On Kasım nöbet defteri kaydı:
“-saat 09.05. Vefat etmişlerdir.”
İmza: Prof. Dr. Mim Kemal Öke
Bugün itibariyle bu tarih, Türkiye cumhuriyeti devletinin kurucusu olan ulu önderimizi kaybedişimizin 76.yılıdır. Büyük Atatürk’ü alıp götüren sarı sonbahar günü…
Yetmiş altıncı yıl dönümünde; ona olan sevgi, saygı ve bağlılığımız hiçbir gücün yıkamayacağı kadar güçlüdür. Cumhuriyetimizin nice 91. yılları coşkuyla kutlayacak, nice 76 yılları şükran dolu anacak, onu her zaman, her yerde sonsuza dek yaşatacağız.
Büyük önder Atatürk’ün bir ölümsüz olarak tekrar doğduğu gün Atatürk’ü anıyoruz ve yaşattığımızı hatırlıyoruz bu günde. Bugün Saygı günü, anlama ve düşünme günü. Dünyada eşi benzeri görülmemiş devrimlerin sahibinin, yüzyıla değil bin yıla damgasını vuran, bataktan aldığı bir devleti göklere çıkarabilmiş bir liderin sonsuzluğa uğurlandığı gün bugün.
“Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır. Fakat Türkiye cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.” Sözüyle Atatürk, bu ülkenin sonsuza kadar yaşayacağını belirtmiştir.
İlkokul 2. Sınıftaydım. Soğuk, puslu bir 10 Kasım’da, büstünün önünde izci kıyafetimle meş’ale tutmuştum. O meş’aleyi ışığına, ilkelerine tuttuğumu anladım.
10 Kasımlar;
Ata’mın yanılmadığını ve Cumhuriyet’i koruyup kollayacak aydınlık, özgür çocuklarının hiçbir zaman eksik olmayacağını hissettiğim gündür
Eğitimli ve pırıl pırıl zihinlerin her yeri aydınlatacağını bildiğim gündür.
Bir ülkenin bağımsızlık mücadelesinde, büyük acılara ve fedakarlığa katlandığını bir kez daha anladığım, her türlü yokluk, zorluk ve yalnızlık içinde dayanışma ile bir Kurtuluş Savaşı’nın başarıldığını dünyaya gösteren gündür.
Milleti için yaptığı değişim hareketleri ile dünyaya örnek olduğunu, fikirlerinin en iyi bir şekilde anlaşılarak, ilim ve fenin ışığında, ülkemiz ve ulusumuz için daha iyi neler yapabiliriz sorusuna cevaplar aranacağını bildiğim gündür.
Dimdik, onurlu, dilimize, ülkemize, değerlerimize, insanlarımıza, topraklarımıza, huzurumuza, barışımıza, renkliliğimiz ve dünya barışına her zamankinden çok sahip çıkmamız gerektiğini gördüğüm gündür.
Bu gün, güneş ışığının dalga dalga yayıldığı gündür.
Gün geçtikçe ona olan özlem ve minnet artmaktadır her ne kadar onun yaptıkları, bu ülkeye verdikleri, ilkeleri unutturulmaya çalışılsa da onun ilkelerinin düşüncelerinin pesinde olan ve onu anlayan bireyler olarak hiç bir zaman buna izin vermeyeceğiz.
Seni seviyorum çünkü varlığımı sana borçluyum.
Değil 10 Kasımda 1 dakika, sonsuza kadar her gün durmadan huzurunda ayakta dursak hak ettiği saygıyı yeterince gösteremeyiz. Eserin için, emanetin için hepimiz nöbetteyiz. Bir anlık bir günlük değil, her zaman izindeyiz atam.
Devrimlerinin bekçisi olan sonsuz Mustafa Kemallerin doğduğunu biliyorum.
İnsanlık var oldukça, bu dünya üzerinde onurlu yaşamak isteyen insanlar oldukça devrimlerine sahip çıkacak birileri her zaman olacaktır. Dünyanın geleceğini tayin etmiş bir liderin öldüğü değil doğduğu gün bugün. Mirasını biz yiyip bitirsek, Afrika’da sömürülen küçük bir ülkede, küçük bir çocuk “tek dişi kalmış canavara” karşı siper edecektir göğsünü.
Unutmayalım!
Nezahat Göçmen
(Bu yazı daha önce “Önce Vatan” gazetesinde yayımlanmıştır)