15 Temmuz 2016’da kanlı bir oyun oynandı. Kötü bir oyun.
Bu oyun Türkiye’nin 11 Eylül’üdür!
Akşam saatinde başlayan alçAK oyun, Türk Milletine karşı yapılan, bir;
“İmam Darbesidir!”
Darbeler daima sabaha karşı yapılır. Önce siyasiler toplanır. Televizyon ve radyolara el konur. İnternet kesilir. Sosyal medya üzerinden yapılacak provokasyonlar önlenir.
Dün gösterilen AK Gerilim filminde ise;
Muhalif kanallar kapatıldı. AK kanallar sürekli yayın yaptı.
Erdoğan mağduru oynadı. Sahte kahraman çıkarma operasyonu sahneye kondu.
AK Saray değil de, meclis bombalandı. MİT’in Suriye’den Türkiye’ye atmayı başaramadığı bombalar, Ankara’nın göbeğinden atıldı.
Bu ülkede yaşanan hiçbir darbede halka ateş açılmadı. İçi hain dolu olsa da, millete ait meclis bombalanmadı.
Polis-asker çatışmasını tezgahlayanlar, çatışmayı halkı sokaklara dökmek için kullandı. Meclisin bombalanması da halkın gazını yükseltti.
Sabaha kadar camilerden sala okundu. Halk meydanlara çağrıldı. Yani;
Camiler Selefi İmam’ın kışlası, minareler süngüsü oldu. Şu an saat 12 ve köydeki camiden sala okunup, propaganda yapılmaya devam ediyor.
Yezit;
Sabaha kadar oynanan darbe gerilim filmiyle, halkın önemli bir kesimine “erkek deveyi dişi deve diye yutturdu. Ve zamanın Muavi’yesi, Türk Milletine şu mesajı vermiş oldu:
“Ey Türk Milleti dinle!!. Siz de, ben de biliyoruz ki, bu darbe bir AK İmam oyunudur. Ama sen şunu anla ki; dişi deveyi erkekten ayırt edemeyen, çağırdığımda meydanlara koşan onbinlerce adamım, süngülerini çekmiş minarelerim var!!. Bunu gör ve ayağını denk al!!.”
Türk Milletine; İkiz Kulelerin vurulması gibi bir oyun oynandı. Suriye’den Türkiye’ye üç bomba sallayıp, savaş çıkartamadılar ama, minarelerden fırlatılan kurşunlar ile, bir “AKSARAY İmam Darbesi” gerçekleştirdiler. Bok topu gibi, ÇAKMA BİR DARBEMİZ oldu.
Bugün artık dün değildir. Türkiye bambaşka yerlere savrulacaktır.
ABD kendi ikiz kulelerini vurarak, Afganistan’a girdi. Irak’ı parçaladı. Suriye tarumar edildi.
Dün gece oynanan kanlı oyundan sonra;
Fiilen değiştirilen rejimin adı da konacaktır.
Kalmayan “kuvvetler ayrılığı” resmiyet kazanacak, Suriye’den gelen savaş kaçkınları vatandaş yapılacaktır. Ülkenin demografik yapısı değiştirilecek, Türkler üçüncü sınıf vatandaş muamelesi görecektir.
Gece oynanan oyun devam ediyor. Benim köyümde camiden hala sala veriliyor. Saladan sonra halk akşam için Alanya Cumhuriyet Meydanına çağrılıyor.
Bu çakma darbeden epey post çıkarılacak gibi.
Hüsnüdiyanislerin torunları bir askerin kafasını kesmiş. İŞİD kafalı sayfalar, dayak yiyen asker resimleriyle dolu. Ortalarda görünmeyen (Genel!) Kurmay Başkanı… Ve yerle bir olan asker imajı…
Asker oynanan bu oyunla bütün ağırlığını kaybetti. Polis, “kahraman polis” olarak öne çıkarıldı. Cumhuriyete sahip çıkan kesimlere verilen mesaj ise;
“Ordunuz zavallı durumdadır. Polis ve halk yanımızdadır. Olası bir kalkışmada; polis teşkilatı, MİT, yanımızdadır. Bize itaat etmekten başka çareniz yoktur. Rejim değişikliğini resmen kabul edeceksiniz. Selefi imama uyacaksınız.”
Paralel bahane, Muaviye rejimi şahane…
Peki, bu tiyatro oynanırken, muhalefetin ponpon kızları ne yaptı?
Sahne kenarında eteklerini sallayıp, oyunu alkışladılar. Oyuna inandırıcılık kazandırmak için elinden geleni yaptılar.
