PKK = Silah + Uyuşturucu

Türkiye’de yayın yapan ulusal televizyonlara, bunlardaki haber-tartışma programlarına bakınca Türkiye Cumhuriyetinde miyim yoksa Kuzey Irak’ta Barzani’nin hâkim olduğu bir yerde miyim, inanın karıştırıyorum.

Bir ülke kendi değerlerine, kendi geçmişine, kuruluş felsefesine, devletin kurucularına, anayasasına, milletine, kimliğine, varlık sebeplerine, kahramanlarına böylesine düşmanca saldırılmasına nasıl izin verir, şaşkınlıkla izliyorum!

Her televizyon kanalında özellikle Sİ-EN-EN Kürt ve NTVBADEM televizyonlarında bir kısım insanlar türedi. Pis sakallı, çirkin giyimli, kravatsız, karmakarışık saçlar, sigaradan sararmış bıyıklar ve dişler! Ne kendilerine ne de topluma saygısı olmayan sapık fikirli, Türk ve Türkiye düşmanı sepetler!

“Al birini, vur ötekine” deyişinde olduğu gibi, Bademler ihanetin önünü açıyorlar, Kürtçü-Bölücü takımının PKK destekli adamları zehir saçmaya,
Türk Milletini aldatmaya çalışıyorlar.

Son numaraları ise; “PKK Silah Bırakacak!”
Bu film AKPKK ortaklık şebekesinin gösterime soktuğu son tuzaktır.
PKK, silah bırakmaz, bırakamaz. PKK, uyuşturucu kaçakçılığını da bırakmaz, bırakamaz!
Niçin silah bırakmayacağını beraberce irdeleyelim;

• PKK’ nın varlık sebebi silah ve uyuşturucudur. PKK bu iki silahla bölgede
  “Korku İmparatorluğu” kurdu. Silahı bıraktığı an bunun biteceğini, uyuşturucu kaçakçılığını bıraktığı an parasız kalacağını çok iyi bilir.
• PKK legal alanda siyaset yapmak için, bölgeden oy almak için silaha muhtaçtır. PKK silah bıraktığı an bölgeden alacağı oy yüzde biri dahi bulamaz ve siyaseten biter.
• PKK’nın Kandil ve Avrupa’daki kan içici Baronları, kurdukları bu despotik yapıyı ancak silahla ve korkuyla sürdürebileceklerini çok iyi bilmektedirler.
• PKK, çok sayıda istihbarat örgütü adına tetikçilik yapmış, cinayetler işlemiş ve karşılığında para-silah almış kanlı taşeron bir örgüttür.
  Küresel patronları onun silah bırakmasına asla izin vermezler.
• PKK, Güneydoğu’da eskiden Hizbullah’a karşı yaptığı savaşı şimdi Hizbullah’ın Siyasi Kolu Hüda-Par’ a karşı başlattı. Son bir yılda Hüda-Par’ a karşı 332 eylem gerçekleştirdi. PKK, Hüda-Par adlı yapıdan çok korkmaktadır ve mücadele için üç yıldır şehirlerdeki milislerini- gençlik örgütünü seri şekilde silahlandırmaktadır!
• Dağda silah bırakacağı söylenen örgüt, şehirlerde niçin silahlanma yapar?
• Silah bırakacak örgüt, Pazar yerinde eşi ile alışveriş yapan sivil giyimli TSK mensuplarını, kalleşçe arkadan vurur mu?
• Silah bırakacak örgüt, Kürt çocuklarının okuyacağı okulları-yurtları yakar mı?
• Bankaları yakar, bankamatikleri ve işyerlerini soyar mı?
• İl-İlçe yollarını kazıp, araçları yakar mı? Mahalleleri hendeklerle çevreler ve “Türk Askeri-Polisi giremez” der mi?
• Silah bırakacak örgüt Türk Devletini yok sayıp, kendi mahkemelerini, kendi vergi dairelerini, kendi güvenlik güçlerini kurar mı?

Değerli Okurlar;

Kim PKK silah bırakacak derse, bilin ki o Türkiye düşmanıdır.
İhanet sürecini başlatıp, Sevr’i yine ve tekrar bize dayatan hainlerdir.
Tüm bu kötülüklerin, olası bir iç savaşın ve akacak kanların sorumluları Cumhurbaşkanı Recep ve AKP Hükümetleri ile bunlara destek olan AKP Milletvekilleridir.

Yapılması şart olanlar şunlardır;

• Öncelikle ve ivedilikle, Türk- Türkiye Cumhuriyeti ve Demokrasi düşmanı olan yönetim demokratik yolla gönderilmelidir. Bunun için ne gerekiyorsa yapılmalıdır. Kim ki bu yolda kendi siyasi çıkarını öne koyar, o da en az bademler kadar suçludur.
• Milli Hassasiyetleri olan yeni hükümet, istisnasız herkese “silahlarını teslim etme” çağrısı yapmalı ve bunun için belli bir süre vermelidir.
• Türkiye’de yaşayan ve Türk Milletinin saygın birer bireyi olmayı kabul eden, kendilerini Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı gören her türlü etnik kökenden vatandaşlarımız için demokrasimizin standartları derhal yükseltilmelidir.
• Her etnik kökenden vatandaşlarımız, kendi kimliklerini-kültürlerini-inanışlarını özgürce yaşamalıdırlar. Türkiye’nin resmi dili Türkçedir. Kendi dilini öğrenmek-öğretmek herkesin hakkıdır. Devlet bu konuda açılacak özel okullara her türlü desteği verir ve müfredatı kontrol eder.
• Barzani denen eşkıyaya, topraklarından Türkiye’ye bir tane dahi silahlı militan geçerse, sarayının başına yıkılacağı, bunun uluslararası antlaşmalardan doğan bir hak olduğu tüm dünya ile eş zamanda duyurulmalıdır.
  Bu duyuruda, Barzani’ye yardım eden ülkelerin de düşman sayılacağı söylenmelidir.

Tüm bunlara rağmen, Türk Askerine, Polisine ateş eden, tuzak kuran katiller anladıkları dilden ve yasaların güvenlik güçlerine verdiği yetki çerçevesinde etkisiz hale getirilmelidir.

Türk Milleti, tarihteki son Türk Devleti olan Türkiye Cumhuriyetini korumak ve yaşatmak istiyorsa bunları yapmak zorundadır.
Çare var, çare sizsiniz…

Sağlık ve başarı dileklerimle 21 Kasım 2014
Rifat Serdaroglu

yorum

• Facebook
• Twitter
• Google+
• Pinterest