PKK, BARZANİ’NİN oğludur.
PYD, PKK’nın oğludur.
YPG de, PYD’nin oğludur.
EL-KAİDE, Sam Amcanın oğludur.
EL-NUSRA, El-Kaidenin üvey oğludur.
IŞİD, El-Kaidenin öz be öz oğludur.
Bunların iki tane amcası vardır. Biri Sam Amcaları Amerika, diğeri Ayı Avcısı Putin’in Rusya’dır!
Halaları Kraliçe’ li İngiltere, Yengeleri ise Danielle Mitterrand ’lı Fransa’dır.
BARZANİ, Cumhur’un Başı’nın ONUR KONUĞU ve SIRA GECESİ dostudur.
BARZANİ, Saray’ın Başbakan’ı Serok Ahmet’in KAK MESUD’ udur. (Mesud Abi)
Öcalan, Hakan Fidan ile hem dost, hem de hısım’ dır.
EL-KAİDE Lideri Gülbettin Hikmetyar, Cumhur’un Başı’nı dizinin dibine oturtup, elini öptürendir.
TC Sağlık Bakanlığı, IŞİD ve EL-NUSRA militanlarına ücretsiz tedavi hizmeti veren bir kuruluştur.
TC VALİLERİ (Güneydoğu Bölgesi) Peşmerge-IŞİD militanlarına yemek ve ulaşım hizmeti veren kişilerdir.
SALİH MÜSLİM, Erdoğan’ın ve Davutoğlu’nun kırmızı halıda konuk ettikleri PYD’nin Lideridir.
TC Genelkurmay Başkanı, TC MİT Müsteşarı, TC Emniyet Genel Müdüründen oluşan bu üçlü ise Türk Milletinin güvenini ve KAMU DÜZENİNİ sağlamakla görevli “Devlet Memurlarıdır…”
Bu üç Devlet Memuru hakkında 26/Aralık/2015 te, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına iletilmek üzere, 2015/1627 Muh. Kayıt no ile “Görevlerini yapmadıkları için” suç duyurusunda bulunmuştum.
Dilekçeme Ankara Cumhuriyet Savcılığı 2016/8052 Soruşturma ve 2016/12268 Karar No lu yanıtı geldi. Savcılık Genelkurmay Başkanı ile MİT Müsteşarı hakkındaki suçlamaları yasa gereği Başbakanlığa havale etmiş.
Emniyet Genel Müdürü ile suçlamalara ise; “Müştekinin şikâyet dilekçesinde ortaya koyduğu, görev gereklerine aykırı davranış olarak nitelendirme yaptığı, herhangi bir SOMUT BİLGİ ve BELGE ortaya koymadığı, iddianın soruşturma başlatmaya yeterli nitelik arz edecek mahiyette olmayıp, soyut nitelikte olduğu” gerekçesiyle, dilekçenin işleme konulmamasına karar verilmiştir, demiştir…
Değerli Okurlar;
Dilekçeme yanıt veren Sayın Savcı’nın yaşından fazla, benim bu devlete hizmetim vardır. Ben tüm bu olayların siyasi sorumlusunun Erdoğan ve Davutoğlu olduğunu elbette ki biliyorum.
Fakat ikisinin de dokunulmazlık zırhına sığındıklarını ve tüm bu belaları başımıza bunların sardığını ve artık geri dönülmez noktasında olduklarını, vatandaşın da bunların umurlarında olmadığını da iyi biliyorum.
Sayın Savcıdan talebim şu idi;
Em. Gen. Müdürünü davet etsin ve sorsun;
“Sayın Genel Müdür, sizin istihbaratınız yok mu? Kamyonlarca bomba, 80 Bin ağır silah ülkeye sokulurken, şehirlere dağıtımı yapılırken, MİT Müsteşar Yardımcısının yıllar önce ‘Biz şehirlerimizi bomba deposu yaptığınızı biliyoruz’ diye konuşmasına rağmen, siz niçin engellemediniz?
Niçin bu bombaları ve ağır silahları yakalamadınız? İlçelerimize barikatlar yapılırken, binlerce bomba yerleştirirken siz ne yaptınız, görmediniz mi?
Sayın Genel Müdürün iki yanıtı olabilirdi!
Ya “evet görmedik, uyumuşuz hata yaptık, sorumlusu biziz” diyecek, ya da “Sayın Savcım, Askeri Birliklerimizdekinden fazla bomba ve silahın görülmemesi mümkün mü? Kör olsak, görmezdik ama mutlaka duyardık. En azından komşular söylerdi! Nitekim Mısır’daki sağır sultan bile duymuş, görmüş! Hükümeti, Bakanı-Başbakanı-Cumhurbaşkanını defalarca ikaz ettik. Dinlemediler. Biz ısrar edince de, “bunları görmezden geleceksiniz, çözüm sürecine zarar vermeyin” dediler ve yazılı emir verdiler, buyrun bu belgesi” diyecekti!
Biz de tarihe not düşmüş olacaktık…
Sayın Savcı;
Dilekçem için “Soyut nitelikte” demişsiniz.
Somut Belge mi istiyorsunuz?
10 Ekim 2015’te burnunuzun dibinde Ankara garında ölen 132 İNSAN sizce somut delil değil mi?
17 Şubat 2016’da yine hemen yanınızda şehit edilen 29 vatan evlâdı, sizin için sanal mı? Sanal ise niçin 16 savcı araştırma yapıyorsunuz?
18 Şubat 2016’da Diyarbakır’da şehit edilen 7 asker de sizce soyut kişiler mi?
Sayın İstanbul-Ankara-İzmir Baro Başkanları, Sayın Türkiye Barolar Birliği Başkanı siz bu konuda ne düşünürsünüz? Siz değerli hukukçuların, bu
Sayın Savcılar hakkında neler düşündüğünüzü ben merak ediyorum.
Sahi, biz şimdi bomba deposu olduk mu, olmadık mı? Bilen var mı?
Sağlık ve başarı dileklerimle 19 Şubat 2016
Rifat Serdaroğlu
