Fatih Terim’in İzmir Alaçatı’da ortalığın altını üstüne getirmesi alabildiğine hayret ve şaşkınlık yaratmış görünüyor. Hemen herkes Terim’in çıkardığı kavgadan “benzeri görülmemiş olay” diye söz etmekte.
Bense, Türkiye Futbol Direktörü’nün iki damadıyla birlikte bir kebapçı restoranını basmasıyla gerçekleşen olayı bu kadar yadırgayanlar karşısında hayret ve şaşkınlık içindeyim!
Hele ki olan bitene bakıp da “Türk futbolu kimlere emanet” diye soranları hiç anlamıyor, bunlar acaba Ay’da mı yaşıyorlar diye sormaktan kendimi alamıyorum!..
***
Arkadaşlar, Türkiye kimlere emanetse Türk futbolu da aynı çizgide, doğrultuda, dokuda, hamurda ve mayada birilerine emanet!..
Burası “Yeni Türkiye”!
Siyaset meydanında başı çekenlerin hali, havası, huyu-suyu neyse Alaçatı meydanında racon kesen “futbol reisi”ninki de o…
Balık baştan kokuyor!..
Siyasi mitinglerde ortalığa saçılan sözlerden, sokak protestolarında vatandaşlara reva görülen muameleye ve bir suç örgütü liderinin siyasi liderlikle titreşim (“rezonans”) içinde muhalif saydığı herkese yönelik tüyler ürpertici tehditlerine kadar;
Hayatımızın her milimetrekaresine nüfuz etmiş kaba-saba, hoyrat ve zorba bir “kültürel iklim” söz konusu…
Böyle bir iklim, Alaçatı’da karşımıza çıkandan farklı bir milli takım direktörü kaldırır mı? Esas öyle olmazsa tuhaf ve komik kaçmaz mı?!
***
Fatih Terim’i futbolculuk günlerinden de tanıyoruz. Terim, Galatasaray defansının ortasında oynarken neyse bugün de o. Hiç değişmedi.
Bilindiği gibi, onca yıl futbol oynamış ve onun oynadığı yıllarda Galatasaray hiç şampiyon olamamıştır.
Kim bilir belki biraz da bu yüzden o kabadayı halinin çarpan etkisi çok büyük olmadı aktif futbolculuk kariyerinin zinde günlerinde!..
Fakat adeta o yılların hıncını alırcasına Terim’in 1990’ların başından itibaren milli takım teknik direktörlüğüyle açılan, ardından Galatasaray’ın art arda şampiyonlukları ve bunlara eklenen UEFA şampiyonluğuyla taçlanan futboldaki “ikinci bahar”ı;
Türkiye’nin de aynı şekilde 1990’lardan itibaren “vasatın iktidarı” demek olan “kitle kültürü”ne açılan baharı ile buluşup sarmaşarak;
Onun bu hırçın ve agresif tabiatının gayet çarpıcı ve elbette çok daha “geçer akçe” şekilde gözler önüne serilmesine, medyatik çerçevede oylumluca ifşasına vesile oldu.
***
Evet, Fatih Terim hiç değişmedi. Değişen, Türkiye…
Ve mesele, Terim’in, yahut birkaç hafta geriye gidecek olursak, havadaki uçağın içinde babası yaşındaki gazeteciyi “Senin ananı, avradını, kızını…” diye saydırarak tartaklayan Arda Turan’ın neden böyle olduğu değil…
Mesele, “böyle olma”nın neden ve nasıl bu memlekette spordan siyasete kadar hayat yelpazemizin bütün dilimlerinde “norm” haline geldiği…
Şiddet, hışım, sövgü ve çatışmanın kaçınılır değil, özenilir şekilde resmi ya da sivil her düzlemde böylesine normalleştiği…
Ve mafyanın medyatikleştiği, medyanın da “mafyatik”leştiği bir ortamın nasıl olup da bu kadar olağanlaştığı!..
***
Yani açık konuşmak gerekirse diyoruz ki:
Tayyip Erdoğan’dan Fatih Terim’e, Arda Turan’a ve Sedat Peker’e açılan yelpazede içten içe bir “kültürel” süreklilik var!..
Tepeden tırnağa, yukarıdan aşağıya kadar bunlar bizim aynamız…
O yüzden hiç kimse öyle yadırgama ayaklarına falan yatmasın!..
Türkiye Futbol Direktörü, olması gereken yerdedir.
Tayfun Atay
(Cumhuriyet’ten alınmıştır)