“Siyasette hiçbir sır ilelebet gizli kalmaz” sözünün halk dilindeki söylenişi şudur; “Gizli-gizli tenhalarda sevişen, aşikâr olarak doğurur!”
20-21-22 Eylül 2016 tarihlerinde “Darbe Var Darbecik Var” başlıklı üç yazı yayınlamıştım. Daha sonra 21. Kasım 2016 tarihinde “Kontrollü Darbe Girişimi” başlıklı bir yazı daha yazdım.
Bunları yazmaktaki amacım 15 Temmuz Darbe Girişiminin bize anlatıldığı gibi olmadığını, bazı olayların yerine oturmadığını, bu işte büyük bir “Yamuk” olduğunu anlatabilmek idi…
Bu görüşüm, Ulusal Basında yazan çok az sayıdaki yazarlar tarafından da desteklenmişti.
İlk kez Uluslararası bir yayın kuruluşu, 15 Temmuz’un bir darbe olmadığını yazdı!
AldriMer.no adlı dergide yayınlanan bir yazıda, NATO yetkilileri düzenli olarak kullandıkları bir danışma kuruluşuna 15 Temmuz’u araştırma konusunda görev verirler!
Bu araştırma raporu, NATO yetkililerinde, NATO üyesi ülkelerde, NATO İstihbarat Füzyon Merkezinde (NIFCA) mevcuttur. Yani tüm NATO ülkeleri bu raporu biliyor, ama bir tek biz bilmiyoruz!
Bu raporu Türk Kamuoyuna açıklamak, varsa itirazlarını yanlışlarını anlatmak, TC. Hükümetinin birinci görevidir. NATO doğruyu mu söylüyor, yoksa bizim koç gibi 15 Temmuzumuzu kıskandığı için iftira mı atıyor? Bunun açıklığa kavuşması lazımdır.
Raporda öz olarak, Erdoğan’ın hazırlıklara 1 yıl önceden başladığı, kendisine muhalif olanların listelerini çok önceden hazırladığı, FETÖ’nün darbe girişiminde bulunmasına, kontrol altında bilerek izin verildiği, bu sebepten 15 Temmuz’un hemen ertesi günlerinde on binlerce kişinin tutuklandığı ve işten atıldığı anlatılmaktadır…
Biz, Türkiye’de yapılmış tüm darbelerin mağduru bir aileyiz.
Bu yüzden “Darbe” nasıl olur, “Darbecik veya Çakma Darbe” nasıl olur iyi biliriz.
Baştan beri 15 Temmuz’un Şahan Özbakar’ın Recep İvedik filmi gibi olduğunu söyledik durduk.
- Darbe girişimini eniştesinden öğrenen bir Cumhurbaşkanı!
- Darbeyi bastıracaklarına, düğünde halay çeken Kuvvet Komutanları!
- Darbe girişimi günü bir odaya kapanıp, saatlerce başbaşa kalan ve telaştan Cumhurbaşkanını ve Başbakan’ı aramayı unutan Genelkurmay Başkanı ve MİT Müsteşarı!
- Hande’nin cep telefonundan konuşan ve halkı sokağa çağıran ama kendisi sokağa çıkmayan bir Cumhurbaşkanı!
- Saatlerce tünelde saklanıp, telefonla darbecileri korkutmaya çalışan bir adet seçilmemiş Başbakan!
- Kimden emir aldığı bilinmeyen ve halkın üzerine ateş açan sapık askerler!
- Emir Subayları tarafından yere yatırılıp kafalarına basılan Orgeneraller!
- Şeytanî bir plan uğruna, sokağa çıkartılıp yaşamlarını kaybeden zavallı insanlar!
- Üzerinden 6,5 ay geçmesine rağmen hala lider kadrosu belli olmayan sözüm ona bir darbe!
Halkın filozofu Bergamus’a “Sence 15 Temmuz bir darbe mi” diye sordum!
“Eğer bu darbe ise, ben de filozof değil astronotum” dedi…
“Su akar darbe olursa Hulusi bakar ve Öcalan’ın hısım derecesinde yakını olan Fidan” bu yüzden mi TBMM ye gidip hesap vermekten kaçtılar? TBMM’ye hesap vermeye gitmeyen bu ikili, koşa-koşa İslamcı yazar Nuri Pakdil’i ziyaret edip, önünde el pençe durdular!
Nuri Pakdil; “1923 tamamıyla bir yabancılaştırma, değerlerimizden kopma dönemidir. 1923’ten 1950’ye kadarki dönem çok haşin bir şekilde yaşandı. ‘Allah’ demenin bile yasak olduğu bir dönemdi” diye yalan söylebilen biridir! Hulusi Akar’a da böyle bir dostluk yakışır! Nasılsa Cübbeli ile tokalaşmıştı! Sırada Menzilciler ve Hizbullah var!
Kim nereye kaçarsa kaçsın, nerede isterse saklansın, 15 Temmuz bir kumpas ise, Türk Milleti olarak bunun hesabını mutlaka soracağız…
İlk hesap sorulacak 3 Devlet Memuru;
- Genelkurmay Başkanı
- MİT Müsteşarı
- Emniyet Genel Müdürüdür.
Bunlara emir veren siyasetçiler az sonra…
Rifat Serdaroğlu, 31 Ocak 2017