1 Cinnet Vatanım

Cinnet Vatanım

0

Badem iktidarı ile geçen 13 yılda öyle olaylar yaşadık ki, eskiden Cennet Vatanım dediğimiz ülkemiz insanları cinnet geçirir hale geldi!

Milletin sırtına kene gibi, yolsuzluğu-yoksulluğu-işsizliği- borcu öylesine yapıştırdılar ki Cennet vatanım, oldu sana Cinnet Vatanım!

Nefis bir Roman şarkısıdır “Yorganda kene var, kopar kopar gene var.”

Bizim Badem Takımının yorganında o kadar çok kene var ki, kopar-kopar bitmiyor, yaptıkları yanlışları düzel-düzelt bitmiyor.
Hiçbir demokratik ülkede olmayacak işler oluyor, söylenmeyecek sözler söyleniyor, duvarın yüzü olsa kızaracak, bizim Bademlerin umurunda değil.

  • Türk Milleti 13 yılda tam 53 kat borçlandı. 2002 de 6,5 Milyar TL olan Tüketici Kredisi ve Kredi Kartı borcu, 2013 te 330 Milyar TL oldu. (Bankalar Birliği)
  • Kredi Kartı ve Tüketici Kredilerinde borcunu ödeyemeyenlerin sayısı, 2011 de 366,811 iken bu rakam 2 yılda yani 2013 sonunda 669 bin kişiye ulaştı.
  • İcralık dosya sayısı, 2003 te 9,3 Milyon adetken bu rakam 2013 yılında,
    22 Milyona ulaştı.

Bu rakamlar yaklaşık her üç evin birinin mutfağında yangın var demektir.

İnsanlar her gün hayat pahalılığı ve yoksulluk içinde çırpınır dururken, Baş Badem ve yakınları neler yapıyorlar? Onlar vatandaşın durumunu anlayabilirler mi?

  • Dönemin Başbakanı Recep, oğlu ile evdeki avanta paraların “sıfırlanması” hesabı yapıyor.
  • Dönemin Başbakan’ı Recep’in kızı, amca dediği işadamıyla Villaların yapım işlerini konuşuyor.
  • Bilal Oğlan 18 Milyon Dolara bir gemi daha alıp, iki adet de sipariş verebiliyor.
  • Başbakan Erdoğan’ın medya grubu satın alması için, devletten iş alan kişiler 630 Milyon Dolar haraç verdiklerini kabul ve ilan ediyorlar.
  • Başbakan Erdoğan, “Kuvvetler Ayrılığı” bize ters gelir, diyor.
  • Başbakan Erdoğan ve Bakanları, “Yargı Kararına saygı duymuyoruz” diyorlar, hem de defalarca.

İşte tüm bu olayların üstüne, televizyonlardan ve yandaş gazetelerden pompalanan yalan haberler, gerçekleri birebir yaşayan insanlarımızı çileden çıkarıp, Cinnet” noktasına getiriyor. Bu cinnet hali yaygınlaşırsa, önüne çıkan her şeyi bir sel gibi yok eder!

Badem iktidarından sonra tüm bu ve benzeri “Keneleri” yakalayıp, temizleriz ama şimdi anlatacağım olayın gideceği yer, Türk Mahkemeleri değil, “Uluslararası Savaş Suçluları Mahkemesidir.”

Dünyaca ünlü Gazeteci Seymour M. Hersh, “London Review of Books” sitesinde yayınlanan “The Red Line and the Rat Line” (Kırmızı Çizgi ve Pislik Çizgisi diye çevrilebilir) adlı makalesinde Türkiye’yi sarsacak bir iddia ortaya attı.

Hersh, geçtiğimiz Ağustos ayında Suriye’nin Şam Kenti banliyösü Guta da, SARİN Gazı ile öldürülen pek çok sivilin ölümüyle sonuçlanan saldırının arkasında dönemin Başbakanı Recep Hükümetinin olduğunu öne sürdü.

Hersh, Recep Hükümetinin bu saldırıyı El-Kaide’ye bağlı El-Nusra örgütüne yaptırdığı ve amacının ABD’ nin Suriye’ ye saldırması olduğunu da yazdı.

