The Economist Editörü Peet: ‘Yazarımızı işten çıkardılar.
Başbakan Erdoğan ile saygın İngiliz haber dergisi The Economist arasındaki ilişki son 11 yılda oldukça inişli çıkışlı bir seyir izledi. AKP iktidarının daha ilk günlerinden itibaren dergi, Erdoğan’a tam destek verdi.
Ancak 2010 referandumu sonrasında AKP’nin ‘otoriter eğilimleri’nin gözle görülür biçimde belirginleşmesi üzerine dergiyle AKP’nin yolları ayrıldı. Hatta öyle ayrıldı ki, dergi, 2011 seçimlerinde okurlarına CHP’ye oy vermeleri çağrısında bile bulundu. Erdoğan-Economist ilişkisinde son sürpriz gelişmeyi ise hafta sonu yapılan uluslararası bir toplantıdan öğrendik.
Haziran ayı başındaki Gezi Parkı protestolarına hükümetin orantısız şiddetle karşılık vermesini, Economist ‘Demokrat mı Sultan mı?’ başlıklı bir makaleyle eleştirdi. Dergi, o sayının kapağına da Erdoğan’ı üzerinde padişah kıyafetleri, elinde ise bir gaz maskesi ile resmeden bir karikatür koydu. Derginin o sayısı Türkiye’de gündem olmakla kalmadı; dünyada da büyük yankı yarattı.
İşte o kapak sonrasının bilinmeyenleri, hafta sonu Ekonomi ve Dış Politika Araştırma Merkezi’nin (EDAM) Bodrum’da düzenlediği ‘Yuvarlak Masa Toplantıları’nda ortaya çıktı. Toplantıya hükümet ve muhalefet temsilcilerinin yanı sıra derginin Avrupa editörü John Peet de davetliydi. Türk ve yabancı katılımcılardan edindiğimiz bilgilere göre, CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, makalenin yayımlanmasında ve kapak seçiminde en üst düzey sorumluluk sahibi isimlerden olan Peet’e, “Başbakan ve kurmayları bu tür haberlerde doğrudan o kuruluşun patronunu arayarak tepki gösterir. Sizi de aradılar mı” sorusunu yöneltti.
İngiliz gazeteci ise bu soruya, “Beni arayan olmadı. Ama dergimizin Türkiye’deki muhabirinin, çalışmakta olduğu Türk gazetesinden çıkarıldığını öğrendik” yanıtını verdi.
‘Demokrasiden uzaklaştılar’
Peet, konuşmasında, derginin AKP’deki değişime bakışını da şu sözlerle dile getirdi:
“Biz, başta AKP’ye, AB yolundaki kararlılıkları ve askeri vesayete karşı takındıkları demokratik tutum nedeniyle genel olarak destek verdik. Ancak özellikle 2010 referandumundan sonra ‘otoriter ve çoğunlukçu’ bir yaklaşım içine girerek demokrasiden uzaklaştılar. Hâlâ da böyle olduklarını düşünüyorum.”
Bakan, medya patronlarını şikâyet etti
Basın özgürlüğüyle ilgili tartışma sırasında AB Bakanı Egemen Bağış’ın da söz alarak özellikle medya patronlarına yönelik eleştiriler dile getirdiği öğrenildi. Başbakan ve ekibinin gazetecileri işten attırmadığını savunan Bağış’ın, “Medya sahipleri kamu ihalelerine talip oluyor ve bunun için ellerindeki medyayı güç gibi kullanmak istiyor.
Başbakanımız ise bu konuda hassas ve onlara boyun eğmiyor. Birçok tartışma bu yıpranmış ilişki nedeniyle yaşanıyor” değerlendirmesini yaptığı belirtildi.
HAPiSTEKi GAZETECiLERE İTALYA’DAN öDül
Türkiye’de gazetecilerin özgürlüklerinin kısıtlanması sorununun Avrupa’da ne kadar yakından takip edildiğini gösteren bir örnek de İtalya’dan geldi. İtalya Muhabirler Sendikası, ülkenin en büyük basın ödüllerini dağıtırken ‘Uluslararası Basın Özgürlüğü Ödülü’ için Türkiye Gazeteciler Sendikası’nı (TGS) değer gördü. TGS Başkanı Ercan İpekçi, geçen hafta İtalya’da yapılan ödül töreninin fotoğraflarını, ‘ödülün gerçek sahipleri’ dediği hapisteki gazetecilere ‘bayram kutlaması’ olarak gönderecek. Bir bayramı daha özgürlüklerinden mahrum geçirmek zorunda bırakılan meslektaşlarımızla birlikte tüm okurlarımızın bayramını kutlarız.
AB üYELiĞi iÇiN ARA FORMüL
İki gün süren EDAM toplantılarına İsveç Dışişleri Bakanı Carl Bildt, eski Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Kemal Derviş ile Avrupa ve ABD’den çok sayıda siyasetçi ve düşünce kuruluşu temsilcisi davet edildi. Hükümeti Bağış temsil ederken, Meclis’te grubu olan partilerden AKP, CHP ve MHP de toplantıya üst düzey temsilciler gönderdiler. Toplantıda, AB içindeki yeni gelişmelere paralel, Türkiye’nin AB üyeliği konusunda uluslararası arenada ortaya çıkmakta olan yeni fikirler de geniş biçimde tartışılmış. AB’nin önümüzdeki dönemde ‘Avro bölgesi içindeki ülkelerin oluşturacağı çekirdek kadro (Almanya ve Fransa’nın başını çektiği) ile bunun dışında kalan ülkelerin yer alacağı dış çember (İngiltere ve İsveç gibi ülkelerin başını çektiği) ikili bir yapılanmaya dönüşmekte olduğu’ öngörüsünü gündeme getiren, aralarında Kemal Derviş’in de bulunduğu birçok katılımcının, “Bu yeni yapılanma Türkiye’nin AB üyeliğinde yaşanmakta olan tıkanıklığın aşılmasını sağlayabilir. İlk aşamada dış çemberin bir parçası olarak Türkiye AB’ye girer. Bu hem Türkiye’yi rahatlatır hem de Türkiye karşıtlarının işine yarayacak bir formül olur” değerlendirmesini yaptıkları bilgisine ulaştık.
SURiYE POLiTiKASI DEĞiŞiYOR
Bölgesel konuların da ele alındığı EDAM toplantılarında Avrupa ve ABD’den gelen katılımcılar, “Türkiye’nin Suriye politikasında son dönemlerde değişim yaşanmakta olduğuna” dikkat çektiler. Bu gözleme karşın, katılımcılar, “Türkiye’nin ‘Esad’ın düşmanı benim dostum’ anlayışıyla aşırı İslamcı güçlere destek vermesinden de kaygı duyduklarını” vurguladılar.
Utku Çakırözer
http://www.cumhuriyet.com.tr/?hn=446988&kn=895&ka=4&kb=5&kc=895