1 Van’da Çocukların Üşümesinin Sebebi

Van’da Çocukların Üşümesinin Sebebi

0

(Editörün notu: Lütfen yazının bütününü ve altındaki ‘kaynaklar’ linklerini de okumadan hüküm vermeyin.)

Van’da çocuklar üşüyor mesajları sosyal medyada epey yoğun. Hatta pek çok konuya cevap olarak, “Van’da çocuklar üşüyor siz nelerle uğraşıyorsunuz “tipi bir duyarlılık hâkim.

Bu duruma karşı samimi bir duyarlılık hissettiğim için araştırma ihtiyacı hissettim. Yani herkes bu kadar üzülürken nasıl olur da, duruma bir çare bulunmaz sorusu kafamı kurcalıyordu. Sosyal Medya’dan sıyrılıp, konuyla ilgili haberleri inceleyince, içimizi parçalayan tablodan farklı gerçeklerle karşılaştım.

Önce Van Büyük Şehir Belediyesi hangi parti diye baktım, BDP çıktı. BDP’nin Van halkını karda kışta yüz üstü bırakıyor olması fikri kafamda pek oturmasa da, demek öyleymiş dedim.

Daha sonra okuduğum haberlerde, Belediye ve Valiliğin açıklamalarından anlaşılıyor ki, depremzedelere ev tutup, kirasını elektriğini, suyunu, ısınmasını karşılamayı teklif etmişler.

Konteyner Kent’te yaşayanların bir kısmı bu teklifi kabul etmiş ve kendi seçtikleri kiralık evlere valiliğin kirayı ödemesi kaydıyla geçmişler.  Kalanların direnme sebebi, devletin kendilerine tapulu ev vermelerini talep etmelerinden kaynaklıymış. Aslında yıkılan evlerde de kiracılarmış, yani deprem öncesi tapulu evlerinde olup da bunu kaybetmiş değillermiş.

Bu durumda o çocukları soğuğa maruz bırakanlar aileleri gibi bir sonuç çıkıyor ortaya. Yani derhal kendi seçtikleri sıcak bir yuvaya geçmek varken, soğukta yaşamaya devam ediyorlar. Acaba eve geçtikten sonra Valilik veya belediye kirayı ödemezse daha beter olmaktan endişe duyuyor olabilirler mi sorusu geldi aklıma.

van2

Olabilir ama bunu çözmek kolay, bir senelik kiranın peşin ödenmesi kaydıyla kiralık eve geçebilirler. Başlarına gelen felaket çok üzücü ve maalesef Türkiye’nin çeşitli yerlerinde depremler çok büyük acılar yaşattı. Bununla beraber bu mağduriyetten tapulu evle çıkma derdine düşmeyi ve bu uğurda çocukları soğuk şartlara maruz bırakmayı doğru bulmuyorum.

Türkiye’de maalesef sosyal yapı anlayışıyla feodal yapı anlayışı birbirine karıştırılıyor. Elbette ki devletin topluma karşı bir takım sosyal sorumlulukları var. Daha iyi durumda olan, vergi verebilen kesimden toplanan vergilerle daha zor durumda olan kesime yardımcı olması da iyi bir şeydir.

Fakat bizim toplumuzun talepleri sosyalden ziyade feodal yapıyı çağrıştırmasının örneklerinden biri Van depremzedeleridir. Devletten bir yıllık kirayı peşin ve iş istemek yerine tapulu ev için direniyorlar.

Yıkılan tapulu evlerine karşılık değil, kirada oturdukları yıkılan evlere karşılık bu talepleri.

Bu öncelikle diğer depremzedelere haksızlık ayrıca da, karı koca sabahtan akşama kadar, çalışıp didinen, ödediği vergiyle ekonomiye katkısı olan ama henüz bir ev sahibi olamamış kitlelere de haksızlık.