Olan gene vatan evlatlarına oldu.
“İnsan kemiklerinden saray kuranlar, o sarayda otursun diye, daha ne kadar kurban vereceğiz?” diye soran olmadı.
Bir kahraman itfaiyeci filmi izlemiştim. İtfaiyeci, kendi kundakladığı yerlere anında müdahale ederek söndürüyor, kahraman itfaiyeci olarak da alkışlanıyordu.
AK Çete; devlet içinde Kuvvai-İnzibatiye(İngilizlerin maaşını ödediği saray ordusu) Ordusu kurdu. Özel Güvenlik teşkilatları, Emniyet, Yargı, MİT, saraya bağlı ordudur. Kuvva-i Milliye ruhuna karşı Kuva-i İnzibatiye rolünü üstlenen ordudur.
Dün gece tarikat şeyhleri, tarikat vekilleri, kurdukları vakıflar aracılığı ile müritlerini sokağa çağırdı. AKP İl ve ilçe binalarında toplanmaya davet etti.
Tarih tekerrür ediyor. İngiliz-Yunan uçaklarından halka Kuvva-i Milliye ve Mustafa Kemal Atatürk’ü kötüleyen fetvalar atan şeyhlere ne kadar benziyorlar değil mi? Yunan askeri dosttur diye fetvalar yazan şeyhlere…
SONUÇ OLARAK:
Oynanan oyunun adı:
Türk Milletine karşı AKP ve ABD tarafından yapılan bir DARBEDİR.
Rejim değişikliğinin resmiyet kazanmasının habercisidir.
Kanlı mı olacak, kansız mı diyenlerin tezgahından geçenler, Türk Milletine ikinci bir KUBİLAY vakası yaşatmıştır.
Ergenekon tezgahında esir alınan bazı askerlerin bu gerçeği görmeyerek, göremeyerek “paralelciler darbe yaptı” yalanını desteklemesi ise acınacak bir durumdur. Stratejiden habersiz, çağın psikolojik harp sanatını kavramaktan aciz bir kafa yapısıdır bu kafa.
Sıradan insanlar gibi, “düşmanımın düşmanı dostumdur” mantığıyla hareket etmek… Akrep soktu diye, kobra yılanını sahiplenmek askerlik değil, aptallıktır.
Hiçbir şey sizi uyandırmadıysa, muhalif gibi duran ABD televizyonu FOX TV’nin yaptığı yayın uyandırmalıydı. FOK TV askerleri yerden yere vuruyor, dayak yiyen asker görüntülerini servis ediyordu. Çakma darbe içinde F-CİA’nın yer alması gerçekleri değiştirmez. AKP’nin de, F-CİA’nın da ipi aynı ellerde olduğuna göre, sahneye kimin sürüldüğüne değil, sonuca bakılır.
Erdoğan Yahudi kuruluşlarına verdiği sözlerin bir kısmını yerine getiremedi. Suriye ile sıcak savaşa giremedi. Yeni Anayasa yapamadı. Büyük Yahudi Kürdistanı için gerekli olan Güneydoğu’yu özerklik adı altında resmen veremedi. Şehir Devletçikler projesini hayata geçiremedi. Belli ki;
ABD, İngiltere ve İsrail acele ediyor. Çünkü BOP zamana yayıldıkça, dünya şartları değişiyor. Ve Türk Milleti’nin direncini kırmak için Erdoğan’a F-CİA üzerinden bir “van minut” hediye ediliyor.
Bunları görmeyip, oynanan oyunu sadece paralel üzerinden yorumlamak askerler için utanılacak bir durumdur.
O yazdığınız kitapların da bir anlamı kalmadı artık.
Alın kitaplarınızı, muskasını yapıp, suyunu için. Ne de olsa, Cumhuriyet, öngörüsüzlüğünüz yüzünden İmam rejimine dönüştü. “Kutsal İmam rejimi olmaya az kaldı…”
Silahlarınızla CİA yargısına teslim olup, CİA yargıçlarına hesap verdiğiniz gün kapasitenizi anladım ama, operasyon sizlerin nezdinde Türk Milletine yapıldığı için, “sizler gibi küçük düşünemediğimden” yanınızda durmaya devam ettim. Resmin bütününü görerek hareket etmek deniyor bu duruşa…
Koskoca bir yapbozun tek parçasını elinize alıp yorum yapabilme özgürlüğüne sahipsiniz de… Bari milleti kandırmayın.
Zahide UÇAR
(Güncel Mersin’den alınmıştır)