AKP bir siyasi parti. Ancak günümüzdeki demokratik ülkelerde rastlanan partilerden değil. AKP, yapı ve kuruluş felsefesi nedeniyle dine dayalı bir parti. İşin içine din ve inanç girince demokrasiye çıkan bütün yollar tıkanır. Çünkü dinin yapısında bulunan biat kültürü her türlü tartışmanın, demokratik görüşün, insanlar arasındaki iletişimin, tartışarak anlaşmanın önüne geçer, mutlak bir teslimiyet, mantıkla izah edilemeyen bir inanç kültürü ile kuvvetlenmiş bir baskı rejimi kurar.
Bunu, öldükten sonra gidecekleri yerde hurilerle vakit geçireceklerine inanan ve bu uğurda kendilerini bile öldürmeye çekinmeyen insanlara benzetebiliriz. Onlar için gidecekleri yer önemlidir, bu dünya geçicidir. Karşılarında gördükleri, kendilerinden olmayan diğer insanları ‘kötü’ gördüklerinden dünyevi kurallara uymazlar, bu insanlara karşı yapılan hırsızlık, cinayet gibi kötülükleri ‘zaten kötü olan bir dünyada’ kendilerini yaşatabilmek için yapmak zorunda olduklarını düşünürler ve bu hareketleri kendilerine mübah görürler.
İşte onun için, demokratik yöntemlerle, medeni kurallarla, rüşvet ve yolsuzluk yapmadan seçim kazanmaya çalışan demokratik diğer partiler, bu kafa yapısı karşısında etkisiz kalırlar. Medeni hiçbir kural tanımayan ve sadece dini kurallara göre yapılaşmış bir parti karşısında demokratik yöntemlerin hiçbir şansı yoktur. Demokrasiye inanan sayıca az insanların olduğu bir toplumda medeni bir partinin demokratik yöntemlerle seçim kazanması imkansızdır.
Bunu daha iyi anlamak için AKP Adıyaman Milletvekili Mehmet Metiner’in su sözlerini dikkatle okuyun, kendiniz karar verin.
Metiner, ‘Yargı ve emniyet darbesini’ boşa çıkartacaklarını iddia ederek şunları söyledi:
“Genel başkanımız, büyük liderimiz başbakanımız bir irade beyanında bulunmuştur. Kusursuz itaatse biz büyük liderimize kusursuz itaat ediyoruz. Söz verdik bu can bu bende kaldığı sürece söz verdik, ideallerimiz için ölümüne mücadele edeceğiz. Bu şer güçlerinin amacı; 30 Martta Ak Parti’nin oyları düşürülürse hemen genel seçim tartışması başlatacaklar. Cumhurbaşkanlığı seçimini askıya alacaklar. Ak Parti’nin içinde oynuyor, fitne çıkartıyorlar. 3-5 kendini bilmez, 3-5 zaten bizden olmayan insanları bizden ayırtarak Ak Parti’nin özünün parçalandığını, artık başbakanın da yolun sonuna geldiğini anlatmaya çalışıyorlar.
Böyle bir algı operasyonuyla karşı karşıyayız. Yargıyı bu yüzden ayırt ediyorlar. Yargı, emniyet darbesi hepsini boşa çıkartacağız. Nasıl çıkartacağız biliyor musunuz? 30 Mart’ta o sandıkları patlattığımız zaman. Uhud harbinin en şiddetli olduğu andır. Bir haber uçurulur ve denilir ki; ‘Allah’ın resulü öldürüldü.’ Ne oldu? O has sahabeler o yürekli insanlar peygamberin etrafında kenetlenirler. Ölümüne arkasında dururlar. Çünkü biat etmiş, söz vermişlerdir. Kendi cesetleri çiğnenmeden Resulullah’ın cesedine hiç kimsenin parmağı dahi dokundurmayacaklarına dahi söz vermişlerdi. Ama diğerleri topuklarının üzerinde gitsin geriye dönmüşlerdir. Şimdi aynı şeyi Ak Parti’nin içinden birilerine yaptırma çalışıyorlar. Giden gitsin biz arınarak güçleneceğiz.
Asla rahatsızlık duymuyoruz, giden, o ihanetçilerin gidişlerinden hiçbir rahatsızlık duymuyoruz. İçimizdeki çürükler temizlensin, has kardeşlerimiz bu davanın has yiğitleri kalsın. Biz onlarla yol yürümeyebiliriz. Ama size şunu söyleyeyim ayeti kelime iner der ki; ‘Kim ki Muhammed’e tapıyorsa bilsin ki Muhammed ölmüştür.’ Muhammed ölür veya öldürülürse siz topuklarınızın üzerinde geriye mi döneceksiniz? Biz liderimizi seviyoruz. Biz liderimize sadakatle bağlıyız. Ama o birileri ne diyorlar bizim liderimize taptığımızı söylüyorlar. Bunu diyenler de dini kisveli arkadaş, dostlarımız. Yazıklar olsun biz tapmıyoruz. Ama liderimize sadakatle bağlıyız. İkisinin arasındaki farkı bilmiyorlarsa Uhud harbine baksınlar Uhud harbinden sonra inan ayeti kelimeye baksınlar.“
Mehmet Metiner, son günlerde gündeme gelen yolsuzluk olaylarına değinirken, ortada yolsuzluk olmadığını söyledi. Metiner, adliye önünde bildiri dağıtan savcı zihniyeti ve HSYK’dan hesap soracaklarını sözlerine ekledi.
Editör, Turkiye Net