Bugün iki bayram şekeri ile başlayalım;
“Armut deyip geçmeyin, onun ilk hecesi çok insanda bulunmaz!”
“Görev vereceğiniz bir insanda üç özellik aramalısınız. Dürüstlük- Zekâ- Enerji.
Bunlardan en önemlisi dürüstlüktür. Eğer o yoksa diğer iki özellik en kısa zamanda o insanın sonunu getirecektir.”
Gazete ve Televizyonlardan;
12. Cumhurbaşkanı Erdoğan bayramın birinci günü, mülkiyeti T.C Devletine ait olan Huber Köşkünde oturmakta olan, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ü ziyaret edip bayramlaştı!
Haber bu;
Yeni ve Eski iki Cumhurbaşkanının bayramlaşması kadar normal bir şey olamaz.
Tamam da, Abdullah Gül’ün devletin köşkünde, üstelik Cumhurbaşkanlarına tahsis edilmiş bir köşkte ne işi var?
Kendisi-eşi-çocukları-akrabaları-gelip giden ziyaretçiler ne hakla devletin imkânlarını kullanıyorlar?
Huber Köşkünün masrafları, Türk Milletinden alınan vergilerden oluşan
“Milli Bütçeden” ayrılan paralar ile ödenmiyor mu?
Nasıl oluyor da, bir insan hak etmediği halde, milletin parasıyla yiyip-içip-devletin malının üstünde oturabiliyor?
Dürüst, namuslu, ar ’lı insan böyle bir ayıba, böyle bir günaha nasıl razı olabilir?
9. Cumhurbaşkanı Demirel, görev süresi bitip devir-teslim yaptığı gün evine geçmedi mi?
10 Cumhurbaşkanı Sezer, görev süresi bittiği gün evine geçmedi mi?
Kimse, “Efendim evinin yapımı bitmedi, Cumhurbaşkanı Erdoğan izin verdi,
o yüzden Huber Köşkünde oturuyor” gibi ucuz ve aptalca bir mazeretin arkasına sığınmasın.
-Cumhurbaşkanının görevinin ne zaman sona ereceğini A. Gül bilmiyor muydu?
-Kendi evi yetişmedi ise, İstanbul’da onun oturabileceği kiralık evlerin köküne kıran mı girmişti?
-A.Gül, kendisine ve ailesine bir ev kiralayamayacak kadar düşkün mü?
A.Gül elbette ki bunların hepsini biliyordu. Fakat AKP’lilerde iflah olmaz bir hastalık var;
“Devlet bizimdir, kanun da biziz, istediğimiz gibi devleti ve devletin mallarını kullanırız!”
Kullanamazsınız efendi! Türk Devletinin bir nizamı, düzeni vardır. Devletin tek kovasını bile izinsiz kullanamazsınız. Bırak kullanmayı, yerinden bile kıpırdatamazsınız. Bu hem suçtur hem de büyük günahtır.
Masrafları Türk Milleti tarafından ödenen bir köşkte avantadan ve usulsüz olarak oturan ve bu suça göz yuman yetkililer, neler yapmazlar ki!
Şimdi Deniz Feneri davasının üzerinin niçin ve nasıl kapatıldığını,
17/25 Aralıkta ortaya çıkan pisliklere rağmen, hiç bir şey olmamış gibi pişkince dolaşıldığını,
Haram Havuzlarının nasıl utanmazca oluşturulduğunu,
Dünkü bebelerin, babaları bakan olunca aylık 60 Bin liralık kiralık evlerde nasıl oturabildiklerini, daha iyi anladınız mı?
Üstelik bunlar Müslüman olmakla, muhafazakâr olmakla övünüp bu kutsal değerleri istismar edip, utanmadan milletten oy istiyorlar…
Yukarıda yazdığımız gibi, inanın armut bile bunlardan daha değerlidir.
Çünkü “AR” armutun içinde var, bunlarda yok…
Sağlık ve başarı dileklerimle 06 Ekim 2014
Rifat Serdaroğlu
