Haydi hayırlısı olsun, bizim PKK sanki bize yetmiyordu, biz Suriye’ye girmeyi düsünürken Suriye bize girdi, şimdi bir de ithal malı PKK’mız oldu.
Bomba yüklü araçlar, canlı bombalar, hiç Güney-Doğu’da yaşamamış militanlar, piyasada bulunması çok zor olan askeri amaçlı patlayıcılar…
Uzun yıllar boyunca PKK deyince aklımıza ilk gelen neydi? Kırsalda askeri karakollara, koruculara, yerleşim yerlerinde ise polise saldırılar, sabotaj, yol çevirme, haraç, kaçakçılık ve kadrolaşma. Eyalet dedikleri bölgelerde de sorumlular ve yukarıdan aşağıya bir emir-komuta zinciri. Doçka, Bixi tipi ağır makinalı tüfek, uçaksavar, havan topu gibi aslında hafif silahlar.
Şimdi ise değişik, alışık olmadığımız eylemlere şahit oluyoruz… PKK köklü olarak kabuk değiştirmekte de ondan.
Artık “yerli malı” PKK bitmek üzere. Yerine Suriyeli Kürtlerin gittikçe güç kazandığı, ipleri eline aldığı, eylem nedenlerinin Türkiye dışındaki olaylara kaydığı bir konum söz konusu.
Kobani olaylarından beri Kürt militanlar Türkiye, Irak ve Suriye’de 6.000’e yakın kayıp verdi. YPG Kobani’de ağır yara alınca Kandil’den epey PKK’lı gönderildi. Bu militanlar ise IŞID’e karşı Türkiye’de yaptıkları vur-kaçlardan çok değişik şekilde savaştılar, eğitildiler, silahlandırıldılar. Kandil militanı kişiliksiz emir kulu iken Suriye’dekiler daha bağımsız, daha fedai bir kişilik kazandı. Amerika gibi güçlerin desteklerini de alınca özgüvenleri de arttı.
Aynı şekilde Kandil kadrosu kendileri güvencede, başkalarına emir yağdırır, “ölün” derken Suriye beraber savaştı. Suriye kadrosu, Kandil taktiği ile başarıya ulaşmanın imkansız olduğunu görünce Kandil’den bağımsız hareket etmeye, Kandil’e üstünlük sağlamaya yöneldi. Kırsal ve yöresel, bildiğimiz terör örgütü hâlâ Kandil’e göbekten bağlı, ama Suriye kadrosu zate bu takıma pek önem vermiyor. Hedefleri Bati kentlerimizdeki “uyuyan hücreler”.
Alın işte Ankara’daki Avaşin kod adlı Seher Çağla Demir. 1992 Kars doğumlu ama hiç oralarda yaşamamış. Anne ve babası Tekirdağ’da, kendisi Balıkesir Üniversitesinde kayıtlı. 2013’de Ağrı-Kars-Ardahan dağ kadrosuna katılmış ama oradan da hemen Suriye’ye geçmiş. Bunun gibi daha yüzlercesi var Türkiye’de. Batı illerimizde yaşayan, buraları bilen, silahlı eylemleri buralara taşıyacak, “TC nefreti” ile yoğrulmuş fanatikler.
Sonuç: Önümüzdeki yıllarda Kandil’in ağırlığı azalacak, Suriye’ninki artacak. HDP’nin açmazı daha da büyüyecek. Öcalan’ın etkinliği neredeyse sıfırlanacak. Çünkü PKK gittikce dış güçlere daha da bağımlı, klasik bir terör örgütü olma yoluna girecek. Oradan sipariş, burada patlama… Dağ gerillasına elveda, hoşgeldin şehir gerillası. Askerin yapabileceği şey azalırken polisin yükü artacak. İstihbarat daha da önemli hale gelecek.
Üstelik Sur’da, Cizre’de, Yüksekova’da uygulanan yöntemlerin Bati kentlerimizde uygulanması, ağır silahların kullanılması imkansızken. Üstelik polisin kıyıma uğratıldığı, MİT’in görevinin kişisel çıkarların korunmasına yönlendirildiği bu dönemde.
Uzun lafın kısası, PKK artık yerli malı sayılmaz. Öyle olunca da bizler başka ülkelerdeki çıkar çatışmalarının bedelini Türkiye’de ödeyeceğiz. Olacak şey değil ama bugün yerli PKK’nın istediği herşey kendilerine verilse bile bu terör bitmeyecek.
Çare ? Yerli PKK’ya sıfır tolerans ama daha önemlisi Suriye ve Irak politikalarımızın sıfırdan tekrar düzenlenmesi. Aksi taktirde biz bizim Kürtlerimizle bir yolunu bulsak bile yan tarafımızdaki bataklığın entrikalari, şehir terörü olarak epey can yakacak görünüyor.
Atatürk boşuna “yurtta sulh, cihanda sulh” dememiş meğer.
İbrahim Çakıroğlu