Israrla söylüyorum. Bir dönem kapanıyor. Kapanan dönem, öncelikle iç dinamiklerin bir sonucu ama yine ısrarla söylediğim şudur ki; dönemi esasen uluslararası dengelerdeki önemli bir değişim kapatıyor.
Nedir kapanan?
2001’den sonra Müslüman dünyaya biçilen; laiklikte ısrarlı olmayan demokrasi modeli sona eriyor.
Bu model; 11 Eylül 2001’de ‘Siyasal İslam’ın terörist ayağının ne kadar vahşi ama çok daha önemlisi ne kadar başarılı olabildiği ortaya çıkınca ortaya atılmıştı.
Modele göre; artık İslami hareketler ABD’ye düşmanca davranmamak koşulu ile iç yönetimlerinde serbest kalacaklardı.
‘Demokrasi’nin İslam’ ile uzlaşabileceğini dünyaya en iyi gösterecek iki akım Türkiye’de zuhur etti:
1) AKP (daha doğrusu RTE), siyasi kanadı;
2) Cemaat ise sosyal kanadı ve hatta bilim (akıl) ile İslamın uzlaşmasını temsil edecekti.
Proje öncelikle ilk başta Türkiye’de başarılı oldu. Sonra, RTE liderliğinde Mısır’a kaydırıldı. Mısır’da iktidara gelen İhvan da ABD ile ‘iyi geçinme’ konusunda hiçbir sorun çıkarmadı.
Ancak, hem Mursi (Mısır), hem RTE (Türkiye) demokrasi adına vahim bir hata yaptılar.
Laiklikte ısrarlı olunmayınca ‘kendilerinden olmayanları’ yok saydılar.
Bu vahim hata, sonunda Mısır’da ikinci bir askeri müdahale yarattı.
Mübarek’i devirerek laiklikte ısrarlı olmayan demokrasi dönemini başlatan Mısır ordusu bu sefer Mursi’yi devirerek ‘bir nebze olsun laiklik olmadan olmuyor’ dönemini başlatmaya soyundu.
Bugünlerde Mısır’da anayasa yeniden ve yine askerin denetimi altında oylanıyor. Yeni Mısır Anayasası 2012’de oy hakkı olanların sadece yüzde 32,9’unun katılıp, yüzde 63,8 oy oranı ile kabul ettiği ‘Mursi Anayasası’ndan, bakın görün neleri kaldırıyor:
1) Meclisin üst kanadı Şûra,
2) Kadın-erkek eşitliğini garanti etmeyen maddeler,
3) Din ayrımı yapmaya izin verme,
4) El Ezher’i dini meselelerde danışma makamı olarak tayin eden madde,
5) Muhafazakâr aile değerlerine atıf yapan maddeler (kısmen),
6) Devleti ahlaki değerlerin koruyucusu olarak tanımlayan madde.
Oylanan yeni anayasaya göre;
1) 18 yaşından küçükler çocuk kabul ediliyor,
2) Dinsel, ırksal, cinsel ve bölgesel temele dayalı partiler yasaklanıyor.
En önemlisi: eski anayasanın en tartışmalı şu maddesi kaldırılıyor:
“Mısır Arap Cumhuriyeti; sistemi demokratik olan, vatandaşlık ilkesine dayanan, devlet dininin İslam, resmi dilin Arapça olduğu bir devlettir ve İslam Şeriatı’nın ilkeleri (genel delilleri, temel ve fıkhi kuralları ile ehl-i sünnet ve cemaat öğretilerinde tanınan kaynakları da dâhil) yasamanın ana kaynağıdır”.
Unutmayın; oy verme hakkı olan halkın sadece yüzde 21’inin (yüzde 32,9’un yüzde 63,8’i) oyunu alan ve yukarıda saydığım ve şimdi kaldırılmaya niyet edilen garabet anti-laik / şeriat yanlısı maddeler üzerine inşa edilmiş Mursi Anayasası’na, başta ABD olmak üzere, Batı’da kimse 2012’de itiraz etmemişti:
Laiklikte ısrarlı olmayan demokrasi!
***
Yine ısrarla söylüyorum. ‘Laiklikte ısrarlı olmayan demokrasi modeli’ Türkiye’de de yerle bir ediliyor.
Türkiye’de modelin liderliğini yapan; i) RTE de, ii) Cemaat de birbirine kırdırılıyor!
Modeli Türkiye’de ‘laiklikte ısrarlı olanlar’ değil, bizzat ‘laiklikte ısrarlı olmayanlar’ paramparça ediyor.
Yöntem basit: Anam ananı çarşıda görmüş!
İki taraf da sahte / gerçek belgeleri, telefon ‘tape’lerini, açık suçlamaları, hakaretleri, bedduaları havalara saçıyor.
İkisi de birbirini çok iyi tanıdığı için ‘normal yurdum insanı’ iki tarafa da inanıyor.
Sade vatandaş artık i) yolsuzluk yapıldığından da, ii) paralel devlet kurulduğundan da emin.
İki taraf ne kadar oy kaybediyor / kazanıyor bilmiyorum ama iki taraf da muazzam bir hızla itibar kaybediyor!
***
RTE’nin Bilal’i, paçasını kurtarmak için, utanmadan hukuka takla attırmaya yeltenmesi yurtta da, dünyada da siyasi liderliğini yerle yeksan ediyor.
Hocaefendi’nin beddua videoları, ‘milli orduya kurduğu kumpas’, devlet içinde kendi devleti, iş adamları ile akçeli görüşmeleri yurtta da, dünyada da ruhani liderliğini yerle yeksan ediyor.
İkisinin de itibar / güvenirlilik endeksi yerlerde sürünüyor.
Bundan böyle, dünyada hangi siyasi RTE’ye “Ortadoğu’da ne yapılması gerektiğini” sorar, dünyada hangi veli evladını gönül rahatlığı ile ‘Cemaat okullarına’ gönderir, kim ‘hoşgörü’ törenlerine, Türkçe bayramlarına itibar eder?
***
RTE’ye ne olduğuna zerre kadar üzülmüyorum. Ancak, İslamı Kur’an ayetleri dışında da yorumlayarak, müspet bilimlerin kanunlarını da ayet seviyesinde gören, din ile bilimi ortaklaştırmaya çalışan Cemaat Hareketi’nin düştüğü duruma samimi olarak üzülüyorum.
***
Birbirlerine kumpas kurmakla suçlanan iki taraf da, esasen ‘birilerinin’ ikisine birden kumpas kurduğunu neden görmüyorlar?
Ben önce hedefte sadece RTE var zannetmiştim. Son birkaç gündür kendime soruyorum:
Birileri hem Hocaefendi’siz Cemaat, hem RTE’siz AKP hazırlığı mı yapıyor?
Cüneyt Ülsever
http://www.yurtgazetesi.com.tr/bir-tasla-iki-kus-vurmak-makale,6960.html