Abdullah Gül’ün, bu yıl ağustos ayında yapılacak ve Türkiye tarihinde cumhurbaşkanının ilk kez halkoyu ile seçileceğe seçimde tekrar cumhurbaşkanı olabilmek için çok gönüllü olduğunu Fırat’taki kör ve sağır çoban bile biliyor.
Ancak, Gül şimdiye dek bu amacını doğrudan dile getirmedi, ima yolu ile seslendirdi.
Sanki sütre gerisinde durarak ‘ne şiş yansın, ne kebap’ politikaları ile fırsat gözlüyor. Temel politikası; doğrudan mücadeleden çok, ‘rakibi’ RTE’nin hata yapması üzerine kurulu.
Cumhurbaşkanı’nı zerre kadar tanıdı isem, bu tavır meşrebine uygun!
Gül, bir liderin en bariz vasfı olması gereken risk alma cesaretine sahip değil.
Cumhurbaşkanlığı’na giderken, bir yanlış yapıp başbakanlığı da kaçırmak istemiyor (evdeki bulgur hesabı).
Ancak, hayat bazen zalimdir:
Şimdi önünde “Demokles’in Kılıcı” gibi İnternet Yasası ve HSYK Düzenlemesi var. Bu iki kanun; sadece içeride değil, dışarıda da büyük tepki topladı. Türkiye’yi karartacak internet yasasını ve ‘Yargı’yı doğrudan ‘Yürütme’ye (Adalet Bakanlığı’na) bağlayan HSYK Düzenlemesi’ni veto etmesi için, üzerinde çok açık, çok ağır baskı var.
***
Bu yasaları:
1) Ya; veto edecek ve RTE ile yolları tamamen ayrıştırıp, “Bakın ben çok daha demokratım” diyecek. Ancak, böylelikle RTE’nin diktatörlük hevesini en yakın dava arkadaşı olarak açıkça teşhir edeceği için, RTE’nin bütün hiddet ve şiddetini üzerine çekecek. AKP içinde halen yaşanmakta olan büyük huzursuzluğu deşifre edecek. Partiyi bölecek.
2) Ya da; imzalayarak Erdoğan’ın dış ve iç dünyada kazandığı bütün olumsuz sıfatları o da yüklenecek. Ancak, bu seçimle RTE’nin sempatisini kazanacak, onu korumuş olacak; belki de RTE yarın-öbür gün kendi yerine onun Başbakan olmasına yardımcı olacak. AKP’nin başına geçme şansı baki kalacak.
***
Bu yasalar ile ilgili veto-onay ikilemine eloğlu bile yekten karışır oldu.
Geçenlerde, “2001 ile 2013 yılları arasında, ABD Temsilciler Meclisi’nin Dış İlişkiler Komitesi’nin en yüksek seviyeli Ortadoğu danışmanlığını yapmış olan ve halen Obama Hükümeti’ne yakınlığınla bilinen Alan Makovsky, yeni internet düzenlemesi yasasına Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün vereceği yanıtın, kendi kaderini de belirleyeceğini” söyleyiverdi. (Sözcü – 11.02.2014).
Gazeteye göre, Alan Makovsky aynen şöyle demiş:
“Gül, özellikle tansiyonun yükseldiği Gezi Parkı ve yolsuzluk krizinden beri ılımlı ve demokratik tonu ile Cumhurbaşkanlığı’nın sınırlı kuvvetine rağmen, elindekinin en iyisini yaparak, hükümeti otoriterlik yolundan çıkarmaya çalışmasından ötürü Washington’da bir umut estirdi. Eğer Gül özgürlükler adına çok problemli olan, adeta Ortadoğu otoriter rejimlerini andıran bu internet sansürü yasa teklifinin altına imza atarsa; Washington, Erdoğan’dan farklı olmadığı kanaatine varacak ve kendisine olan umudu kaybedecek. Onun için, Washington bakımından, bu karar çok önemli – kader kararı bile diyebiliriz. Bu yasaya karşı çıkmayacaksa, demokrasiyle ilgili hangi konuda pozisyon belirtecek?” (ibid).
***
Makovsky’nin hiçbir resmi görevi yok. Açıklamaları Obama Yönetimi’ni bağlamaz. Ancak, ABD dış politikasını zerre kadar bilenler, ABD’nin sopa gösterme yöntemlerinden birinin; baskı guruplarına, ‘think-tank’ kuruluşlarına, ilgili ülke uzmanlarına açıklama yaptırmak olduğunu da gayet iyi bilirler.
Birinci Körfez Savaşı’ndan (1991) beri, Washington’da Türkiye ile ilgili konularda en yetkin isimlerden biri olarak tanınan bu kişiye yaptırılan açıklama, esasında Abdullah Gül’e; “Eğer yasayı veto etmez isen, yeni dönemde Başbakan olsan bile, ABD’de itibarın olmaz!”diyor.
Durumu Cumhurbaşkanlığı Makamı’na arz ederim!
Cüneyt Ülsever
http://www.yurtgazetesi.com.tr/abdullah-gul-yol-ayriminda-makale,7269.html