SuriyeCocuklar915x576

İngiliz İstihbaratı, katliamda kullanılan gazdan örnekler almış ve bunların Suriye envanterindeki gazlarla uyuşmadığını saptamıştı. Bu bulgu Pentagon’da kuşkuları arttırmış ve Suriye’ye yapılacak saldırı ertelenmişti.

Amerikan İstihbaratının basına yansıttığı bilgiye göre, Recep’in geçen yılki Washington ziyareti sırasında bir yemekte buluşmuşlar ve Obama masada olan Fidan’a “Suriye’de radikallerle ne yaptığınızı biliyoruz” demişti…

Umarız ve temenni ederiz ki, bu iddialar doğru değildir. Dönemin Başbakanı Recep’i bir “Savaş Suçlusu” olarak yargılanırken görmek, onun bir türlü söyleyemediği “Türk Milletinden” olan hiç kimseyi memnun etmez.

Fakat Erdoğan’ın ve “Pers Prensi Fidan’ın” daha önce yaptıkları işleri hatırlayınca insanın kafası karışıyor!

hersh-mit-planladi-jandarma-halep039e-kadar-kimyasal-tasidi-135764

* Türkiye’nin güney sınırının adeta Peşaver’e döndürülüp, El-Kaide Terör örgütünün ve yan kuruluşlarının serbestçe girip-çıktıkları bir hale gelmesinin sorumluları kimlerdir?

 

* Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatında görevli Büyükelçi Tacan İldem; “Reyhanlı’da 57 Türk Vatandaşının ölümü ile sonuçlanan bombalı saldırıyı El-Kaide Terör Örgütü yaptı” dedi.
Hemen dakikalar sonrasında TC Dışişleri Bakanlığının kendi Büyükelçisini yalanlayarak, “Hayır, Reyhanlı saldırısını El-Kaide yapmadı, Suriye yaptırdı” demesinin arkasındaki korku ve telaşın uluslararası ilişkilerdeki anlamı çok açıktır. Bu ifade “El-Kaide bize saldırmaz, adamımızdır” demektir.

 

* Dışişleri Bakanlığının yasa dışı olarak dinlendiği ve kamuoyuna servis edilen konuşmada, Fidan’ın sözlerini hatırlıyor musunuz?
Bu dinlediklerimiz eğer doğru ise kendi ülkesine füze atacak, kendi askerine saldırı düzenleyecek kadar gözü dönmüş bir eski devlet memurunun ve dünya dengeleri hakkında hiç bilgisi olmayan Başbakan’ın neler yapabileceğini düşününce ürpermeden edemiyorum.

 

Değerli Okurlar;
Hersh’in iddiaları çok ciddi iddialardır.
Kimsenin ama hiç kimsenin Türkiye Cumhuriyeti Devletinin itibarını, Krallıkla yönetilen Arap Ülkelerinden daha aşağılara atmaya hakkı yoktur.
Elbette ki bunun da hesabı sorulacaktır.

Dönemin Başbakan’ı Recep ve Fidan şunu unutmamalıdırlar. Bu korkunç ithamı da “Paralel” “Haşhaşin” diyerek atlatamazsınız.
Nasıl ki bizde katıldığı her toplantıyı kayıt altına almakla ünlü devlet görevlileri varsa, adım gibi eminim ki, Obama ile yenen yemek-orada konuşulanlar- azarlanan yetkililer, hepsi kayıt altına alınmıştır. Hem de renkli olarak!
Bu yüzden açıklama yaparken çok dikkatli olunmasında yarar vardır.
Tape’lerimizi görüntülü olarak bir de dünya sinemalarında seyretmeyelim.

Roman Açılımı yapılırken, Erdoğan’ı öpen Kiboş ne diyordu?
Yorganda Kene Var, Kopar Kopar Gene var…
Ne keneymiş be, öyle bir yapışmış ki, bir türlü düşmedi yakamızdan, sonunda hepimize cinnet geçirtecek yahu…

 

Rifat Serdaroğlu, 20 Şubat 2015

 

yorum

Yorumlar kapalı.