Yaşar Büyükanıt’ın Genelkurmay Başkanı olduğu tarihlerde, Türk Ordusu PKK maşasından, kökten kurtulmak üzere, büyük bir harekâta girişmişti. 2006-2007 de.
Kandil’e hareket başlamış, ancak, ABD Başkanı Bush’un Erdoğan ile yaptığı telefon görüşmesinin ardından, harekât durdurulmuştu.
Takip eden günlerde, Dolmabahçe’de, Büyükanıt Erdoğan görüşmesi yapılmıştı.
Taraflarca “MEZARA KADAR GİDECEK SIR” olması konusu, kamuoyunda aylarca tartışılmıştı.
CIA’nın, Büyükanıt’ın yakınları konusunda, hazırladığı şantaj dosyası nedeniyle, taraflar suskunluğa girmişti.
Konuyu yeniden hatırlatmamın sebebi; Türk Amerikan savaşının artık kapalı kapılar arkasında konuşulacak bir konu olmadığı gerçeğidir.
Türk ordusunun PKK’ya operasyon yapmasını engelleyen ABD, Türk ordusu komuta kademesine, F-Örgütünü kullanarak operasyon yapmıştı.
IŞİD bahanesiyle, PKK’ya doğrudan silah ve eğitim yardımı yapan ABD, bununla da kalmayıp, PKK’ya stratejik akıl verecek yöneticiler de, verdiği ortaya çıkmaktadır.
Bugün, M.ALİ ŞAHİN, yaptığı açıklamada; Amerika’nın Abdullah Öcalan’la Hükümetin yaptığı görüşmelere karşı olduğunu söylemesi çok önemlidir.
Amerika’nın doğrudan Kandil ile beraber hareket ettiğini söyledi.
Açılım Sürecine üçüncü bir devletin (gözlemci) katılmasını, bizzat Amerika’nın istediğini ifade etti.
Daha açık ifade edersek, HÜKÜMET ÖCALAN’LA BERABER HAREKET EDİYOR. AMERİKA İSE, SİLAHI ELİNDE TUTAN KANDİL İLE BERABER HAREKET EDİYOR.
Bölücülüğün arkasındaki asıl silahlı kuvvet Amerika’dır. Avrupa’dır.
Diyeceksiniz ki, biz bunları zaten biliyoruz.
Evet, bizler olgulardan çıkarak, bize söylenmeyenleri anlamaya çalışıyorduk. Ve vardığımız sonuçlar olgularla kanıtlanmış oluyordu.
Ancak bu doğruların, siyasi iktidar tarafından ifade edilir bir noktaya gelmiş olması, fevkalade önemlidir.
Bunun anlamı; siyasi iktidar, ülkemizin içinde cereyan eden örtülü savaşı, kapalı kapılar arkasında, Amerika’ya yalvararak çözemeyeceğini anlamış olmasıdır.
ABD PKK’yı destekleyerek, ülkemizdeki istikrarsızlığı desteklemiş oluyor. Yani DEVLETİMİZLE ÖRTÜLÜ BİR SAVAŞ YAPIYOR.
ABD’nin PKK maşasıyla ve onun siyasi uzantılarıyla, ülkemizi istikrarsızlaştırma planı, gizlenemeyecek kadar açık ve aleni hale gelmiştir.
AMERİKA TÜRK VARLIĞINA KAST ETMEKTEDİR.
Amerika’nın Ayn El Arap’ta PKK’ya kurtarılmış bir bölge(Kanton) bahşetme çalışmaları artık Türk halkından gizlenemez.
Aslında yaşadığımız PKK ile mücadele ve PKK’nin yeni devlet isteği falan değildir.
Yaşadığımız Türk Amerikan savaşıdır. Örtülü ve açık savaştır.
SAVAŞLAR HALKTAN GİZLENEREK YÜRÜTÜLECEK BİR İŞ DEĞİLDİR.
