Harp Akademilerinde yüzlerce Kurmay Subayın karşısına çıktı ve çok üzgün bir suratla şunları söyledi;
“Kandırıldım arkadaşlar! Başta eski Genelkurmay Başkanımız olmak üzere beraber mesai sarf ettiğim için yakından tanıdığım pek çok komutanın tutuklanmasına şahsen gönlüm hiçbir zaman razı olmadı!”
Her biri konusunun uzmanı olan, zeki, en az bir yabancı dil bilen ve dünyanın her yerinde görev yapabilecek yeteneğe sahip Kurmay Subaylar birbirlerinin yüzlerine şaşkınlıkla baktılar ve düşünmeye başladılar;
- Ergenekon-Balyoz gibi davalar için “Ben bu davaların Savcısıyım” diyen kimdi?
- Bu davalarla “Askeri Vesayet” devri bitmiştir, diyen kimdi?
- Bu davaların organizatörü Zekeriya Öz’ü kahraman ilan edip, ona devletin zırhlı arabasını veren kimdi?
- Bu davalar için sahte deliller üreten Cemaat ile 12 yıl kol kola olan kimdi?
- Bu Cemaatin, devletin en hassas birimlerine yerleşmesine izin veren kimdi?
- Bu davaların Emniyet ve Yargıdaki görevlileri ile davanın her anında görüşen ve talimat veren kimdi?
- Bu davanın her safhasında yandaş basını yönlendiren ve mahkemeleri destekleyen konuşmalar yapan kimdi?
- Terörle can pahasına mücadele eden bu kahramanları, vatan haini ilan eden kimdi?
- Sahte suikast ile Kozmik Odaya girilip, Türk Devletinin sırlarının dağıtılmasına kim göz yumdu?
Sonunda Türk Ordusunun Genelkurmay Başkanı, “Terör örgütü kurmak ve yönetmek” suçundan zindana atıldı. Tertemiz insanlar, intihar ettiler, hastalanıp öldüler, gelecekleri mahvoldu. Eşleri-çocukları da perişan oldular. İnsanların hayatları çalındı.
Tüm bu alçaklıklar yaşanırken dönemin Başbakanından tek söz çıkmadı…
Kurmay Subaylar bir de 17/25 Aralık Hırsızlık-Yolsuzluk-Rüşvet operasyonu sonrasında neler yapılmış, neler söylenmişti ona da beraberce baktılar;
- Türk Ordusuna kumpas kuranlarla 12 yıl kol kola-koyun koyuna olduğu Cemaati, ucu kendine dokununca kim darbeci-katil ilan etmişti?
- Mahkeme kararıyla elde edilen ve doğrulukları Adli Tıp Kurumunca da belirlenen ses kayıtları-görüntüler için kim montaj-şantaj demişti?
- Ergenekon-Balyoz gibi davalarda beraber çalıştığı Savcı ve Polisleri kim darmadağın etmiş ve çoğunu mesleklerinden attırmıştı?
Cumhuriyet Tarihimizin en büyük yolsuzluk-hırsızlık-rüşvet operasyonu sonucu 50 (ELLİ) gün sonunda cezaevinde bir tane bile tutuklu sanık kalmamıştı. Sonradan da takipsizlik kararı verildi.
Milli İradenin temsilcisi TBMM ise, AKP Milletvekilleri sayesinde;
“Yok kardeşim, tüm bu hırsızlıklar olmadı, kimse rüşvet almadı. Zaten o kutularda, yatak odalarında, Kısıklı’da ki evde bulunan-sıfırlanan avrolar-dolarlar, para değil badem şekerleri idiler” dedi.
El elde, baş başta kalınmıştı. Hırsızlar değil, polisler-savcılar suçlu olmuştu…
Sonunda Kurmay Subaylar şu kararlara vardılar;
- Dönemin Başbakanının, Türk Ordusu Subayları hakkında üzüldüğünü söylemesi doğru değildi. Buna “Suç Örtmek”, “Ayıp Saklamak”, “Suçu Başkasına Atmak” denirdi.
- 17/25 Hırsızlık-Yolsuzluk-Rüşvet olayları doğru idi. Bu büyük bir soygundu ve üstü kapatılamazdı. Bu dosyalar teker-teker bir “Kurmay Zekâsıyla” incelenmeli ve mevcut iktidarın önemli kişilerinin, Kuzey Irak- Katar-Suudi Arabistan- Malezya-Hong Kong-Afrika ülkelerindeki yatırımları incelenmeli ve elde edilen bilgi ve belgeler Türk Milleti ile paylaşılmalıydı.
- Oslo’dan beri devam eden PKK Narko-Terör örgütü ile İmralı-Kandil ve Erbil’de yapılan görüşmelerin zabıtlarının da Türk Milleti tarafından öğrenilmesi şarttı…
Görelim bakalım Mevla’m neyler, neylerse güzel eyler…
Sağlık ve başarı dileklerimle 21 Mart 2015
Rifat Serdaroğlu