Eyy Türk Milleti;
Türk Tarihinden başka şikâyet edecek makam-yer kalmadı.
Cumhurbaşkanı-Başbakan-Bakanlar Kurulu-TBMM-Yargı Kurumları-
TC Devletinin Askeri-Sivil Güvenlik Güçleri ve Türk Bürokrasisi, bazı vatandaşların “ANAYASAYI İHLAL SUÇU” işlemelerine BİLEREK ve İSTEYEREK engel olmamakta ve bu suça ortak olmaktadırlar.
Örnek;
(Cizre’de Kürtçe Eğitim verecek olan okulun açılışı, Kaymakamlık önündeki basın açıklamasından sonra yapıldı. Açılışa HDP Milletvekili ve Cizre Belediye eşbaşkanları(!) Leyla İmret ve Kadir Konur da katıldı.
Güneydoğu Kürt Dili Araştırma ve Geliştirme Derneğinin öncülüğünde üç ilde kurulan Kürtçe İlkokulların tabelaları asıldı. Diyarbakır’ın BAĞLAR, Şırnak’ın CİZRE, Hakkâri’nin YÜKSEKOVA ilçesinde kurulan okullar bugün açıldı.
Kürtçe Eğitim verecek okulların açılışının yapıldığı gün, PKK Narko-Terör örgütü TC Devletinin sekiz adet İlkokulunu Molotof Bombası atarak yaktı…)
Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir Hukuk Devleti midir?
Bu soruyu Cumhurbaşkanı ve onun Başbakan’ına sorarsanız EVET, diyeceklerdir.
Peki, Anayasa’nın uygulanmasını sağlamak görevi kimlere ait?
Anayasa Madde 104:
Cumhurbaşkanı Devletin başıdır. Bu sıfatla Türkiye Cumhuriyeti’ni ve Türk Milleti’nin birliğini temsil eder. ANAYASA’NIN UYGULANMASINI, Devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözetir.
Anayasa Madde 112:
Başbakan, Bakanların görevlerinin ANAYASA ve KANUNLARA UYGUN OLARAK yerine getirilmesini gözetmek ve düzeltici önlemleri almakla yükümlüdür.
Demek ki, Anayasa’nın uygulanmasından birinci derecede Cumhurbaşkanı ve Başbakan sorumludurlar.
Anayasa Madde 42: Eğitim ve Öğrenim Hakkı ve Ödevi
TÜRKÇEDEN BAŞKA HİÇBİR DİL, EĞİTİM VE ÖĞRETİM KURUMLARINDA TÜRK VATANDAŞLARINA ANADİL OLARAK OKUTULAMAZ VE ÖĞRETİLEMEZ.
Eğitim ve Öğretim hürriyeti, Anayasaya sadakat borcunu ortadan kaldırmaz.
Bir ülkede Cumhurbaşkanı-Başbakan bilerek ve isteyerek “Çözüm Süreci” denen “Bölünme Sürecine” engel olmamak için Anayasal görevlerini yapmıyorlarsa, gidecekleri tek yer vardır; YÜCE DİVAN.
Sistem şimdilik hukukun işlemesine engellediği için bu hukuksuzluğu, bu Anayasa’yı İhlal suçunu Türk Tarihine şikâyet ediyor ve suç duyurusunda bulunuyorum.
“Adalet Terazisi Kurulur Bir Gün/ İğneden İpliğe Sorulur Bir Gün/ Her Şeye Karşılık Verilir Bir Gün.”
BANA BİR MASAL ANLAT
Bekaroğlu, Tanıtım ve Halkla İlişkilerden sorumlu CHP Genel Başkan Yardımcısı oldu! Yani, Yeni CHP’yi Türk Milletine, Bekaroğlu anlatacak!
Sayın Bekaroğlu;
CHP’yi anlatmaya benden başlar mısınız?
Yeni Türkü’nün “Bana Bir Masal Anlat Baba” şarkısı eşliğinde anlatmaya başlarsanız hem sizin içiniz, hem de benim içim huzur dolacak ve sonunda Türk Milleti sizin önderliğinizdeki Yeni CHP’yi iyice anlamış olacak, oylar sandıkları dolduracak!
Anlat bana Bekaroğlu, bana BÜYÜK ATATÜRK’Ü anlat.
Genel Başkan Yardımcısı olduğunuz partiyi “O” kurmuştu. Onu sizden iyi tanıyan olabilir mi? Atatürk’ü, onun devrimlerini anlat bana.
Şerefsizin biri son Türk Devletinin Kurucusu Büyük Atatürk’e “Kefere-Kemal” demişti! Tüm bunları anlat bana, anlat be Bekaroğlu!
Anlat bana Bekaroğlu, Lâik Cumhuriyeti anlat.
1923-2002 arasını “Zulüm Dönemi” diye adlandıran aşağılıkları anlat bana.
Gerçekten Cumhuriyetin 79 yıllık dönemi, sizin için nasıl bir dönem oldu?
Anlat bana, Şeyh Said’i- Sevr’i-Hizbullah’ı anlat bana.
Tüm bunları anlat bana, anlat be Bekaroğlu!
Anlat bana Bekaroğlu, Altı Ok’un Milliyetçilik ilkesini, anlat.
Örneğin “Türk Milleti” diyebilir misiniz? Kendinizi Türk Milletinin bir ferdi olarak kabul eder misiniz?
Anlat bana, “Ne Mutlu Türküm Diyene” ilkesi, size bir şey ifade ediyor mu?
