Bu halkoylamasında hile yapıldı mı? Kimin şüphesi kaldı zaten? Seçmen sayısından daha fazla oy çıkan bine yakın sandık! Başka yerde bulunan kişiler adına kullanılmış on binlerce oy! %100 katılım ve %100 evet oyunun olduğu 3.000 civarında sandık! Sayısı belli olmayan ama yüzbinleri geçmiş olduğu kesin mühürsüz oy!
Bu hilede AK Parti’nin parmağı var mı? Yüzbinlerce mühürsüz oyu dağıtabilecek başka bir parti var mı? Seçim tarihinden bir hafta önce, seçim tutanaklarını basitleştirmek amacı ile (!) İlçe Seçim Kurulu’ndan teslim alınan toplam zarf ve pusula sayısın kullanilmadığı için artan pusula sayısı, geçerli sayılan oy sayısı gibi bilgiler tutanaklardan çıkartılmış. Yani bu sahtekarlığın alt yapısı hazırlanmış. Taa önceden planlanmış ve AK Parti teşkilatı tarafından uygulanmaya koyulmuş bir işlem. Bunun adı aslında organize suç örgütü.
YSK’ya güven? Yukarıdan bir emirle kanun filan dinlemeden ucube bir kararla halkoylaması sonuçlarına leke süren bu kuruma güvenmek için enayinin daniskası olmak lazım. Mühürsüz oyların sayısının halkoylaması sonuçlarını etkilemeyecek sayıda olduğuna inansalardı böyle bir karar almazlar, “kanuna göre geçersizdir” der konuyu kapatırlardı. Ellerinde hâlâ bu oyları sayma imkanı varken işi oldu bittiye getirmek ne demek! Saysalar en azından hilenin korkunç boyutu ortaya çıkacak, hile belgelenecek. Yemiyor tabii.
Bu oylama öncesindeki adaletsiz, dengesiz, akılsız dönemden bahsetmiyorum bile. İktidarın tüm olanaklarını sonuna kadar kullan, yine de hileye ihtiyacın olsun! Yıldırıim’in “OHAL altında halkoylamasına gitmeyiz” demesinden sonra yine yukarıdan gelen emirle fikir değiştirmesine değinmiyorum, ne de olsa kendisi sahibinin sesi, başka bir şey beklemiyordum.
Bütün bunlara rağmen güya “ak” parti, kendine güvenemediği için er meydanına kalleşlik sokmuş, hileye soyunmuş; bundan sonra ne söylese boş, milletin gözünde bu partinin rengi artık hayır oylarının renginde…
Peki, şimdi atı alan Üsküdar’ı veya Üsküdar’a geçti mi? Tam tersine, Üsküdar’da mıçtı. Hem de nasıl!
Ne diyorlardı? Yasama, yürütme, yargi filan hani? Daha (güya) tam yetkileri elinde toplamadan Erdoğan gözünü kırpmadan halkoylamasına bu boyutlarda hile katar, daha sonra da oldu bittiye getirir, üstüne yatarsa bir de bu anayasa değişikliğinden sonra neler yapabilir, belli olmadı mı?
Din, kul hakkı filan? Takke düşüp kel görünmedi mi? Yalnızca lafta değil miymiş bunlar?
Bunları zaten biliyorduk, ama herkesin gözü açılmamıştı. Yine herkesin gözü açılmayacak tabii, ama AK Parti yalnızca at gözlüklü yandaş veya vicdan özürlü çıkarcılardan oluşmuyor. Davasına, bir aralar Erdoğan’a inanmış seçmenler de var. Bundan sonra bu seçmenin karşısına çıkıp göğsünü gererek konuşma devri bitti.
Giden büyükşehirler, kaybedilen Eyüp, şamar yenilen Üsküdar bu dip dalganın habercileri.
AK Parti zaten çatlamıştı, şimdi çatırdama dönemi başlıyor. Teşkilata ya kaybedersek korkusu yerleşti. Bilhassa Reis’in bile hile yapmak zorunda kaldığını gördükten sonra… Kimi “başıma ne gelecek belli değil, zaman varken” deyip gemiyi yavaştan terkedecek, kimine zaten el çektirilecek, ortada kala kala “battı balık yan giderciler” kalacak ve tekne gittikçe daha fazla su alacak.
Bir hırsızlık dönemi vardı, şimdi yanına bir de arsızlığı tescillediler.
Bundan sonra bunlara katran ve tüy bile çare değil.
İbrahim Çakıroğlu