Bizi insan yapan 4 mm kalınlığındaki gri cevher “neokorteks” dediğimiz beyin kabuğumuzdur. Yüksek fonksiyonların yürütülmesi, rasyonel ve bilinçli düşünme, analitik zeka hep onun eseridir. Neokorteks geçmişi değerlendirerek gelecek zamanda simülasyon yapabilen özel bir bilinç formudur.
Hayvanlar aleminde “yarın” kavramını anlayabilen tek tür insandır. Ayrıca karmaşık olaylarda son kararı vermek için bir CEO’ya gereksinmemiz vardır, o nedenle alnımızın hemen ardındaki “prefrontal korteks” denen bölge diğer hayvanlarınkinden daha fazla yer kaplar.
İnsan beyninin en büyük başarısı var olmayan nesne ve olayları hayal edebilme yeteneğidir. Bu yetenek geleceği kurgulayabilmemizi mümkün kılar. Beynimiz bir beklenti makinesidir, mizah da onun eseridir.
Bize anlatılan fıkra veya mizahi öyküyü dinlerken anlatılana ilişkin bir tahmini sonu hemen kafamızda yazarız. Fıkra gereği son cümle beklediğimizden tümüyle farklı olarak çıktığında, biz de tepkisel olarak kahkahalara boğuluruz.
Mizahın özü gelecek için yaptığımız simülasyonların, şaşırtıcı bir şekilde beklemediğimiz anda aniden değişmesinde yatıyor.
Gelişmiş bir mizah anlayışına sahip olmak aslında gelişmiş bir korteksi gerektiriyor.
Aklımıza çok şey borçluyuz, onun sayesinde doğru düşünebiliyor, yaşamımızı kurguluyor, hayata dair bilincimizi geliştiriyor hatta gülebiliyoruz…
Aklımızı kullanmazsak, uykuya yatırırsak, kiraya verirsek ne olur?
Aydınlanmanın özü burada yatmıyor mu zaten?
İmmanuel Kant “aklını kullanma cesaretini göster” derken aydınlanmanın kısa tarifini yapıyordu.
1789 da Fransız Devrimi ile başlayan özgürlük dalgası Avrupa’da anaforlar yaratırken baskı ve şiddetten bunalmış İspanyolları da içine almıştır.
Her zorba düzenin kullandığı korkutma ve yıldırma politikalarından dolayı akıllarını uykuya yatırmış İspanyollar kendi canavarlarını da üretmişlerdi.
Ancak uyumayan akıllar da vardı.
Ressam Francisco Goya bunlardan biriydi.
“Aklın uykusu canavarlar yaratır” adlı gravüründe kendini çizim/resim yaparken uyuyakalmış, kabus görürken resmetmişti. Kabusunda gördüğü yaratıklar ise o dönemin İspanyol halkını temsil ediyordu; çıldırmış, yozlaşmış ve alay edilen bir halk.
Akıl uyuyunca karanlıktan, kuytulardan canavarlar çıkar.
Resimde baykuş ahmaklığı, yarasa cehaleti temsil ediyordu. Masum kedinin bakışı bile korkutucu gelir insana. Çünkü canavarlar korkutmak, susturmak, sindirmek için yaratılmıştır.
Aklın uykusundan uyananlar, “var olma” savaşını verdiklerini bilirler.
Yalanların, gericiliğin, cehaletin, akılsızlığın üzerine kurulu düzenin er geç çökeceğini anlarlar.
Sanat toplum için yapıldığında insanlığın en büyük yol göstericisidir.
Goya 1799 yılında çizdiği gravürle “korkuları aklın bilinciyle kovmak gerekir yoksa insanca yaşayamazsın” demekteydi…
Dr. Reyhan Pütün