20-25 yılda belirlenen hamleler yapıldı, pozisyon avantajı için piyon feda edildi, ama oyunun son bölümüne gelince ortaya çıkan konum değişik. Karşı taraf pozisyon dengesini sağladı, Amerika ve İsrail feda ettikleri piyonla kaldılar.
Daha anlaşılır şekilde açıklayalım. Amerika Irak’da başarılı olamadı, istediklerini alamadı. Suriye’de de durum farklı değil. Amerika buraları kontrol edemeyeceği islamcı akımlar, eski Baas’cilar ortaya çıksın, her iki ülkeden milyonlarca sığınmacı başka ülkelere kaçsın diye karıştırmadı. Amaç bu iki ülkede de kendisine daha bağlı ve bağımlı iktidarları başa getirebilmek, bu arada da Kürtlere otonominin ötesinde bir statü kazandırmaktı. Gelinen yer belli. Esat hâlâ iktidarda, Amerika Pandora kutusunu açıp ISIS gibi bir belayi başına aldı, Irak’da hâlâ sular dinmiş değil, havadan binlerce ton bomba, sonuç olarak elde edilen sıfıra yakın…
Bugün ise Orta-Doğu’da yükselen değerler İran ve Rusya. Önümüzdeki yıllarda daha açık göreceğiz. Amerika ve Bati dünyasının buralarda gücü bitmek üzere. Şu son sıralardaki girişimlere pek önem vermeyin, bunlar “çıkmamış candan ümit kesilmez” düsüncesiyle satranç tahtasında kaleyi öne sürmek, fil çaprazını güçlendirmek gibi bir şey. 10-15 yıl sonra ortaya çıkacak tablo ise biraz değişik. Biraz abartırsak Irak İran etkisine, Suriye de Rusya kontrolüne bırakılmış olacak.
İran, kendi topraklarındaki Kürtler nedeni ile Irak Kürdistanı’na karşı. Rusya ise Amerika’ya göbeğinden bağli bir Kürdistan’a hiç mi hiç sıcak bakmıyor. Irak’daki Araplar için ise Kürtler zaten Amerika’nın yanında hareket edip Araplara silah çekmiş, ilk firsatta defteri dürülmesi gereken vatan hainleri. Kerkük Musul petrolünü de Kürtlere bırakmaya kimsenin niyeti yok. Bu Kürdistan’in zaten denize çıkışı, tarım sahası, sanayi kültürü de yok. Böyle bir ortamda etrafı «düşman ülkelerle» çevrilmiş bir ülkenin yaşama, gelişme şansı da pek fazla değil.
Tarih tekerrür ediyor yani. Birinci dünya savaşını düşünelim. 30 yıl öncesinden akıllarına bağımsız ülke fikri sokulan, silahlandırılan, birinci dünya savaşı sırasında sırtları sıvazlanıp “haydi, siz de ortaya çıkın” denilip kullanılar Ermeniler.
1990’larda akıllarına bağımsız ülke fikri sokulan, silahlandirilan, BOP projesi süresince sırtları sıvazlanip «haydi, siz de ortaya çıkın» denilip kullanılan Kürtler. Batı dünyası Ermenileri daha sonra ortada bıraktı, 10-15 yıl sonra da Kürtleri yine ortada bırakacak.
Durum değişir mi? Bundan sonra çok zor. Batı dünyasının Irak ve Suriye için tekrardan yüzlerce milyar doları harcayacak gücü, oralarda feda edebileceği binlerce askeri artık yok. Amerika, 20 yıldır burada uygulamaya çalıştığı planlarının sonuncunda hergün biraz daha batağa batmakta olduğunun farkında. Bundan sonra atağa kalkacak ülkeler İran ve Rusya.
Türkiye kısmına gelince… Orta-Doğu’da dengeler değişince bizde de işin sonu çorap söküğü gibi gelecek. Hem iç, hem dış faktörler nedeniyle…. PKK’nın son yıllardaki güçlenmesinin, kırsalda ve şehirlerde organize olmasının ana nedeni, «çözüm süreci» boyunca jandarmaya, orduya, polise buradaki olay ve girişimlere müdahele etmeme emrinin verilmiş olması. Üstüne de Balyoz ve Ergenekon gibi soruşturmalarla (!) ordunun itibarsızlastırma girişimleri…
Kararlı bir iktidar ile PKK’nin belinin kırılması artık mümkün. Hiçbir dönemde PKK, son aylardaki kadar büyük darbeler almamıştı. Artik İHA’lar, bizim ordu envanterine giren yeni silahlar, uzaydan incelemeler ve en önemlisi başka ülke kaynaklarından bağımsiz olarak elde edilen veriler Türkiye’nin elinde büyük koz.
Bakmayın son aylardaki olaylara. Bunlar köşeye sıkışmış kedinin her önüne geleni tırmıklama çabası. PKK da bundan sonra 10 yıl daha dayanacak güçte değil. Zaten 10 yıl sonra Öcalan, Karayılan filan dedeler sınıfına girmiş olacak. Zaten şu anda bile Öcalan ancak sembolik bir güç, Karayılan ise kendi pozisyonunu koruyabilmek amacı ile en etkin organlarını bile feda etmeye başladı… Ayrıca kendi can derdine düşecek Irak ve Suriye Kürtlerinden alacakları destek gittikçe azalacak. Ortadan kalkacak demiyorum, çünkü İran, Rusya veya Amerika için de PKK her zaman Türkiye’ye karşı kullanılabilecek bir unsur; ama PKK da gerileme çağına girdi artık.
Güney-Doğu halkı da bu silahlı çatışma ortamından bıktı. 30 yıldır süren olaylardan biz çok çektik, ama onlar daha da çok çekti aslında. Bir ümit varken gönüllü veya daha az gönüllü destek verenler vardı, yanda yangın çıkıp bizim tarafa da bulaşma tehlikesi oluşunca artık çoğunluk rahatsız olmaya başladı. KCK, PKK veya alt kuruluşları zayıfladıkça bu sesler daha gür çıkmaya başlayacak. Zaten büyük plan bozulunca başka çare de kalmayacak.
Orta-Doğu satrancının son 4-5 hamlesi… Ama sonuç artık belli…
İbrahim Çakıroğlu