Depremzedelerin başlarına gelen felaketten sonra devlet yardımı talep etme hakkı doğaldır ama felaketin üzerinden geçen yıllar içinde “Bana geçimi sağlayabileceğim iş bul, onurumla kimseye hesap vermeden, kimseye muhtaç olmadan yaşamımı sürdürebileceğim şartları sağla” talebidir doğrusu. Sosyal devletlere baktığımız zaman devletin topluma sahip çıktığını görüyoruz, bu doğru ama bu toplumların da çalışkan olduğu noktasına pek dikkat konmuyor.

“Ama iş yok, ne yapsın gariban?” argümanı geliştirenler olabilir, bu yazdıklarımı okurken.

Zaten esas mesele de budur. Feodal zihniyet ile sosyal zihniyet arasında ki farklardan biri de budur. Halkın devlete kendisine geçinebileceği çalışma imkânlarını sağlaması için yapacağı her türlü baskı meşrudur.  Bu sayede birey, devlete muhtaç değil, katkısı olan bir konuma taşınır. Bunu sağlayamadığı için hibe yoluyla bireylere destek veren devlet yapısı zor durumda kişiye kolaylık sağlamış gibi görünse de, kişiye asıl sağlaması gereken şeyi yani ‘iş imkânını’ sağlamayarak, onu kendine muhtaç eder.

Muhtaç kişinin özgür olduğunu kimse iddia edemez.

van3

Van konusuna dönersek, temennim depremzedelerin bir an evvel kendilerine yapılan teklifi kabul edip, o çocukları sıcak bir eve geçirmeleridir. Nihayetinde kendi çocuğunu alternatif imkânlara rağmen soğuğa maruz bırakmak hiçbir ebeveynin yapmaması gereken bir şeydir.

Diğer temennim de, Türkiye’nin pek çok yerinden empati toplayan” depremzedelere yardım edin” kampanyasının, “depremzedelere kimseye muhtaç olmadan onuruyla yaşayabileceği iş imkânı sağlayın” kampanyasına dönüşmesidir.

Bu yazdıklarımı okuyanlar arasında “ama yazık o insanlara” şeklinde itiraz ederek merhameti savunabilirler, oysa garibanın gariban kalmaya devam etmesini arzu etmek merhamet gibi görünse de, ona yukardan bakmaya devam etmeyi de içinde barındırır. Yani hayata daha şansız başlamış kişilerin buna rağmen yol alıp, ilerleyebilmelerini kendilerine daha iyi şartlar sağlayabilmelerinin önünün açılmasıdır esas olan.

Arzum yardım anlayışının, insanlara sadece hibe vererek, garibanlığının devam etmesi üzerine değil,  aradaki uçurumları yok etmeye yönelik olmasıdır.  Bu değişim bir günden ertesi güne gelmese bakış açısı bu yönde olursa ardından değişim de gelir.

Banu Gökyar

 

Van belediye başkanı: Kiralık ev önerimizi kabul etmiyorlar

Van’da konteynerdaki depremzelerle ilgili açıklama yapan Belediye Başkanı Bekir Kaya, eylemcilerin kendilerinin ve valiliğin kiralık ev bulup kirayı karşılama önerisini kabul etmediğini belirtti.

radikal.com.tr  – Van’da açlık grevini sürdüren konteynerlerdeki depremzedeler konusunda Van Belediye Başkanı Bekir Kaya’dan twitter üzerinden açıklama geldi. Eylemcilerin kendilerinin (ve valiliğin) kiralık ev bulup kirayı karşılama önerisini kabul etmediğini belirten Bekir Kaya, belirttiği isimlere bilgi verilmeden yardım kampanyaları düzenlenmemesini de istedi.
Kaya’nın tweet’leri şöyle:

“Uzun zamandır kentimizdeki depremzedelerin durumuna ilişkin bilgi almak isteyenler var. Son durumu aktarayım. Umarım açıklayıcı olur.

1- Baştan beri hepsine kiralık ev bulma ve kirayı karşılama önerimizi kabul etmiyorlar. Aynı teklif il valiliği de yapıyor.

