Bu sözü Erdoğan’ın Başbakan olarak görevlendirdiği Binali Bey söyledi.
Söz doğru ama, söyleyene ve partisine bakınca söz sakatlanıyor!
Siyaset, millete hizmet etmenin en önemli yollarından biridir. Siyasete girdikten sonra onun verdiği koruma olanaklarından yararlanıp bölücü terör örgütlerinin sözcülüğünü yapmak onları desteklemek, hırsızlık-yolsuzluk yapmak, rüşvete bulaşmak, ihalelere fesat karıştırmak hiç şüphesiz ki ağır cezayı gerektiren suçlardır.
HDP adlı partinin, PKK Narko-Terör örgütünün siyasi temsilcisi olduğunu yıllardır söylüyoruz. AKP ve Erdoğan, Türk Devletinin terörle mücadelesini bilerek ve planlayarak engellediler. Askeri kışlasına polisi karakoluna kapatıp Valilere, terör örgütüne müdahale edilmemesi emrini verdiler. Güneydoğu Anadolu bölgemizi PKK’nın militanlarının emrine verdirdiler!
Çözüm Süreci denen ihanet sürecinden bu yana biz, ısrarla yapılan yanlışları söyledik durduk.
Fakat AKP ve Erdoğan onları eleştiren herkesi düşman, kendilerini de hatadan arınmış kişiler olarak gördükleri için bilenleri dinlemek, akıl almak, danışmak gibi hasletleri yok saydılar ve burunlarının dikine gittiler ve kaçınılmaz son olan burunlarını b.ka sapladılar.
Evet Binali Bey;
Siyaset suç işlemenin kalkanı olamaz, olmamalıdır.
Siz ne yaptınız? Aynayı yüzünüze tutalım mı?
- Milli İrade lafını ağzınızdan düşürmüyorsunuz! Türk Milleti size PKK’yı Türk Devletinin muhatabı yapın, Habur rezaletini Türk Milletine yaşatın, Türk Yargısının alnına Habur Seyyar Mahkemeleri gibi bir rezillik çamurunu sürün mü dedi! Bunu yapanlar, yargıya hesap mı verdiler, yoksa siyasetin koruma kalkanına mı saklandılar?
- Diyarbakır Meydanında Bölücübaşının mektubu okunurken, PKK bayraklarının ve Apo posterlerinin taşınmasını suç olmaktan çıkartırken, Barzani’yi Onur Konuğu yaparken, ülkemiz bomba ve ağır silah deposu yapılırken siz ne yaptınız?
Suçlular, yargıya hesap mı verdiler, yoksa siyasetin koruma kalkanına mı saklandılar? - PKK kadar tehlikeli olan CIA uşağı FETÖ’nü devlete yerleştirenler, kozmik odanın kapısını bu teröristlere açanlar, Türk Ordusuna savaş açanlar, FETÖ’nü darbe yapacak güce kavuşturan AKP ve Erdoğan ne yaptı?
Yargıya hesap mı verdiler, yoksa siyasetin koruma kalkanının ardına mı sığındılar? - 4 Bakanınız, hırsızlık-yolsuzluk-rüşvet suçlarından istifa etmek zorunda kaldı. TOKİ Bakanı da Erdoğan’ı suçladı! Siz ne yaptınız? 4 Bakana, gidin Yüce Divanda aklanın mı dediniz, yoksa AKP Milletvekilleri olarak suçluları yargıdan mı kaçırdınız?
- Devlete iş yapan müteahhitlerden Erdoğan’ın emriyle 630 Milyon Dolar para topladığınızı, bizzat o müteahhitler itiraf etti! O parayı siz mi aldınız, yoksa Erdoğan’a verip Haram Medyasını satın alınması için mi kullandınız?
İşlediğiniz bu ağır suç için yargıya mı gittiniz, yoksa Siyaseti koruma kalkanına mı sığındınız? - Kayınçonuz, 5 yıldızlı otelin bahçesinde, tomar-tomar dolarları çantaya tıkarken müteahhitlerle birlikte polis kamerasına yakalandı. Sizin başında bulunduğunuz Bakanlıktaki ihaleleri bağlamak karşılığında bu paraları aldığı basında yazıldı. Hemşeriniz Vali, Polis Müdürüne “bu olayı kapatın” dedi mi?
Kayınçonuz bir hafta sonra gece vakti şeklen teslim olup nöbetçi yargıç tarafından serbest bırakıldı!
Siz yargıya gidip, bu olayı aydınlatın mı dediniz, yoksa siyasetin koruma kalkanına mı sığındınız?
Binali Bey, devlet hayatında hiçbir şeyin saklı kalmayacağını sizin bilmeniz gerek. Daha İstanbul Belediyesinde çalışırken, müfettiş soruşturması ile görevden uzaklaştırılmıştınız. Sahi o zaman niçin yargıya gitmediniz?
Cumhuriyet tarihimizin en büyük yolsuzlukları AKP zamanında yapılacak, Anayasa her gün yok sayılacak, hukuk devleti kaldırılacak, Türk Devletine düşman olan her türlü terör örgütü ile iç içe olacaksınız, basına demokrasi dışı baskılar uygulayacaksınız, işsiz gezen oğlunuz dolar-avro milyarderi olup kumarhanelerden çıkmayacak, siz tüm bunlara rağmen Türk Milletine hakaret eder gibi, nasihat vermeye cüret edeceksiniz!
Gülünç olursunuz Binali Bey! Dönün de dünya sizlerin hakkında neler söylüyor bir bakın…
Rifat Serdaroğlu, 06 Kasım 2016