Sepet Kafalı biri, adam yokluğunda tesadüfen de olsa bakanlık yapmıştır.
Bakanlık biter ama bu sepetin “Devleti Sömürme” arzusu hiç bitmez.
Önce, bakanlık yaptığı kurumdan altına araba ister, benzini devletten olacak!
Eee arabanın şoförü nerden gelecek?
Tabii devletten olacak ki, maaşını devlet ödesin!
Yeter mi, yetmez! Sepete bir de koruma şarttır. İçişleri Bakanına baskı yapılır ve gariban bir polis memuru, belinde Kırıkkale yapımı çakaralmaz tabancasıyla sepete koruma atanır!
Ama o polis memuru, hem korumadır, hem özel şofördür, hem evin alışverişini yapacak kapıcıdır, hem de sepetin metresinin bakıcısıdır…
Devletin arabasını-benzinini- polisini-şoförünü avantadan kullanan bu sepetler, yaptıkları işlerin suç-haram-günah-hırsızlık olduğunu bilmezler mi?
Bal gibi bilirler bilmesine ama Cumhurbaşkanlığı- Başbakanlık yapmış kişiler bu haltı utanmadan yediklerinden, sepetler “o yapıyorsa, ben niçin yapmayayım” diyerek, avanta yemeye devam ederler!
Bu “Avanta düzeni de” devletin en tepesinden, en aşağıdaki birimlere kadar sürer gider.
Olan Türk Milletinin kaynaklarına olur ve bu sülükler görevden ayrılsalar dahi, milli bütçeyi emmeğe devam ederler…
Size iki örnek vereyim;
-Eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül;
Eski Cumhurbaşkanı Gül, şu an yasal olarak hakkı olmadığı Huber Köşkünde utanmadan oturuyor. Maaşını devletten alan tüm köşk personeli onun, sülalesinin ve AKP’lilerin emrinde! Görgüsüzlük diz boyu!
Yeter mi? Yetmez elbette. 55 Koruma Polisi, 45 ilave personel ve son model 18 araç!
Bunların masrafları-maaşları-bakımları-benzinleri kimin cebinden çıkıyor?
Türk Milletinin cebinden çıkıyor!
Peki, 9. Cumhurbaşkanı Demirel’e araç tahsis edilmiş mi?
Sayın Demirel “Ben hakkım olmayan bir şeyi istemem” diyerek reddetmiş! Demirel’e kaç koruma verilmiş? Sadece 6 adet…
Aradaki, “Devlet Adamlığı”, “Devlet Terbiyesi”, “Haram-Helal Farkı” ne kadar net görünüyor değil mi?
-Eski Bakan Zafer Çağlayan;
Yolsuzluk-Hırsızlık-Rüşvet iddialarıyla oğlu tutuklanan, kendisi de istifa etmek zorunda kalan Zafer Çağlayan’ın 7 adet koruması var. Bu korumaların tek görevi, eski bakanı “Saati soranlardan” korumak ve onları tekme-tokat dövmek! Biri Zafer Çağlayan’ın yanında “saat kaç” diye sorduğu an, devletin polisleri olan korumalar, milletin üzerine saldırıyorlar!
Ne zamandan beri, polisler “Şüpheli kişileri” korumaya aldılar, ben bilmiyorum!
Bildiğim kadarıyla Zafer Çağlayan çok zengin olmuş birisidir. Zengin olmasa, bileğine 700 bin liralık saat takabilir miydi? Bu kadar varlıklı biri, niçin devletin olanaklarını, hakkı olmamasına rağmen kullanıp haram yerde, kendi parasıyla kendine koruma tutmaz?
Nice onurlu işadamları tanırım. Özel korumaları vardır ve bu gençlerin tüm haklarını kendi ceplerinden öderler.
Önerim şudur;
TBMM de helal süt emmiş bir milletvekili soru önergesi versin.
- Hangi eski bakan-eski yeni milletvekili hakları olmadığı halde, devletin arabasını-şoförünü-polisini kullanıp, suç işleyip haram yiyor. Bu kanunsuzluğa kim göz yumuyor?
- Hangi Partinin mevcut ve eski yöneticileri devletten koruma kullanıyor?
- Hangi Sivil Toplum Örgütü Başkanı, koruma olarak devletin polisini kullanıyor?
Bunları öğrenip, kamuoyu ile paylaşsın ki, bizler de bu sepetleri her gördüğümüz yerde yüzlerine tükürelim. Bunların utanacakları yok nasılsa…
Not: Tükürülecek bu kadar surat varken, “Tükürük Partisi” adında bir parti kursak, destek alır mıyız?
Sağlık ve başarı dileklerimle
Rifat Serdaroğlu, 16 Ekim 2014