2- Eyleme devam etmek istiyorlarsa da; çocuk , hasta ve yaşlıların kiralanılacağı evlere yerleştirebileceğimizi belirttik.

3- Taleplerinin sosyal konut olduğunu, karşılanmadığı müddetçe başka bir çözüm kabul etmediklerini belirtiyorlar.

4- Isınma problemi için katalitik soba istenildi, belediye olarak karşıladık. Yine banyo sorunlarını istedikleri şekilde çözdük.

5- TEDAŞ’ın elektrik bağlaması halinde faturayı karşılayacağımızı söyledik ve girişimlerde bulunduk.

6- İçinde Van Mv. Özdal ÜÇER, İHD, Mazlumder ve KESK’ten temsilcilerin olduğu bir koordinasyonla birlikte çalışıyoruz.

7- Bütün planlama ve görüşmeler milletvekilimiz ve STK temsilcileri tarafından yapılmaktadır. Bu kurulun planlaması dahilinde çalışıyoruz.

8- Milletvekilimiz, İHD, Mazlumder, Van Kadın Derneği ve KESK temsilcilerinden oluşan kurulun bilgisi olmadan kampanyalar düzenlenmesin.

9- Tekrar belirteyim ki, başından beri depremzedeleri evlere yerleştirme önerimiz kabul edilmiyor.

10- Herkesin konuya bu hassasiyetle yaklaşmasını ve suistimal mahal vermemesini diliyorum.

11- Konunun hassasiyetine binaen uzun süre sessiz kaldık. STK temsilcilerinden oluşan kurulun açıklamasını bekledik.

12- Umarım durumu özetleyebilmişiz. Saygılarımla.”

Bekir Kaya, ardından attığı tweet’te de şöyle dedi: “Afet paralarını ve sosyal konut konusunu soran arkadaşlara: AFAT diye bir kurum var ve Başbakan yardımcısına bağlı sorularınızın muhatabı. Benim kampanya konusunda söylediklerim, eğer yaptığınız yardımın hesabını sormak isterseniz karşınızda bir muhatap olsun diyedir.”

 

 ‘Direniyorsak sebebi var!’

CEREN BÜYÜKTETİK

Van’da 2011 yılında meydana gelen iki büyük depremin ardından konteyner kentlerde kalan aileler yoğun kar yağışı ve soğuk hava koşulları altında geçirdikleri üçüncü kış da yaşam mücadelesini sürdürüyor. Valilik ve belediye depremzedelere her türlü yardımı yaptıkları halde memnun edemediklerini söylerken, 109 gündür dönüşümlü açlık grevinde olan Anadolu Konteyner kentteki 55 depremzede aile valinin ve belediye başkanının sözünü ettiği geçici kira yardımlarını geçiştirme çabası olarak değerlendirerek, kalıcı konut sağlanana kadar direnişlerini sürdüreceklerini belirtiyor.
Önceki geceden beri etkili olan kar yağışı ve soğuk hava konteynerlerde belediye tarafından dağıtılan katalitik sobalarla ısınmaya çalışan depremzedeleri perişan ederken, diğer yandan konteynerleri boşaltmaları için kendilerine tanınan süre de dolmak üzere. Depremzedelere 5 Aralık’ta Van Valiliği Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Başkanlığı tarafından tebliğ edilen belgede tebliğ tarihinden itibaren kira yardımı için ilgili kurumlara başvurulmaması halinde 15 gün içerisinde tahliye edilecekleri ve kira yardımı hakkını da kaybedecekleri belirtiliyor.

