1 Bir İskemlenin Gücü

Bir İskemlenin Gücü

0

Anayasa’yı rafa kaldırdığını söyleyen, defalarca Anayasa ve Yasaları ihlal suçunu işleyen Cumhurbaşkanı’nın yapabileceklerinden korkan işadamlarına ve basın patronlarınadır bu sözlerim!

Sizlerin korktuğunuz, fellik-fellik kaçtığınız, üzerinize Savcı-Polis-Maliye gücü ile kanunsuz olarak gelen Cumhurbaşkanı’nın “Hukuk Dışı” davranışını, meydan okumasını “Bir adet İskemle” tuzla buz etti!

Herkesin şu gerçeği kafasının bir yerine iyice kazıması şarttır;
“Doğru, haklı bir fikrin ve cesur bir yüreğin önünde hiçbir duvar dayanamaz!”

Herkesin korktuğu bir anda kıdemli gazeteci dostum Mete Akyol, bir iskemle alıp Silivri zindanının kapısına tek başına oturdu ve “Ben burada umut ve özgürlük nöbeti tutuyorum” diye bir meşale yaktı!

Fikir doğru ve haklıydı. Mete Akyol da çoğu meslektaşının aksine cesur bir insandı. Yaktığı ateş, bir anda tüm Türkiye’yi, Avrupa’yı, Özgür dünyadaki tüm basın kuruluşlarını sardı. Avrupa Birliği ve Demokrat ülkelerin yöneticileri düşüncelerini açıkça söylediler.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Can Dündar için “Bu haberi yapan kişi bedelini ağır ödeyecek. Öyle bırakmam onu” diyerek, bizzat kendisi dava açmış ve yargıya müdahale etmiştir. Yerel Mahkeme tarafından tutuklanan gazeteciler
Can Dündar ve Erdem Gül, oluşan baskı nedeniyle serbest bırakıldılar.

Anayasa Mahkemesi, kişilerin talebini öne alarak görüştü ve Gazetecilerin işlerini yaptıklarını ve tutuklanmalarının “Hak İhlali” olduğuna karar verdi.
Şimdi Can ve Erdem özgürlüklerine kavuştular.

Israrla ve inanarak söylüyorum ki, Türkiye ve Avrupa çapında böyle güçlü bir baskı oluşmasaydı, Anayasa Mahkemesi bu davanın görüşmesini öne almazdı! Can ve Erdem ise hala Silivri zindanında çile çekiyor olacaklardı.

Bir defa daha ve üstüne basarak söylüyorum ki, bir tane iskemle ve bir tane inançlı insan, zorbalığı, haksızlığı ve faşist kafayı yendi…

Demokrasi ile yönetilen ülkelerde, eğer kamuoyu bilinçli ise, tebaa olmaktan çıkıp birey olmayı hak etmişlerse, yöneticiler hırsızlık-yolsuzluk- kanunsuzluk yapamazlar. Yargıya müdahale edemezler. Devlet gücünü kendi çıkarları için kullanamazlar. Terör örgütleri ile çirkin ilişkilerde bulunamazlar.
Anayasa’yı ve Yasaları çiğneyemezler…

Türkiye’de bunların olmadığını söyleyebilecek aklı başında biri var mı?
Peki, halkı bilinçlendirecek Cumhuriyeti, Demokrasiyi, Hukuk Devletini korumak için ülkemizin üzerindeki ölü toprağını kaldırıp atacak Siyasi Parti veya Genel Başkan var mı?

Muhalefet Partileri olan CHP ve MHP, tutum ve davranışlarıyla halkımıza umut olmaktan o kadar uzaklar ki! Bunların içlerindeki kavgayı bitirip, AKP’yi devirmeleri için daha kırk fırın ekmek yemeleri gerekir.

Türk Milletini ayağa kaldıracak, ona Kurtuluş Savaşımızdaki ruhu verebilecek, birliğimizi beraberliğimizi tekrardan sağlayacak, ülkemizi Atatürk’ün çağdaş medeniyetler seviyesine ulaştıracak, bir siyasi yapılanmayı gerçekleştirmenin gayreti içerisinde olanlara destek olmamız gerek.
Ya bunu gerçekleştireceğiz, ya da güzel ülkemiz seccade şeytanlarının elinde parçalanıp gidecek. Başka bir yol yoktur!

Bu yüzden işadamlarımızın ve vatansever medya gruplarının bu taşın altına ellerini koymaları, Türk Devleti ve Türk Milleti için bu yükün altına seve-seve girecek insanlara, özellikle gençlere destek olmak gerekir.

Uyanık adamın biri hastalanınca doktora gitmiş. Doktor, muayeneden sonra 3 ay ömrün kaldı, demiş! Adam, dışarı çıktığında arkadaşı sormuş;
Doktor ne dedi? Adam pişkince cevap vermiş; 3 ay ömrün kaldı dedi ama Başhekimin yakınıyım dedim, altı aya çıkarttı…

Durumumuz maalesef, fıkradaki zavallı adam gibi! Öleceğini bildiği halde, kendisini kandırmaya çalışıyor!

Herkesin yerini belirleme vakti geldi de geçmek üzere!
Eğer bu ülkenin, Türk Milletinin sırtından para kazanmış namuslu zenginleri, medya patronları Atatürk Cumhuriyeti yıkılırken, ülke göz göre-göre bizim olmayan bir savaşa sürüklenirken, ülkemiz söz konusu iken, gençlerimiz her gün üçer beşer ölüyorlarken seyirci kalacaklarsa ve fedakârlığı sadece yine
Türk Milletinden bekliyorlarsa, ölmüşüz de ağlayanımız yok demektir…
Ne dersiniz ağalar, beyler, patronlar! Bir tahta iskemle kadar olamaz mısınız?

Sağlık ve başarı dileklerimle 27 Şubat 2016
Rifat Serdaroğlu

 

 

yorum

Yorumlar kapalı.