Kafana keklik kondurdular diye, kendini “Kuşlar Ülkesinin Padişahı” mı sandın?
Yoksa sen her şeyi kafana göre yapmayı, hak mı görüyorsun?
İster Cumhurbaşkanı ister vatandaş ol, ister filozof ister tırlatmış biri ol, Anayasa ve Yasaların dışına çıkıp, kendi istediğini yapamazsın, ya-pa-maz-sın!
Yaparsan, o takmadığın Anayasa ve Yasalar gün gelir, sana öyle bir yapışırlar ki, seni ne odalar dolusu dövizlerin, ne Katar Şeyhi, ne de o çevrendeki yalakalar ordusu kurtarabilir!
O yasalar senin anandan emdiğin sütü burnundan fitil-fitil getirir!
Ülkede kan gövdeyi götürürken, her gün gelen sıra-sıra şehit cenazeleri yüreklerimizi dağlarken, Delikanlı Rize’ye gitti, kafasına kuş kondurtup şunları söyledi;
“Rize’den şunu söylemek istiyorum. Beyler, Türkiye 10 Ağustos 2014 tarihinde, milletin doğrudan cumhurbaşkanı seçmesiyle yeni bir döneme girmiştir. Artık ülkede sembolik değil, fiili gücü olan bir cumhurbaşkanı var. İster kabul edilsin, ister edilmesin; Türkiye’nin yönetim sistemi bu anlamda değişmiştir. Şimdi yapılması gereken, bu fiili durumun hukuki çerçevenin anayasal olarak kesinleşmesidir.”
Bak Delikanlı, iyi dinle;
- Türkiye, yürürlükteki ve Türk Milleti tarafından kabul edilmiş Anayasa Hükümlerine göre yönetilir.
- Anayasa yürürlükte olduğuna ve Türk Milleti yeni bir Anayasa’yı kabul etmediğine göre, yönetim olarak değişen bir şey yoktur.
- Senin kanunsuz ve her biri Anayasa İhlal suçu olan davranışların mevcut Anayasa’ya uydurulacaktır. Anayasa sana ve kanunsuzluklarına uydurulacak değildir.
- Bundan sonra Türk Milleti tarafından doğrudan seçilecek her Cumhurbaşkanı “Beni halk seçti, bu Anayasa’yı bana uydurun” derse ne yapacağız?
Anayasa, don mu ki her gelenin kıçına göre uyduralım?
- Artık “Fiili Gücü” olan bir Cumhurbaşkanı var, diyorsun. Sen bu fiili gücü nereden alıyorsun?Demokratik Rejimlerde Cumhurbaşkanları güçlerini Anayasa ve Yasaların kendisine verdiği yetkilerden alır. Sen bunları takmadığına göre, gücünü nereden ve kimlerden alıyorsun?
- Bu tehditlerinle sadece her biri suç ortağın olan Başbakan ve Bakanlar Kurulu üyelerini, kendi atadığın bürokratlarını ve zavallı Valilerini korkutursun.
Anayasa’nın kendisine verdiği “Vatandaşlık Haklarını” bilen, Türk Milletinin onurlu bireylerinin kılı bile kıpırdamaz. Sen Türk Milletinin Anayasa’sını takmazsan, Türk Milleti de seni sallamaz bile…
Bak Delikanlı;
Bırak Türk Milletine efelenmeyi de, sen önce IŞİD’e giden ve bugün Türk Askerini ve Türk Polisini vurmakta olan silahların hesabını ver.
Bırak Türk Milletine gözdağı vermeyi de, şehirlerimizi silah ve bomba deposu haline getiren PKK nın öldürdüğü Asker-Polis-Vatandaş’ın hesabını ver.
Bu silahların nasıl depolandığının hesabını ver.
Şehirlerimizin ana caddelerinde 1,5 metre boyunda Roketatarlarla, uzun namlulu ağır silahlarla teröristlerin nasıl serbestçe dolaşabildiklerinin açıklamasını yap.
Bırak lagara-lugara yapmayı da, akmasına sebep olduğun kanı durdur, kanı…
Not; Değerli Okurlar! Bildiğiniz gibi Pazar günleri yazmıyorum. Ama ülkenin tepesinde oturan birinin, bu edep ve yasa dışı konuşması karşısında suskun kalamadım. Ayrıca üslubum için de özür dilerim. Ne yaparsınız ki, herkese anladığı dilden söylemek gerek…
Rifat Serdaroğlu, 16 Ağustos 2015