‘GEÇİŞTİRMEYE ÇALIŞIYORLAR’
50 ailenin kaldığı Anadolu Konteyner kentinde 3-5 ve 7 yaşlarındaki üç çocuğu ve eşiyle yaşayan Ali Ahi “Vali 1 yıllık kira yardımı yapalım” diyerek geçiştiriyor. Daha öncede süresiz kira yardımı yapılacağını söylemişti. Süresiz kira yardımı diye havada bir söze güvenmemizi beklemesinler.  Böyle birşeyin mümkün olmadığını biliyoruz. Bunlar geçiştirmek için söylenen sözler. Biz konut sorununun kalıcı şekilde halledilmesini istiyoruz ancak kabul etmiyorlar. Biz bu açlık grevine başlayana kadar kira yardımını da kabul etmiyorlardı. TOKİ’den konut verip kira yardımı yapalım diyorlar. Ancak oralar ortak masrafı yüksek olan yerler. Biz dar gelirli konutu istiyoruz. Bunun sözü verilirse çıkmayı kabul ederiz” diye konuşuyor. Katalitik sobayla ısındıklarını söyleyen Ahi, “Ancak hem tehlikeli, hem de banyo ve yemek yapmamız mümkün değil. Çocuklar karanlıkta ders çalışıyor. Elekriğimizin geri verilmesini istiyoruz” diyor.

‘KİMSE VALİYE GÜVENMİYOR’
30’a yakın ailenin kaldığı Tahirpaşa konteyner kenti de neredeyse kara gömülmüş durumda. Bu kentte kalan Yıltaş ailesi “Sabah kapıyı açtığımızda tüm kar içeri doluyor” diyor. Koah hastası eşi ve biri epilepsi hastası 4 çocuğuyla konteynerde yaşam mücadelesi veren  Arzu Yıltaş da böbrek hastası. Yıltaş biri liseye diğeri de 6. sınıfa giden iki çocuğunu masraflarını karşılayamadığı için okuldan almak zorunda kalmış. Burada kalan aileler AFAD’ın zamanında bakkal olarak kullandığı ve kentteki tek kömür sobasının bulunduğu büyük konteynerde yatana kadar ısınmaya çalışıyor. Yıltaş’ın oksijen makinesine bağlı yaşayan eşi elektriğin bulunduğu tek konteyner olduğu için geceleri de tek başına burada kalıyor. Soba sönünce soğukla mücadelesi de başlıyor. Diğer yandan tüple çalışan katalitikler birçok kişinin zehirlenmesine de neden olmuş. Yıltaş’ın eşi de zehirlenenler arasında. Arzu Yıltaş ne eşinin ne kendisinin çalışabilecek durumda olmadığını belirterek, “Valiliğin ve belediyenin teklif ettiği kira yardımını kimse kabul etmedi çünkü kimse valiye güvenmiyor. Daha önce de defalarca söz verdi ama sözünde durmadı. Daha önce engellilere ve hastalara 1+1 daireler verileceğini söyleyip iptal etti. Şimdi de iş buluncaya kadar kira yardımı yapılmasından bahsediyor. Biz o kiraları ödeyebilecek durumda değiliz. Sosyal konutlar yapılmasını istiyoruz” diye konuşuyor.

‘KİMLİKLERİMİZİ YAKACAĞIZ’
Polislerin her akşam gelerek sayım yaptığını da belirten Yıltaş, boş buldukları konteynerleri eşyalarıyla alıp götürdüklerini, bu nedenle konteynerlerinden ayrılamadıklarını söylüyor. Güvenceli bir konut sahibi olana kadar mücadelelerini sürdüreceklerini belirten Yıltaş, “Şimdi seçimler yaklaşıyor. Kimse oy için gelmesin. Burada oturanlardan kimse sandık başına gitmeyecek. Seçim zamanı geldiğinde kimliklerimizi yakacağız” diye de ekliyor.

 

 

Kaynaklar:

http://birgun.net/haber/direniyorsak-sebebi-var-8072.html

http://www.radikal.com.tr/turkiye/van_belediye_baskani_kiralik_ev_onerimizi_kabul_etmiyorlar-1165813

https://www.facebook.com/VANBBLD?ref=br_tf
Yazının orijinali:

http://blog.radikal.com.tr/Sayfa/vanda-cocuklarin-usumesinin-sebebi-buymus-42579

 

 

yorum

Yorumlar kapalı.