Açılımın da, ne kadar saçma bir iş olduğu artık çok açıktır.
Amerika seninle savaşırken, senin APO ile anlaşman bir işe yaramaz.
Bu savaşın birinci aşaması olan “MEDYA SAVAŞI” tarafımızdan kaybedilmiştir.
Amerika’nın PKK eliyle yürüttüğü siyasi savaş, medya tarafından demokrasi ve özgürlükler olarak dayatılmaktadır.
Şimdi bu savaşın açık aleni olan II. Aşamasına girmiş bulunuyoruz.
Bundan sonraki aşama; Türk halkının ve onun ordusunun yapacağı savaştır. Aradan parazitlerin çekilmesi kaçınılmazdır.
Bülent ESİNOĞLU, 17 Kasım 2014
Yorumlar2 yorum
Iyi de Amerika’nin Türkiye’nin bölünmesindeki çikari ne ? Bagimsiz bir Kürdistan’in kurulmasi mi ? Bunun dogru oldugunu varsayalim. O zaman denize çikisi olmayan, çevresi Türkiye, Iran, Irak ve Suriye gibi topraklarini aldigi “düsman” ülkelerle çevrilmis bu Kürdistan’in yasama sansi ne ? Amerika’nin Türkiye’ye olan ihtiyaci, Türkiye’nin Amerika’ya olan ihtiyacindan daha fazla, bilhassa bu çalkantili dönemde. Amerika Erdogan’i istemiyor, bu dogru, ama Türkiye’yi gözden çikartacak safhaya daha gelmediler. Kürtler, 100 yil önceki ermeniler… Dilerim 30 yil sonra tarih kürtler için de ayni seyleri, ayni facialari yazmaz.
Amerıka Türkiye’nin bölünmesini istemiyor. Erdoğan’ı da istemiyor değil, çok memnun değildi ama artık pek de önemsemiyor, çünkü Erdoğan her istediklerini yapıyor. Şu anda onunla bir problem yok.
ABD oradakii enerji kontrolünü sadece güçlü bir Türkiye’ye bırakmanın çok riskli olduğunu düşünüyor. Hala ordu güçlü, ve hala Ergenekona rağmen ordunun ağırlığı var. Ne var ki ordu artık sadece ABD veya NATO şekeri ile oyalanmak niyetinde değil, yapabildiği silahları yapıyor, diğer teknolojiyi de Çın veya Rusyadan alıyor, nülkleer dahil. Yakında bu ordu gene ABD nin başına bela olacak. Deniz kuvvetleri de cabası, Kıbrıs ve İsrail açıklarına posta koymaya başladılar gene. Karadeniz’e ABD yi sokmuyorlar.
ABD şimdilik oranın potansiyel mini gücü ama ileride epey kalabalık olabilecek ve epey bir zaman ABD vesayetinden çıkmayacak Kürt’leri de hazır tutmak istiyor. Hatta o bölgede onları söz sahibi yapmak istiyor ki Avrupa’ya giden enerji yolları kontrol altında olsun (ABD bunu Avrupayı korumak için değil, aksine kontrol etmek için istiyor, özellikle Almanya, Fransa’yı kontrol için) ABD Fransanın Suriyede ayak sürümesini de istemiyor, Rusyanın da.
Bunun için kaçakçılık ta yapsalar, eskiden gelen Afganistan esrar yolunu kontrol eden Kürtler biçilmiş kaftan. Onların tabii ki denize açılıp, güçlenip yeni bir Türkiye yaratmak istemiyor. Onlar da kontrollu kalsın, ama yeterli şekilde Türkiye’ye bela olsunlar ve güvenilir ABD dostu olsunlar yeter.
ABD Kürtler yolu ile Türkiye’yi ve İran’ı kontrol ediyor, ayar veriyor. Türkiye ile de Kürtleri kontrol ediyor.
Bütün mesele bu bence.