Anadolu’da istenmeyen, tehlikeli ve hayırsız olarak görülen biri için “Bunun etini yiyen kudurur” diye bir deyiş vardır. Ama bu söz eski Türkiye’nin sözü idi. Şimdi AKP’ nin Yeni Türkiye’si var! 13 senede öyle adamlar, öyle sapkınlar, öyle Türk ve Türkiye düşmanı sepetler gördük ki, bu Anadolu deyişi de şu şekli aldı!
“Bunların etini değil yiyen, kenarından değen kudurur!”
Bu girişi, 13 senedir defalarca gördüğümüz bir filmin yeniden gösterime sokulmak istenmesi üzerine yazdım. 13 yıldır AKP ne zaman tökezlese, MHP ona baston oldu, hem de defalarca.
Bir iş defalarca ve bilerek yapılıyorsa elbette ki tesadüf olamaz ve o işte iyi niyet de aranmaz. Bu kirli destek ve işbirliğine Bahçeli’yi kim zorluyor ve Bahçeli bu zorlamaya neden boyun eğiyor? Şimdilik bizce meçhul!
Engin Alan gibi bir kahraman vatan evladını, Sinan Ogan gibi aydın bir çağdaş Türk Milliyetçisini ve benzerlerini partisinde istemeyen Devlet Bahçeli, kendi insanlarından esirgediği hoşgörüyü ve bağışlamayı, niçin hiç çekinmeden AKP’nin emrine verir bilemiyorum, bilen bana da anlatsın.
Devlet Bahçeli hangi akla, hangi milli gerekçeye dayanarak AKP’ ye koalisyon ortağı olmanın yollarını arar?
Yolsuzluk-Hırsızlık-Rüşvet-Devletin soyulması-Yargının Yürütmenin emrine alınması- Basın özgürlüğünün yok edilmesi-Anayasa ve Yasaların göz göre göre çiğnenmesini şimdilik bir kenara bırakıp, Sayın Devlet Bahçeli’ye şunları soralım;
- Erdoğan, BOP Eşbaşkanı değil midir?
- BOP, içinde Türkiye’nin de bulunduğu 22 ülkenin sınırlarını silah zoruyla değiştirecek, Nil’den- Fırat’a kadar ki bölgede kurulacak Büyük İsrail Devletinin ön hazırlığı değil midir?
- AKP Güney sınırımızda bir Kürt Devletinin kurulması için yıllardır destek vermiyor mu?
- PKK, bizimle sınırı en uzun olan bir komşu haline getirilmedi mi?
- Bu oyunun baş aktörlerinden Barzani’nin bir “Mizrahi” olduğunu ve İsrail ile çok yakın ilişkide olduğunu bilmiyor musunuz?
- Barzani’nin AKP Büyük Kongresine “Onur Konuğu” olarak çağırıldığını ve “Türkiye seninle gurur duyuyor” diye alkışlatıldığını unuttunuz mu?
- MİT Tırları ile El Kaide türevi ve ABD uşağı olan dinci terör örgütlerine “Elma Şekeri mi” gönderildiğini zannediyorsunuz?
- Sizin Öcalan’ı serbest bırakmak gibi bir göreviniz mi var?
- AKP’ yi dışardan yöneten kişi ile Öcalan arasında varılan mutabakattan haberiniz yok mu?
- Sizin sadece “Klasik Oto” merakınız mı var? Örneğin, devletin resmi-sivil üst düzey yöneticileriyle görüşmek, bilgi almak ve bunları kamuoyuna uygun bir dille anlatmak gibi bir merakınız, ilginiz yok mu?
Sayın Bahçeli;
Sizin şahsınıza, beyefendiliğinize ne kadar değer verdiğimi en iyi siz bilirsiniz.
İkimizin yaşadığımız bir olayı aktarıp, önümüzdeki günlerde karar verirken çok dikkatli olmanızı sizden özellikle rica edeceğim.
Hatırlarsınız, 2002 yılında ani bir kararla “Erken Seçim” istediniz. Bizler o zaman bu isteğinize karşı çıktık. Ekonomik reformlar yeni başlamış ve halkımıza çok acı bir reçete sunulmuştu. Önümüzde daha 1,5 yıllık bir süre var, ekonomik uygulamaların sonucunu alalım, seçime öyle gidelim dedik, dinlemediniz ve TBMM ye erken seçim kararı aldırdınız.
O gün TBMM Bakanlar Kurulu sırasında oturuyordunuz. Sizin yanınıza geldim ve aramızda şöyle bir konuşma geçti;
RS: Sayın Bahçeli, İzmir ile ilgili isteklerimde hep bana destek oldunuz. Erken seçim kararı alındı, hakkınızı helal ediniz. Ben önümüzdeki dönem bu mecliste olmayacağım.
DB: Hayrola Sayın Serdaroğlu, siz kıymetli bir arkadaşımızsınız. Eğer partinizle bir probleminiz varsa!
RS: Sayın Bahçeli, ben olmayacağım ama önümüzdeki dönem sizde olmayacaksınız, baraj altında kalacaksınız.
DB: Sizin için çok tecrübeli bir siyasetçi denir, nasıl böyle bir yanılgıya düşersiniz? Bugün önüme konan ankete göre MHP’nin oyu %18…
RS: İnşallah yanılan ben olurum. Tekrar hizmetleriniz için teşekkür derim…
Sonuç;
2002 seçimleri bir hay-huy içinde yapıldı, MHP baraj altı kaldı, AKP tek başına iktidar oldu…
Sayın Bahçeli;
AKP ve HDP her yönüyle benzeşen siyasi hareketlerdir.
İkisi de demokrat değildir. Biri devlet gücünü kullanır, polisle-vergi denetmenleriyle insanların hayatını karartır, kumpas kurdurur, sadaka paralarına bile musallat olan hırsızları korur.
Diğeri, sırtını PKK ya dayayıp elinde silah, insanları soyar, isterse öldürür.
Türkiye’yi, biri mezhepçilik, diğeri Kürtçülük kuyusuna atmaktan çekinmezler.
Adım-adım ülkemizin bölünmekte olduğunu görmüyor musunuz?
Bırakın iki benzer parti hükümet kursunlar. AKP (258)+HDP (80)= 338 Milletvekili eder!
Bırakın yeni anayasayı yapabiliyorlarsa yapsınlar, Öcalan’ı çıkartabiliyorlarsa çıkartsınlar, Anayasa’dan TÜRK adını silebiliyorlarsa silsinler, ülkeyi bölebilirlerse bölsünler. Size ne?
Siz Türk Milletinin önünde değil arkasında durun. Türk Milletine engel olmayın. Biz Türk Milleti olarak yapacağınızı çok iyi biliriz. Tıpkı Kurtuluş Savaşımızda iç ve dış düşmanların nasıl hakkından geldiysek, Allahın izni ve Türk Milletinin gücüyle yine geliriz.
Ne demiştik; Bunların etini değil yiyen, kenarından değen kudurur.
Sakın bunlara değmeyin, Sayın Bahçeli…
Rifat Serdaroğlu, 20 Haziran 2015