Ekrem İnözü, tam 10 yıl önce Eylül 2004 te teknesi Türk Bayraklı Anouk ile çıktığı dünya turuna ikinci kez çıkıyor.
Seyir defterini ve ondan aldığımız haberleri bu sayfalarda sizlere ileteceğiz.
Ekrem İnözü’nün kimliği ve ilk gezisi hakkında bilgi almak için yazdığı ” Dünya Varmış” adlı kitabı kitapçılarda bulabilirsiniz. Tabii ki, kendi sitesi www.ekreminozu.com den de okuyabilir, gene kendi çektiği nefis fotografları da görebilirsiniz.
Ekrem İnözü (solda), efsane denizci Sadun Boro ile.
Telefon
Kendime telefon ettim, telefon hep meşgulken açılıverdi, yakalamışken içimde kalanları söyledim; epey konu birikmiş. Ne zaman arasam meşgul, veya ben sana dönecem, vakti yokmuş, ne zaman dönecen ulan yaş oldu…
Dünya turuna Eylül 2004 te çıkmıştım, tam 10 yıl sonra yeniden yola çıkarken, 10 yıldaki değişimin farkını anlamaya çalışıyorum.
– Halime şükrediyorum, çok şanslı olduğumun farkındayım, mutlu olmak için çalışıyorum. Şimdilerde arzum etrafımdakileri, beni sevenleri mutlu etmek. Kendime güveniyorum, Türkiye dışında yaşadığım 40 yıl, gezdiğim 100 ‘e yakın ülke, okuduğum binlerce kitap, konuştuğum beş yabancı dil sayesinde gittiğim ülkelerin hayatına ayak uydurmak benim için kolay oluyor. Bu işten acayip zevk duyuyorum. Bu gezide amacım gittiğim yerin hayatını yaşamak. Gelip geçmek değil. Hani dört günde beş şehir gezip gazetelere, internetten aşırdıkları ile yazanlar var ya.. Komiksiniz.
-Yaşamak bize verilmiş bir şans, onun için yaşamın güzel olması için gayret etmeliyiz. Yaşamımıza saygı ve özen göstermeliyiz. Her sabah bugün kendimi nasıl mutlu ederim, kendim için ne yapabilirim ? Diye soruyorum. Güne yaşadığıma Allaha şükrederek başlıyorum, (dine inanmıyorum, Allaha inanıyorum) daha yapmak istediğim çok şey var, inşallah Allah Baba fırsat verir.
– İnsan kendi şansını kendi yaratıyor, yaratıyor da , eğer biraz o sihirli tozdan olmazsa zor oluyor. O sihirli tozun, sihirli değneğin gerektiğinde bana hep yardım ettiğinin farkındayım. Herhalde arkamdan küfür edecek kimse bırakmadığımdan, haksızlık yapmadığımdan, bu yardım daha kolay iniyor.
– Telefon çaldığında karada olan teknemin gölgesinde oturmuş, Didim den Yalıkavağa uzayıp giden kuzey rüzgarının önüne kattığı beyaz kuzucukları seyrediyor, hatta kokluyordum.
Başlangıç
Dokuz Eylül Pazartesi, Turgutreis D- Marin’in rahat ve misafirperver ortamından , daha fazla rahata alışıp bir kaç sene kalmamak için, gümrük işlemlerimizi yapıp, sempatik bir uğurlama töreni ile Faruk Günlü ve ekibi ile GS Lisesi ilkokul arkadaşlarım Mustafa, Tuğrul ve Ufuk kardeşlerim ile, beslenme koçum Tülay hanıma , Turgutreis’in ileri gelen ve geride kalan zevatına, veda ederek Kos adasına yine gümrük işleri için hareket ettik.
Uzuuun bir yolculuktan sonra Kos Marina ya bağlanıp günlerin stresini , hemen marina yakınında Lithino restoranda , nefis bir yemek yiyip attık. Dört kişi 2 şişe uzosu, kalamar, ahtapot ızgarası , saganaki peyniri, kuzu rostosu, tatlısı, tuzlusu, 60 avro hesap verip, kasmayan, önümden tabak kapmayan, rakı bardağıma ön ayaklarını sokmayan, sempatik servisten memnun, mesut, hesabı ödemiş kalkarken, garson bu annemin yaptığı tatlı diye getirdiği revaniyi de afiyetle yedik. Garson arkadan bıraktıgım 10 euro bahşişide geri getirip , yarın görüşürüz diye bizi uğurladı. Unutmayın gidip eski limandaki turistik uyduruk lokantalara takılmayın, gideceginiz yer LTHNO RESTAURANT, yeni Kos marinanin çekek kısım kapısının karşısı.
Neyse görmemişler sayesinde, fiyatlarını uçuran züttürük Türk Restoranlarına bu yazıda daha fazla dokundurmayayım…
Sabah, ekip aylardan beri ilk defa 10 a kadar uyudu, Fırat kardeşim, gidip fırından kahvaltılıklar aldı, kahvaltıdan sonra iki seçenek var:
– Araba kiralayıp Kefalos ta Zephyros un yerinde keyif yapıp denize girip, Ziya tepede güneşi batırmak var. Bu durumda gümrük acentesi Muratti ye 150 avro kaptıracağız Birde gümrükçü Seda Hanım çıkmış oda aynı şekil..
