Devlet desen devlet değil, ordu desen ordu değil, uluslar arası hiç bir statüsü olmayan bir silahlı güruh sınırlarımız içinde yaklaşık dört günlük bir şovdan sonra Suruç tan Suriye ye giriş yaptı.
Akp hangi yasal statüye göre olduğu bilinemeyen bir usul ile silahlı peşmergeleri ülkemizin içinde yaklaşık 1000 kilometre şov yaptırarak dolaştırdı. Ulusal basın özel seçilen savaşçılardan oluşmuş bir birlik olduğunu, nasıl eğitildiklerini günlerce ballandıra ballandıra yazdı.
Geçtikleri yerleşim merkezlerinde terör örgütü paçavraları asılı safari jiplerinde zafer işareti ile adeta işgal ordusu edası ile kasıldılar. Davul zurna ile karşılandılar ”Biji Obama” nidaları ile ve Bekir Coşkun üstadın çok iyi tespit ettiği üzere kadınlar ”lililili” demek sureti ile durumu özetlediler.
Kendilerini görüntüleyen basın mensubuna ateş açtılar, devletten tık çıkmadı.
Geçtikleri yol üzerinde yemek ücretlerini, araç yakıt paralarını vermediler. Sonradan anlaşıldı ki hamili kart yakinimdir muamelesi mevcut imiş. Benzini yemeği Valilik ve Kaymakamlıklar ödedi.
Yerleştirildikleri konaklama yerlerinde kendilerine tahsis edilen yatakları, yemekleri beğenmediler. Kaymakamlık daha doyurucu kebaplar ile mevcut kumanyayı hemen değiştirdi. Aslında birileri ”sizi Antalya ya beş yıldızlı tatile götürüyoruz diyerek kandırmış olabilir mi?” diye düşünmeden edemedik.
Nitekim yolculuğun başından sonuna kadar Türk güvenlik güçleri kendilerini zırhlı araçlar ile koruyarak sınıra kadar eşlik etti.
Bir de yolculuk esnasında olanlara bakmak lazım. Urfa ya 25 km kala konvoy bir dinlenme tesisinde konaklıyor ve kendilerine yemek ikram ediliyor. Bizimkiler bakıyor ki, mola esnasında 9 peşmerge kayıp. Lavabolara sağa sola bakıyorlar yok.
Bölgede arama başlatılıyor veee 20 dakika sonra peşmergeler açık alanda dağlık araziye doğru yol alırken yakalanıyor. Yakalanan peşmergeler Kobani’ye gitmek istemediklerini söylüyor. Hani biz kibarca yazsak ta işin aslı askeri lügat ta firar etmek ve cepheden kaçmaktır.
Suruç ta uzun süre bekletilen peşmergeler aslında Suriye ye geçme konusunda ciddi tereddütler yaşıyorlar. Suruç ta konakladıkları süre içinde peşmergelerden bazıları sık sık karın ağrısı ve mide bulantısı şikayetiyle hasta olduklarını iddia ediyor. Yapılan kontrollerde herhangi bir sağlık sorununa rastlanmıyor. Peşmergeler verilen ilaçları kullanmalarına rağmen hastalıklarının sürdüğünü söyleyerek hastaneye sevk edilmelerini istiyorlar. Ancak doktorlar hepsinin sağlıklı olduğunu net bir şekilde rapor ediyor.
Sonunda Türk yetkililerin ikna çalışmaları ve Erbil ile yapılan görüşmeler sonucunda peşmerge Suriye ye geçişe ikna ediliyor.
Tam geçiş için araçların ışıklarını söndürüp harekete geçiyorlar ki, bu sırada IŞİD militanlarının Mürşitpınar Sınır Kapısı’nın bulunduğu bölgeye yönelik havan saldırısı başlatması üzerine peşmergeler tedirgin oluyor.
Yaklaşık 45 dakika süren bekleyişin ardından koalisyon uçaklarının IŞİD’in bulunduğu bölgelere yönelik bombardımanının ardından ”bakın sizin için Obama amcanız yolu temizledi” diyerek ikna ediliyorlar ve Suruç’a ulaştıktan 43 saat sonra nihayet Suriye ye geçiyorlar.
Uzun zamandır aynı konuyu irdeledik. Cephe savaşı tuzak kurmaya, dağda vurup kaçmaya benzemez, strateji ister, eğitim ister ve en önemlisi ölümü ödül sayan yürek ister. Silahın kralı ile donatsan da, savaşmak asker ister.
Film her ne kadar şov yönü itibarı ile gişeye oynasa da, bir de kamera arkasına bakmak gerek.
Mehmet Ali Ersoy