Aslında bugün bambaşka bir konuda yazacaktım ama gözüme şu haber ilişti, dayanamadım…
Sayın Kemal Derviş sağolsun “muhalefet ekonomiye odaklanmalı”, demiş…
Kemal bey, kusura bakmayın ama siz bu ülkenin en büyük yüz karalarından birisiniz! Riyakar, egoist ve oportünistsiniz.
Nokta!
Neden böyle düşündüğümü bilmeyene izah edeyim:
2001 krizinde hazırladığınız ekonomik reçeteyi daha sonra iktidara geçen AKP harfiyen uyguladı ve o başarının ivmesi ile bugünlere kadar geldi…
İlk kez bir parti muhalefet partisinin ürettiği ekonomik politikaları uygulayarak başarıya ulaştı yani!
Şimdi dönemi bilmeyenler soracak, “e kötü mü oldu, batsa mıydık yani?” diye…
Mesele şudur ki AKP, aşağıdaki satırları okursanız fark edeceğiniz üzere iktidara gel(e)meyebilir ve ülkenin makus kaderi bambaşka olabilirdi…
Kasım 2000 ve Şubat 2001’de yaşanan iki mali krizin ardından Türkiye’ye davet edildiniz.
Sağolun, 22 yıllık hizmetiniz olan Dünya Bankası’ndaki görevinizden ayrılarak 3 Mart 2001’de Bülent Ecevit Hükümeti’nin Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanlığı görevini üstlendiniz.
Uluslararası Para Fonu (IMF) ile müzakereleri yürüterek mali krizin asgari hasarla atlatılmasını sağladınız, Türk finans sisteminin radikal bir şekilde yeniden yapılanmasını sağlayan Güçlü Ekonomi Programı’nı hazırladınız, ki bugünkü AKP’nin halen sürdürdüğü politikadır.
2002 Ağustos ayında başbakan yardımcısı Devlet Bahçeli ile görüş ayrılığına düşerek görevinizden istifa ettiniz.
BURAYA KADAR SORUN YOK…
Lakin, İSMAİL CEM ve HÜSAMETTİN ÖZKAN ile birlikte Yeni Türkiye Partisi’nin kuruluş çalışmalarına katıldığınız o zamanları bir hatırlayın…
Ben çok net hatırlıyorum; herkes böyle bir partinin nasıl bir umut olduğunu konuşuyor, İsmail Cem’i başbakan ilan ediyordu. AKP ile yakın zamanlarda kurulmuştu ve düşünebilen beyinler için AKP tehlikesine en büyük panzehir idi…
İsmail Cem özel bir adamdı. Deniz Baykal’la birlikte “Yeni Sol” denen grupta yer alıp 90’larda yazdıklarıyla Anadolu Solu’nun teorisyeni olarak öne çıkan, 4 kere dışişleri bakanlığı yapmış çok önemli bir politikacıydı.
Ama siz ne yaptınız? Son anda bu muazzam ortaklıktan vazgeçip kurucusu olacağınız partiye katılmayarak Cumhuriyet Halk Partisi’nden milletvekili adayı oldunuz!
Ben ki yılların CHP’lisiyim, öyle bir hayal kırıklığı yaşamıştım ki, 1 hafta gözüme uyku girmemişti, çünkü AKP takiyesine takiye katarak gümbür gümbür geliyordu ve TEHLİKENİN FARKINDAYDIM!
YTP sizsiz öyle dımdızlak kaldı, çünkü siz kilit adamdınız ve oluşum varlığınız olmadan bir hiç idi.
Zaten 2004’te de baktılar ki olmuyor, parti ve İsmail Cem Deniz Baykal’ın çağrısıyla CHP’ye katıldı…
Bu ülkenin gördüğü gelmiş geçmiş en dürüst insanlardan ve “beyinlerden” biri olan İSMAİL CEM, 2007’de kanserden öldüğünde herkes içtenlikle üzüldü, o kadar ki kadim rakibimiz olan YUNANİSTAN’ın DIŞİŞLERİ BAKANI Yorgo Papandreu dahi cenazeye katılıp mezarına zeytin dalı bıraktı…
Ben de dönemin tanığı pek çok insan gibi onun ölüm sebebinin Akciğer kanseri değil KAHIR olduğuna inanıyorum, duygusal olabilirim, ama inancım budur ve değişmeyecektir sayın Derviş! Kanaatimce bunun en büyük müsebbibi de sizsiniz…
Dolayısıyla olduğunuz yerden senelik 7 sıfırlı kazancınızın verdiği “sıcacık” güven duygusuyla ahkam kesip durmayı bırakın.
Yiyorsa vazgeçin o yüklü maaşınızdan, gelin asıl bu sefer ve ŞİMDİ CHP’ye katılın.
Çünkü tam zamanı…
Görelim bakalım, “Bir KEMAL’in nesi var iki KEMAL’in sesi var” düsturu doğru muymuş, değil miymiş!
Lakin eğer bunu yapacak cesaretiniz yok ise, lütfen sadece susun ve geleceğimize ağlayın!
Daryo Beskinazi