– Veya günümü Pasaport Polisi, Liman başkanlığı arasında bu sıcakta koşarak, Bodrum pazarına giden kalabalık arasında geçireceğim.
Yemez bu yaşta uğraşamam tayfaya da kıyamam, gittik pasaportları verdik, akşama alacağız.
Kefalos plaj pırıl pırıl sakin, Club Med ten çıkan sörfçüler lacivert sularda adeta uçuyorlar. Üstsüz hanımlar sere serpe yatıyor bakan rahatsız eden yok. Huzurlu insanlar..
Zephyros’un oğlu , Blue Lagoon Otelde iş bulmuş orada çalışıyor, karı koca nefis yemekler yapıp müşterileri ile ilgileniyorlar. Izgara Kalamarın resmini çekip Türkiye deki restoranlara ben bunu istiyorum demek geliyor. Galeta ununa bulanmış, donmuş sonra daha büyük görünsün diye bir kere daha una bulayıp porsiyona 40 tl yazanlar. Huu size söylüyorum. Yemeyin yahu geri gönderin…
Ziya tepesinde güneşi batırıp teknemize dönüp, akşam yine ufak Kalimnos isimli bir restoranda yeşil Barbayani’leri götürüp, keyifli yemeğimizi yiyoruz. Restoranda evli çiftler hemen belli oluyor, birbirleriyle konuşmayıp etrafı inceliyorlar. Bıkkın halleri ile sigaralarnı içip bizi incelemeye alıyorlar, ne düşündüklerini biliyorum ama hadi bu konuyu işlemeyelim.
On Eylül Çarşamba günü 13 te bize işleri dolaysıyla Malaga veya Madeira da katılacak Cemile Kaptanla vedalaşıp yola koyuluyoruz. Aslında benimle 4 kez Akdenizi baştan başa geçen Cemile Kaptan Egenin fırtınalarını bildigi için birazda haklı olararak kaytarıyor.
Yola koyulunca batıdan gelen sert Ege rüzgarı bizi sık bir orsa seyrine zorluyor Girit in batılarında Retimo’ya 10 mil kala tramola atıp ancak Kitira boğazı tutturuyoruz. 200 mil yerine 250 mil gittik ama yelkenleri test etmiş olduk. UK Sails Serdar bey şimdilik 10 numara, pupa seyri yapmak fırsat daha olmadı ama orsa seyrinde eski yelkenlerle, Hydranet Offshore arasındakı fark çok büyük. Bu arada Houston’un Turgutreis maslahatgüzar Aydın Konuk beyin devamlı yaptığı yelken trimleri , hızımızı epeyce arttırıyor. Bana kalsa tembel seyir, bir trim sonra windwane ile yola devam..
Başka bir keşfim ise Ruthland 914 i 24 Voltluk rüzgar jeneratörü, oto pilotu, chartplotter’i, radar, gece ışıklarını, küçük buzdolabını çalıştırıyor. Jeneratör ihtiyacı sadece büyük buzdolabı ve su yapıcı için olacak.
Haberleşme geçen seferlerde ridium’un takoz gibi telefonlar yerine “ridium Go”. Mail, tam istediğim gibi olmasa da hava durumu alınıyor, hatta Facebook’u göremeseniz bile mesaj koyabiliyorsunuz. Kullanım pad ve phone üzerinden olduğu için çok rahat. Sistemi kurmak bayağı vaktimi aldı, ilk internete bağlanınca iyileştirmeler yapacağım.
Başka bir kolaylık Atilla Abimin hediyesi Spot her an teknenin nerde olduğunu arkadaşlarım ve kızım görebiliyor, şahane ufacık bir alet, bu alette programlanıp Facebook’a teknenin yerini veriyor, bunu programlamadım, ya saatte bir Ekrem burada diye verip arkadaşlarımın canını sıkarsa diye düşündüm.
Harita olarak Max Sea nin time “0” sunu 400 avroya Güney Amerika haritalar dahil update ettim. İnternetten Türkiye temsilcisi Özsay’a aynı soruyu sordum, herhalde beni salak zannedip 900 avro artı kdv fiyat verdi. Bu 50 Gb lık update’i sağolsun kuzenlerim, Kıymet ve Işık sabaha kadar uğraşıp indirdi.
Böylece teknede Chartplotter da Navionic, Bilgisayarda Update edilmiş MaxSea, pad’de Navionic, her zaman şart olan Admiralty haritalar ve rehber kitaplar ( eski baskıları elden çkarıp yeni baskılarını aldım) var, içim rahat.
İyon denizinde Sicilya ya 125 mil kala 7,3 knots hızla koşturup dururuz…
Anouk nerde?
http://share.findmespot.com/shared/faces/viewspots.jsp?glId=0r0OHkLJFJhuXTGxCLqveUQ4G5xZtepJG
Yorumlar2 yorum
Pingback: Yelkenliyle Dünya Turu: Karacasöğüt – Cagliari Yolunda | Turkiye.Net
ekrem kaptan ,selamlar.
yolunuz acik , ruzgariniz daim olsun iyi seyirler dilerim ,selametle.
S/V Storm Bird
Ahmet N.Davran