İnsanın inandığı fikri açıkça-yüreklice söyleyememesinin iki temel nedeni olabilir;
*Ya inandığınızı zannettiğiniz fikrin, doğruluğu hakkında kendinizin de
şüpheniz vardır,
*Ya da, inandığınız fikri savunamayacak kadar korkaksınızdır!
Bu iki temel neden, kişide karakter bozukluğunun dışa vurma halidir.
Bu iki neden için, o zavallı kişiye sadece acınır. Onun hakkında bir yargıya varır, topluma zarar vermemesi için gerekli tedbirleri alır ve onu kaderi ile baş başa bırakırsınız.
Fakat ömrü boyunca yıkmak için çalıştığı-kötülediği bir fikre ve o fikrin yaratıcısına, sırf kendi menfaati için sahip çıkmış olarak görünmek ve yerden yere vurduğun kişiyi methetmek var ya, bu davranışı sadece basit bir “Takiye” olayı olarak nitelendiremeyiz. Bu düpedüz alçaklık- kalleşlik ve ihanettir.
-Siz tüm siyasi hayatınız boyunca, Cumhuriyete- İlkelerine-Kurucularına hakaret edeceksiniz. Tüm siyasi mücadelenizi Lâik Cumhuriyeti yıkmak üzerine kuracaksınız. Yakın tarihi çarpıtarak yalan söyleyeceksiniz,
Türkiye Cumhuriyetini kuranlara iftira atacaksınız.
-Büyük Atatürk’e “Ayyaş” ve “Kefere Kemal” diyeceksiniz.
-Büyük Atatürk’ü ve kurucu arkadaşlarını, kendi insanlarını katletmekle suçlayacaksınız.
-Kurtuluş Savaşımızda kim İngiliz-Fransız- İtalyanlarla işbirliği yapıp, Türk Milletine ihanet ettiyse onları “Kahraman” ilan edeceksiniz, bu işbirlikçilerin isimlerini her yere vereceksiniz.
-“Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir” sözü için, “Hayır yalan, koskoca bir yalan” diyeceksiniz.
-“Hem Müslüman, hem Lâik olunmaz. Ya o, ya da öteki” diyeceksiniz.
-Büyük Atatürk’ün, Türk Milleti olarak bizi bir arada tutan en önemli ilkesi olan “Ne Mutlu Türküm Diyene” için, “onu her yere yazmak ilkelliktir” diyeceksiniz. Her yerden bu sözü sildirtecek, kaldırtacaksınız.
-Türkiye Cumhuriyetinin simgesi olan TC harflerini devlet kurumlarının tabelalarından kaldıracaksınız.
-Türk Bayrağını taşımayı ve Türkçe konuşmayı suç haline getireceksiniz.
-Türk Milletini bir arada tutmanın en önemli araçlarından biri olan
“Milli Andımızı” yasaklayacaksınız.
-Türk Ordusunun Genelkurmay Başkanını hem göreve siz atayacaksınız, hem beraber çalışacaksınız, adam emekli olunca kendisine tuzak kurulup, düzme-sahte delillerle zindana atılmasını teşvik edeceksiniz.
Tüm bunları yapacaksınız. Utanmadan her türlü iftirayı atıp, yalan söyleyeceksiniz, sonra Türk Milletinin kendiliğinden Bayrağına ve Atasına sahip çıkmak için milyonlar halinde ve Türkiye’nin her ilinde meydanları doldurmasından korkup;
* “İnsanlık, Atatürk’ü gerçekleştirdikleri, meydana getirdiği eseri, eylemleri, uygulamaları ve fikirleriyle birlikte değerlendirmekte ve hayranlık duymaktadır. O, seçkin bir komutan ve devlet adamı, fikir ve aksiyon insanı olmasının yanı sıra, şüphesiz barışçı kimliği ve insanlık ideallerine bağlılığıyla da tarihe geçmiştir. O dönemde Batı Dünyasında sistemler hızla diktatörlüklere kayarken, Türkiye’nin Atatürk’ün öncülüğünde ve vizyonunda demokrasiye uzanan süreci başlatması şüphesiz büyük anlamlar taşımaktadır” diyeceksiniz!
Hemen arkasından, Türkiye için “Şerefsizlerin Memleketi” diyen zavallıya madalya vereceksiniz. Yetinmeyip, Türk Askerinin şehit edilmesinin baş aktörü peşmerge başını, sıra gecesinde ağırlayacaksınız!
Sizin ne olduğunuzu, nasıl bir insan olduğunuzu ve karakterinizi anlamak dünyanın en zor işidir. Hz Mevlana sizi görse “Ya göründüğün gibi ol, ya da olduğun gibi görün” deyişini yeniden yazardı;
“Ya göründüğün gibi ol, ya olduğun gibi görün, ne olursan ol ama bu sepetler gibi olma” derdi!
Çünkü siz ne göründüğünüz gibisiniz, ne de olduğunuz gibi görünüyorsunuz.
Döne döne kimliğinizi de, aslınızı da kaybettiniz. Boğazınıza kadar yolsuzluk olaylarına battınız.
Allah sizin layığınızı verecektir, hem de en kısa zamanda…
Sağlık ve başarı dileklerimle 13 Kasım 2013
Rifat Serdaroğlu