Hala gerçeği görmemekte direnenler, devlet adamı kılığına girip çözüm önerdiklerini zannedenler!
Olmayan akıllarıyla topluma yön vermeye kalkanlar, terörle yaşamaya alışmalıyız diyen eblehler, “aman istikrar bozulmasın” deyip AKP’ye oy veren ve verdirenler!
Devletten maaş alıp Cumhuriyetin yıkılmasına seyirci kalan resmi ve sivil zerzevatlar, üç kuruş menfaat için ihanete ortak olanlar hepiniz bu güne kadarki ölümlerden de, bundan sonra olacaklardan da sorumlusunuz!
Sorumlu olmasına sorumlusunuz ama ilk sorumlu Erdoğan’dır.
Devleti yöneten bir insan hem yaptıklarından hem yapmadıklarından, hem söylediklerinden hem söylemediklerinden sorumludur.
Bu da ne demek diyebilirsiniz! Anlatalım;
Devleti yöneten kişi, yaptığı her işten Anayasa ve Yasalar karşısında sorumludur. İster dokunulmazlığı olsun, ister olmasın.
Kendisine bitme noktasında teslim edilen terörü bitirmemekle yani işini yapmamakla da hem Anayasa ve Yasalar, hem de Türk Milleti huzurunda sorumludur.
Devleti yöneten kişi, Türk Milletine söylediği sözlerden sorumludur!
Yine, Türk Milletine gerçekleri söylemeyip, yalan söylediği için de sorumludur.
Öyle “Beni kandırdılar, beni aldattılar, çok safmışız” demekle kimse kendisini kurtaramaz!
Bu sözler, Ankara’daki patlamada ölen genci, anasına geri getirecek mi?
Pazar günkü patlama, Ankara’da 6 ay içinde gerçekleşen üçüncü patlama!
Bırakın Başbakan-İçişleri Bakanı- Vali-Emniyet Müdürünün istifasını, bir tane bekçinin bile istifa etmemesi sizce yüzsüzlük ve Türk Milletine saygısızlık değil midir?
- 14 yıldır ülkeyi tek başına sen yöneteceksin!
- Oslo- Habur rezaletlerini sen organize edeceksin!
- Cemaat denen terör örgütünü, Türk Devletinin kozmik odasına sen sokacaksın!
- Barzani denen PKK koruyucusunu “Onur Konuğu” diye çağıracaksın!
- PKK’lıların şehirlere bomba-ağır silahlar depolamasını görmezden geleceksin!
- PKK’lıların mahallelerimizi barikat ve tünellerle doldurmasına izin vereceksin!
- PKK’lıların vergi toplamasına, mahkeme kurmasına ses çıkarmayacaksın!
- Devletin soyulmasına ve her türlü yolsuzluğa bizzat yol vereceksin!
- Millet fakirleşirken sen ve ailen dolar-avro depolayacaksınız!
- Türk Milletinin inançlarını çarpıtıp, insanları yalanlarla tahrik edeceksin!
- Diyarbakır’da on binlerce kişinin önünde Öcalan’ın mesajını okutacaksın!
- Ne Mutlu Türküm Diyene, yazılarını utanmadan kaldırtacaksın!
- Ve şimdi “Amman birlik ve beraberlik içinde olalım” diyeceksin!
- Oldu delikanlı, sen bu masallarla ancak Bilal’i kandırabilirsin…
Senin iş bilmezliğin, beceriksizliğin yüzünden kaybettiğimiz canlarımızın, şehit ve gazi olan evlatlarımızın hesabını elbette ki senden soracağız. İlk önce senden soracağız. Bu yavrularımızın bir damla kanı, senin çocuklarının tüm servetinden çok daha kıymetlidir bizler için.
Sonra Davutoğlu ve “Açılım Süreci” denen ihanet sürecinin aktörlerine, partilerini sana baston yapan zavallı Genel Başkanlara, Tombalak Paşalara, ödlek Emniyet Genel Müdürlerine ve elbette ki Pers Prensi Başçavuş Fidan’a hesap soracağız.
Türk Milletinden umudumu hiçbir zaman kesmedim. Yakında bu cevher ayağa kalkacak ve salaklara, cahillere, hainlere o karşı konulmaz sillesini vuracaktır.
Eyy Cumhur’un Başı;
Hadi şimdi televizyonlarına çık veya muhtarları topla ve “BOP Eşbaşkanlığını” nasıl ve niçin kabul ettiğini, bu görevin Türkiye’yi ne hale getirdiğini anlat Türk Milletine!
Türk Milleti seni ve ekibini artık çok iyi tanıyor. Birkaç gün sinip Sarayına kapanacaksın, olayın kapanmasını, ateşin sönmesini bekleyeceksin.
Sonra yine televizyona çıkıp ya Paralelcileri ya Esad’ı ya da Anayasa Mahkemesini suçlayıp vicdanını avutacaksın!
Ne yaparsan yap, sadece ve sadece kendini kandırabilirsin. Hesap günü yaklaşıyor…
Rifat Serdaroğlu