Bugün yıldızlar benim için parlasın, huzurla uyuyacağım.
Resul, yolumun üzerinde çiçek satar. Her gün “Abla çiçek almaz mısın?”der. Bazen çiçek alırım. Geçen hafta çiçek alırken, okuma-yazma bilmediğini söyledi. Adres bulamadığını, hastanelerde herkese soru sormaktan utandığını anlattı. “Bana yardımcı ol abla.” dedi. Uykularım kaçtı.
Koskocaman bir şehirde oturuyor ve okuma-yazma bilmemenin ezikliğini, eksikliğini hissedecek kadar da bilinçliydi Resul (28 yaş).
Gün içinde araştırdım ve öğleden sonra Resul, “hadi gel seni okula kayıt yaptıracağım” dedim. Elindeki çiçekleri bıraktı. Ellerini bana uzattı. Resul’un elinden tuttum.Giderken heyecanı dışa vuruyordu. Okuma yazmayı öğrenince,”neler neler yapacağım abla” dedi. Telefondaki isimleri kaydedeceğini, kitap yazacağını anlattı. Kitabın konusu kendi dünyası olacakmış. Çiçekçilerin dünyasını anlatacakmış.
Halk Eğitim Merkezi Müdürü güler yüzle karşıladı. Halk Eğitim Merkezine kayıt yaptırdım. Sadece kimlik gerekiyordu. Resul’a form uzattılar, doldurulması için. Resul bana uzattı. Ablacığım yardımcı ol” derken gözleri parlıyordu. Eskimiş kimliğini cebinden çıkardı, uzattı. Eylülde okula başlayacak. Azimli. Düzenli olarak derslerine çalışacağını söyledi Resul.
Söz verdim. Belgesini aldıktan sonra haberini yapacağım. Kayıttan sonra dua ederek gitti.
Bir denizyıldızı daha alıp, okyanusa fırlattım.
Onun için çok şey fark etti ama…
Okuma yazma bilmemek ne çok eski zamanların sorunu ne de çok uzak diyarların. Sorun her gün baktığım yerdeydi. Bugün bir kez daha “bilmemek ayıp değil, öğrenmemek ayıp” deyimini aklıma getirdi.
Etrafımız yazılarla dolu. okuma yazma bilmeyen hangi otobüse bineceğini bulamaz, ilaçlarını okuyamaz, marketten aldığı her şeyin özelliklerini okuyamaz, vitrinlerde yazan yazıları okuyamaz anlayamaz. Bir metnin altına şahit olmadan imza atamaz.
Resul’un başaracağına inanıyorum. Sabah Güneş saklı çiçekler için doğsun.
Aydınlık günlere…
Nezahat Göçmen, 19 Haziran 2017