Tüm bunları anlat bana, anlat be Bekaroğlu!
Anlat bana Bekaroğlu, bana “Halkçılık-Devletçilik” nedir, onu anlat.
Ulus Devleti anlat, istersen Numan Kurtulmuşla beraber kurduğunuz “Müslüman Sol” Hareketi anlat.
Millet miyiz, Ümmet miyiz onu anlat, ama lütfen yüksek sesle anlat.
Tüm bunları anlat bana, anlat be Bekaroğlu!
Sayın Kılıçdaroğlu;
İsterseniz siz de anlatın.
Türk Milleti Bekaroğlu’nu ve fikirlerini net olarak biliyor.
Ayrıca kendisi, CHP Olağanüstü Kurultayının yapıldığı salonda “Ben fikirlerime sahibim, hiç değişmedim. Ben CHP’ye girmek için müracaat etmedim.
Genel Başkan beni davet etti” dedi.
Bekaroğlu’nda bizim göremediğimiz hangi cevheri gördünüz de, getirip partinizin tepesine oturttunuz? Bekaroğlu’nun neresinde boncuk buldunuz da onu, kadın kontenjanından seçtirdiniz?
Adam “Değişmedim” diyor bunda ısrar ediyor. Öyle cesur bir şekilde ısrar ediyor ki; Partinizin kuruluş günü olan 9 Eylül’de, Anıtkabir’e gitmeme terbiyesizliğini bile sizin gözlerinizin içine baka-baka yapabiliyor!
Anlat bana Kılıçdaroğlu, nasıl ve hangi şartlarda Bekaroğlu ile uyum sağlayıp anlaştınız?
Tüm bunları anlat bana, ama bana masal anlatma, anlatabiliyorsan gerçekleri anlat…
Sağlık ve başarı dileklerimle 16 Eylül 2014
Rifat Serdaroğlu
Yorumlar1 Yorum
Bu kutucuğa yorum yazmam gerekiyor.Ama bunca terbiyesizliklere sessiz kalan ben (ki ben halkım) yorum yapacak yüzü kendimde bulamıyorum.Budur yüce Türk milletinin geldiği ve getirildiği yer.Mecliste yemin ederken gravatını beline bağlayanlarla başlayıp,istiklal marşında yere oturmamızla evet yanlış okumuyorsunuz YERE OTURMAMIZLA ve O Milli marş okunurken selamlama zorunluluğunun kaldırılması ile bozulan milliyetimize sahip çıkışımızın bitirilmesi eskitilmesi,buralara kadar getirildi.Benim sandıktaki oyum;Kaynağı belli olmayan çeyrek altınlarla,100 dolarlarla,seçimden sonra sağlanan devletin imkanlarını peşkeş çekmelerle,çocuklarımızın,torunlarımızın hatta torun çocuklarımızın olması gereken milli servetlerimizin peşkeş çekilmesi ile oy pazarlarında tellaliyeye kurban gitti sesimi çıkarmadım da şimdi mi çıkarabileceğim.Bir avuç vatanseverin çığlığı ile ismini üzerine basa basa eskittiğimiz rezil ettiğimiz İsmet Paşa’nın kimseye peşkeş çekilmemesi için MARSHALL yardımı ile mayınlattığı ama bizim israile adeta altın tabakta sunduğumuz arazi parçasından söz etmiyorum bile.Hatta bütün FİZİK Prof. ve FİZİK Dr.’larını bir uçağa doldurup katlettiğimizi hatırlamıyorum bile,F-16 uçaklarımızın millileştirilmesi işinde Aselsan’da çalışırken arka arkaya intihar eden,kaza geçiren ve ÖL(dürül)EN Mühendislerimizi dahi tanımıyorum.
Benim asıl korkum İstiklal harbinde Ankara’dan Afyon’a giderken ceplerinde ekmeklerine katık alacak kadar parası kalmayan Mustafa kemal,Dr.Adnan (ADIVAR) Halide Edip (ADIVAR) ve Yaveri Salih (BOZOK) yarın karşımıza gelip de Bizler bu vatanı SİZİN için mi peşkeş çekmedik derse gemiciklerimizi,Aldığımız ekmeğe vergi öderken PIRLANTA’nın ticaretinden vergi almayışımızı,Kendi insanımıza iş sahalarımız yetmezken birleşmiş milletler para verecek diye (Ki o paraların nerelere harcandığı da meçhul) iş sahalarımızı gençlerimize değil Suriyeli VATANDAŞLARIMIZA açtığımızı,Aydınlarımızı yaktığımızı,Bilim adamlarımızı öldürdüğümüzü,O’nların onlarca yıl yemeden içmeden biriktirip yaptığı sanayimizi 3-5 yılda özelleştirme adı atında amcamıza dayımıza verdiğimizi,Onların kan dökerek korudukları toprakları DOLARLA nasıl sattığımızı,Bir subayı (Mustafa Fehmi KUBİLAY) öldürüldü diye Menemen’i yakın diye emir verirken Onca şehidimizin kanından bile nasıl oy çıkartırım diyerek özellikle üzerine basarak ve altını çizerek şehit yakınlarına bayramdan önce 2500 kadroyu açıklayacağımızı ve daha bir sürü yolsuzluğumuzu,edepsizliğimizi nasıl açıklayacağız? Sayın Serdaroğlu siz bunlara da cevap ararmısınız? Ben bulamıyorum belki biri bulabilir.Bilen bulan varsa anlatsın…