Sen var ya… Davutoğlu ve Fidan’la birlikte Türkiye’ye, Cumhuriyet tarihinin en vizyonsuz, en yeteneksiz ve en maceraperest dış politikasını yaşatır oldun…
Yıllardır Dışişlerinde size anlatılanlara kulak kapadınız, takıntılarınızın peşinde Türkiye’yi getirdiğiniz yer belli : 1,5 milyondan fazla mülteci, savaş sınırlarımıza dayanmış… Yurtiçindeki olaylar da, ki bunlar herhalde artacak, işin garnitürü…
Şu sıralarda yağmayacağını bildiğin halde gürlüyorsun. Hedef Esad’in düşürülmesi olursa ordu Kobani’ye müdahale edecekmiş ! Senin anlayacağın şekilde söyleyeyim : Allah akıl fikir versin !
« Peki öyle olsun » deseler bizim orduya « ilk hedefiniz Şam’dır, ileri » mi diyeceksin ? Haydi dedin, sen hiç haritaya da mı bakmadın ? Şam, Lübnan’in oralarda bir yerde, bizim Hatay’a kuş uçuşu 450 km ! Bugünkü ortamda senin lojistik desteğin yolun yarısını yapmaya yetmez !
(Haritayı büyütmek için üzerine tıklayınız)
Kobani’ye mi müdahale edeceksin ? Peki de gel sen bana bunu nasıl yapacaksın bir anlat bakalim… Kobani’ye girdin, IŞID’i geri püskürttün. E-ee ? Sonrası ? Kobani’nin etrafina duvar mi öreceksin, yoksa hendek mi kazacaksın ? Haa, anladım, bizim tankları şehir etrafina dizip çelik kale metodu uygulayacaksın… İyi de, senin o topraklarda hiçbir stratejik derinliğin yok, IŞID ise gel git, vur kaçlarla seni orada durmadan hirpalayacak…
Haa, zaten Esad « Türkiye’nin müdahalesini savaş nedeni sayarım » diyor, seni oralarda hiç istemiyor. Biz de güya Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunuyoruz. Adama bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu demezler mi ? Bir başka sorun daha var zaten. Sen bu müdahaleyi hangi « yasal çerçeve » içinde yapacaksin ? Birleşmis Milletlerin sana verdiği bir yetki var da bizim mi haberimiz yok ?
Amerika, Avrupa ülkeleri filan… Ne yapıyorlar ? Hava operasyonu ! Hava operasyonlarını sevsinler ! Sen hiç oralarda savaş helikopteri veya A-10 (tank vuran uçaklar) filan gördün mü ? Adamların canları tatlı, omuzdan atılan füzelere takılmamak için 25.000 feet yükseklikten orayı burayı, genellikle de sabit hedefleri bombaliyorlar… Sonuç, düz sahada kabak gibi ilerleyen ideal hedef zırhlı araç ve Toyota’lari bile durduramadılar ! Varsa yoksa “haydi Türkiye” ! Onlarin canı can da bizimki patlıcan !
Bir de anlamadığım baska bir şey var. Bu IŞID denilen bela kaç kişilik ordu ? 30.000’i geçti diyeceksin, benden sana bir kıyak, 50.000 diyelim. Yahu, bize sığınmış 1,5 milyon Suriyeli içinden 50.000 askerliğini yapmış, genç, eli silah tutacak adam yok mu ? Bu, attığında mangalda kül birakmayan PKK’lılardan bazılari niye gidip orada çarpışmazlar ? Niye bu görev yine bizim mehmetçiğe ? Hani şu şevkini kırdığınız, Ergenekon, Balyoz gibi davalarla belini büktüğünüz, Güney-Doğu’da görevini yapmasını engellediğiniz ordumuza ?
Fazla uzatmayayım, Suriye’ye karışma ! Bir girersen çıkamazsın. Katliamın önüne mi geçmek istiyorsun ? Aç sınırını, Kobani’den gelmek isteyen gelsin. Zaten 200.000’i gelmiş, gelecek daha kaç kişi var ? Madem bunlar bizim akrabalar, gidecek yerleri de var demektir. Diğerlerine de Türkiye el uzatir…
Ama yetti artik. Dış politikayı takıntılarına endekslemekten vazgeç, ne de olsa Türkiye’yi bilinmeyenlere götürmeye kalkışmaya devam edersen bir bilinmeyen de senin yakın geleceğin demektir. Gelecek yıl seçimler var, gümbürdeyip gidersin…
İbrahim Çakıroğlu
