1 Hırsızı ve Tecavüzcüyü Korumak

Hırsızı ve Tecavüzcüyü Korumak

0

Bazı kimseler Reza’nın ABD de yakalanmasına sevinenleri vatan haini, ABD li savcıyı da paralelci olarak suçluyorlar!

Öncelikle bilinmesi gereken şudur: ABD de adalet, bizim alışık olmadığımız şekilde işler. En sade birey bile ABD başkanına dava açabilir ve haklıysa kazanır. Kimse onu tehdit etmez, kimse yargıçları ve savcıları başka yere atayamaz, buna yetkileri yoktur.

ABD de idari sistem 3 değişik ve bağımsız gücün ortak çalışmasıyla olur. Buna ingilizcede “checks and balances” denir; denetleme ve dengeleme demektir.

Bu dengeler Anayasaya tabi olarak Legislative, Executive ve Judicial (yani Yasama, Yürütme ve Yargı) kurumlardır ve hiçbiri bir diğerine üstünlük sağlayamaz, bağımsızdır. ABD başkanı sadece Yürütme kurumunun başıdır.

Reza’nın Tutuklanmasına Neden Sevinildi?

Bir kere Reza’nın tutuklanma haberi, ABD basınında “Türk uyruklu bir iş adamı tutuklandı” diye yayımlanınca bütün Türkleri üzdü. Sonradan ve bazılarının çıkarı için Türk olmuş birinin Türkiye’nin imajını zedelemesine kimse sevinmedi.

Kaldı ki, Türkiye’nin imajını zedeleyen sadece Reza değildi. 17 Aralık’ta ortaya çıkan durum ve rüşvet iddiaları, o iddiada adı geçenlerin meclis tarafından (AKP) aklanmaları, iddianameyi hazırlayan savcıların sürülmeleri, Erdoğan’ın uluslararası hukuku çiğneyen sözleri ve eylemleri, Anayasayı ve Mahkemeleri tanımaması, uluslararası medyada yer bulan bu haberler her aklı başında insanı derinden yaraladı.

Türkiye’de adalet ve hukukun kalmadığına inanan bu insanlar, Türkiye’deki sistemin tutuklamışken akladığı ve ödüllendirdiği Reza’nın en sonunda bir ABD savcısı tarafından yakalanması ADALETİN BİR YERLERDE VAR OLDUĞUNA işaretti ve  NEW YORK’TA SAVCILAR VAR dediler.

Sevinmek bundandır. Dünyada bir yerlerde adalet duygusunun var olması namuslu insanları sevindirdi. Bu olay ABD de değil, Mozambik’te de olsa aynı etkiyi yapardı.

Tabii ki bir Türk olarak utanç duyduk. İsterdik ki ülkemizde bu suçlular adil olarak yargılansın, ve ne başka bir ülke, ne AİHM Türkiye’deki bir olaya karışsın.

Unutmayalım ki bu ülke, kendi Cumhurbaşkanının eşi tarafından Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine şikayet edildi!
Başında olduğu ülkeyi başka ülkelere şikayet eden başka bir devlet adamı veya eşi var mıdır acaba?

  • Bu ülke’nin başbakanı, adı yolsuzluk iddiasında geçen oğlunu yargılatmadı, korumaları polislere silah çekti ve savcılar sürüldü.
  • Bu ülkenin belediye reisi, iddialara göre ehliyesiz araba kullanırken kaza yapıp ölüme sebeb olan oğlunu sahte olduğu söylenen evraklarla akladı, deliller yok edildi.
  • Bu ülkede faili meçhul cinayetler oldu. Devlete veya iktidara karşı olan gazeteciler, aydınlar hapsedildi.
  • Bu ülkede uydurma davalarla ordunun tepesindekiler hapsedildi, sonradan kandırılmışız dendi. Haksız yere suçlamalar intiharlara neden oldu.
  • Bu ülkede seçimlerin adil olarak yapıldığına, YSK nın tarafsızlığına, seçimlere katılanların haksız propaganda yaptıklarına ve hatta seçilme kriterlerini yerine getirmediklerine inanan çok insan var. Bunları soruşturmalarının, araştırmalarının da engellendiği, sonuca ulaştırılmadığı ortada.

Son olarak, siyasi görüşler bir yana, konu hırsızlık, dolandırıcılık, tecavüz, subyancılık olduğu zaman, bunları ARAŞTIRMAMAK İÇİN EL KALDIRAN bir partinin milletvekillerine ne demek lazımdır?

Bunları destekleyen, örtbas eden, kılıf uydurmaya çalışan bakan, yönetici, kurum, siyasi kişilik, veya HALKa ne demek lazımdır?

Bütün bunlar unutulmadı.
Millet hukuka, adalete susadı, hasret kaldı.

En ufak bir adalet belirtisi, dünyanın neresinden gelirse gelsin, bu halkı sevindirecektir.

Bizim asıl amacımız ve önceliğimiz, Cumhuriyet Anayası ile desteklenen hukuk ve adalet mekanizmasını tartışılmaz bir şekilde yerine oturtmak; ahlaklı, saygın ve dürüst insanlar yetiştirmek olmalıdır.

 

Ömer Demir

 

yorum

Yorumlar kapalı.