‘This is the end of the republican period… If 60 per cent of Ankara’s population is living in shacks than the secular system is failed and we definitely want to change it.’
Bu sözler Abdullah Gül’e ait olup 27 Kasım 1995 tarihinde, The Guardian gazetesinde yayımlanıyor…
Ertesi gün Türk basınında “Ürperten İtiraf” başlığıyla yer alıyor. Abdullah Gül diyor ki:
“Cumhuriyet döneminin sonu gelmiştir. Eğer Ankara’nın yüzde 60’ı gecekonduda oturuyorsa bu laik sistemin başarısız olduğu anlamına gelir ki, biz de onu kesinlikle değiştirmek istiyoruz…”
* * *
Bir siyasetçi dün söylediği kimi sözleri politika gereği sonradan değiştirebilir. Ama cumhuriyetin özüyle ilgili görüşlerini aynı kategoriye koyamazsınız. Çankaya Köşkü’ne çıkmaya hazırlanan bir adayın 12 yıl önce “Cumhuriyet bitmiştir, laik sistemin değiştirilmesi gerekir” sözlerini sarf etmesi, Cumhuriyet’in en yüksek koltuğuna oturmaması (veya oturtulmaması) için yeterli sebeptir…
* * *
Tayyip Erdoğan, Bülent Arınç’la görüşmeye cebinde Vecdi Gönül’ün adıyla gitmiştir… Bülent Arınç, eşi türbansız birini cumhurbaşkanı seçmenin “laikçiler ve askerler” karşısında yenilgi anlamına geleceğini söylemiş, Abdullah Gül adını ön plana çıkarmıştır… Yani… Köşk’e türban, laik kesimle inatlaşma amacıyla çıkarılmaktadır… Hani türban şahsi tercih idi? Hani siyasi kavga simgesi değildi? Ne çok maval okunuyor…
Melih Aşık Milliyet Gazetesinde, 22 Nisan 2007 de böyle yazmış…. Ve yazının sonu şöyle bitiyor:
ABDULLAH Gül’ün adaylığı açıklandıktan sonra muhabirlerin mikrofon uzattığı Ali Babacan şöyle diyor:
– Ülkeye, millete ve İslam dünyasına hayırlı olsun…
Okurumuz Ethem Adıyeke tepkili:
– Adamlar sanki halifeliğin gelişini kutluyorlar!
ABDULLAH Gül için ehven – i şer diyenlere karşı okurumuz Deniz Hanım, Atatürk’ün sözünü anımsatıyor: “Ehveni şer, şerlerin en kötüsüdür.”
Hürriyet gazetesinde çikan bir yazı:
İngiltere’nin saygın gazetelerinden The Guardian’ın Türkiye muhabiri olarak çalıştığı dönemde, Abdullah Gül ile yaptığı röportaj yeniden gündeme gelen İngiliz muhabir Jonathan Rugman, Hürriyet’e yaptığı açıklamada, haberin arkasında durdu.
Rugman’ın 27 Kasım 1995 tarihinde yayınlanan ve ertesi gün Türk basınına da yansıyan röportajında, o dönemde Refah Partisi’nin genel başkan yardımcısı olan Gül, laik sisteme ve cumhuriyete meydan okuyordu.
Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Gül, cumhurbaşkanı adaylığının ardından yeniden gündeme getirilen 12 yıl önceki bu röportajdaki ifadeleri yalanmıştı. Gül, dün akşam TRT1’deki söyleşi sırasında da bunu yeniden yalanladı.
“Türk İslamcıları iktidarı hedefliyor” başlıklı röportajda, “Refah Partisi’nin yaklaşan erken seçimlerde ‘yeşil devrim’ yapmaya hazırlandığını” yazan muhabir Jonathan Rugman, yıllar sonra haberinin arkasında durdu.
YIKMAK DEĞİL DEĞİŞTİRMEK
Şu anda İngiliz Channel 4 televizyonunun diplomasi muhabiri olarak çalışan Rugman, bu röportajın yeniden gündeme getirildiğinden haberdar olduğunu söyledi. Çeviri hatası yapılmamasının önemli olduğunu kaydeden Rugman, “Örneğin Sayın Gül, ‘laik devleti yıkacağız’ değil, ‘Laik sistemi değiştireceğiz’ ifadesini kullanmıştı” diye konuştu.
Buna karşın Rugman, haberinde yer alan ve Gül tarafından sarfedilen şu sözlerin kelime kelime doğru olduğunu ve şimdi inkar edilse bile kayıtlarının kendisinde bulunduğunu iddia etti:
“Bu cumhuriyet döneminin sonudur. Ankara nüfusunun yüzde 60’ı gecekondularda yaşıyorsa, laik sistem iflas etmiş demektir ve biz kesinlikle onu değiştirmek istiyoruz.”
Hürriyet gazetesi 2 Mayıs 2007:
|
||
ANKARA (A.A) | ||
Cumhurbaşkanı adayı, Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, 1995 yılında İngiliz The Guardian Gazetesi’ne “Türkiyelaik sistem iflas etmiş demektir ve biz kesinlikle onu değiştirmek istiyoruz” dediği iddiasını yalanladı. Abdullah Gül, dün akşam TRT’de katıldığı programda gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.“The Guardian gazetesine verdiği iddia edilen demecindeki ‘Bu laik düzen değişecektir’ şeklindeki sözleriyle ilgili olarak bir gazetenin, kendisi aleyhinde kampanya yürüttüğünü” söyleyen bir gazeteciye de Gül, şu karşılığı verdi:“1995 yılında Türkiye gelen İngiliz gazeteci herkesi dolaşırken bana da uğramış. Benimle de Türkiye üzerine, Türk siyaseti üzerine konuşmuş. Gittikten sonra da bir sayfalık gazetesinde bir yazı yazmış. Bir sayfalık Türkiye’yle ilgili tahlillerini yapmış. Görüştüğü kişilerden izlenimlerini aktarmış. Benimle ilgili de bir, bir buçuk sayfalık makalede ‘Abdullah Gül’le de görüştüm’ diyor ve bir satırlık benim görüşlerimi bu şekilde ifade ediyor. Bu The Guardian gazetesinde 1995 yılında çıkınca ben bunu tekzip etmişim, yazı yazmışım. Cumhuriyet gazetesinde var bakarsanız. Tekzip ettiğimi de söylüyor. ‘Benim söylediklerimi böyle yazma, ben bunları böyle söylememişim’. The Guardian gazetesi de ‘bununla ilgili Abdullah Gül’den böyle bir düzeltme aldık’ diye yazmış. Bunları dünkü Cumhuriyet gazetesinde çok güzel şekilde özetlemişler. Benim bir makalem değil, benimle yapılmış bir röportaj değil. Bir buçuk sayfalık yazısında bana atfen bir şey söylüyor.”Türkiye siyasetiyle ilgili herkesle konuştuğunu kaydeden Gül, burada acı olanın, söz konusu gazetenin manşetin altına, kırmızı zemin üzerine, tırnak içinde kendi ağzından kotasyon yaparak, üstelik gazetecinin de yazmadığı şekilde yayınlaması olduğunu dile getirdi.Cumhuriyet gazetesinin, Türkiye’nin en önemli gazetelerinde biri olduğuna işaret eden Gül, “Böyle bir gazeteye yakıştırmam bunu” dedi. |
.