1 Düşürülen Rus Uçağı ve Pusu

Düşürülen Rus Uçağı ve Pusu

0

Günlerden 24 Kasım 2015. 2 Rus SU-24 bombardıman uçağı, saat 9:45’de Latakya’dan havalanıyor. Misyonları önceden NATO’ya bildirilmiş. Uçaklar 20.000 feet yükseklikte emir bekliyorlar. Saat 10:15’de Yayladağı geçidine giden bir konvoyu vuruyorlar. Burası Akdeniz’e 15, bizim sınıra ise 5 km uzaklıkta bir yer. Kaçak petrol tankerlerin ve DAES’cilerin geçiş yaptıkları yerlerden.

Bekleme yerleri Latakya’dan takriben 45 km uzaklıkta, bizim sınırdan 15 km kadar güneyde. Latakya’dan buraya gitmeleri takriben 10 dakika. Buradan Yayladağı’na doğru uçarlarken de rotaları Türkiye sınırına paralel, güneye doğru, yani Türkiye sınırından uzaklaşarak. Ama burada bizim sınırın bir meme ucu var, ilk «sınır ihlali» bu esnada oluşuyor. Sözü edilen 17 saniyelik süre.

Aynı uçaklar ilk turlama yerlerine geri dönüp yeni emir bekliyorlar. 10:24’de kendilerine yeni hedefleri belirtiliyor, bizim sınırdan uzak, 45 km daha güneyde bir konvoy.

Bizim F-16’lar aynı sabah 8:30’da havalanmış. Ama iki özellikle. Devriye uçuşları bizim sınıra pek paralel sayılmaz, Rus uçağının vurulduğu yere yakın bir yerde yuvarlaklar çiziyorlar. Daha da önemlisi normal devriye uçuşları, bilhassa yakıt tüketimini sınırlı tutmak ve varlığını diger uçaklara belli etmek için 20 ilâ 30.000 feet yükseklikte yapılırken bizim uçaklar 7-7.500 feet yükseklikte uçuyor. Yani Suriye ve Rus radarlarının göremediği bir yükseklik. Ruslar için oralarda herhangi bir Türk uçağı yok!

Bizim uçaklar ilk ihlalden sonra yine alçaktan uçarak Yayladağı civarına yöneliyorlar ve yine bizim meme ucunun da ucundan geçen SU-24’lerden birini hedefliyorlar, bizim ateşimiz bu SU-24 Türk hava sahasındayken, ama uçağın vurulması Suriye hava sahasında. Zaten bizim pilotun bunu bilmemesi imkansız. Uçakların konumu, hızları, rotaları, ihlal edilen 5 kilometrelik genişlik yanyana konulunca bu Rus uçağını bizim hava sahası içinde düşürmek de imkansız.

Bizim uçakların rotaları da ilginç. «Hava sahamıza yaklaşıyorsunuz, rota değiştirin» diyen uçağın ilk baştan kendisini gösterip «buradayız» mesajı vermesi lazım. Bizimkiler ise yuvarlak çizmekten bir anda vazgeçip, alçak irtifadan mizrak gibi, Rus uçaklarını bizim hava sahasındayken vurabilmeleri için gerekli olan yere, gerekli olan saniyelerde uçmuşlar, yükselip füzeleri ateşlemişler ve derhal tekrar alçak irtifaya dalmışlar! 5-6 saniye gecikseler Rus uçakları zaten bizim sınırın dışına çıkmış olacak… Zaten bu uçaklar bizim sınıra paralel uçtuğu için Türkiye için bir tehlike oluşturmuyor… Zaten bu uçakların misyonlarını kimse saklamamış, NATO’nun da, Türkiye’nin de bilgisi var.

Map-showing-where-Russian-jet-was-shot-down-by-Turkey

“5 dakikada 10 uyarı”? İyi de askeri haberleşmeler yalnızca VHF kanaldan yapılıyor. Bizim uyarılar ise UHF kanaldan. Rus uçaklarında ise yalnızca VHF var, duymaları imkansız. Bunu bizim askerler de çok iyi biliyor.

Sonuç? Neresinden bakarsak bakalım, biz bu Rus uçağına bir pusu kurmuşuz. “Rus uçağı oldugunu bilseydik vurmazdık” hikaye. “5 dakikada 10 uyarı” şark kurnazlığı. Bile bile, önceden planlanarak, rutin devriye uçuşları dışında yapılmış bir hareket.

Diğer sonuç? Ruslar S-400’leri Latakiya’ya yerleştirdi, bizim uçaklar artık Türkmenlere destek veya PYD’ye karşı operasyon için Suriye’nin yanına bile yaklaşamıyorlar! Şahane bir askeri başarı! Rusya ile bozulan ilişkiler de cabası!

Kim, ne elde etmek için bu emri verdi, meçhul. Ama bu bir pusu oldugu için bizim pilotun «angajman kurallarına uygun olarak», daha yukardan emir almadan, kendi inisyatifi ile yapabileceği bir işlem de değil. Birileri, ama dışarıdan değil, Türkiye’nin içinden birileri çok tehlikeli bir oyuna soyunmuş.

Bizim orduda herşey kayıt altında. İstenilse emir kimden geldi, bir günde belirlenir. Demek ki emrin kimden çiktiğini bilmek, bildirmek iktidarın da işine gelmiyor. Niye acaba?

Dış politikadaki vizyon yokluğumuzu biliyorduk ama bunun satranç oyununa okey taşları ile oturmaya kadar gittiğini daha görmemiştik… Allah o birilerine akil fikir versin…

 

İbrahim Çakıroğlu

 

Kaynak : Amerika Savunma Bakanlığında danışmanlik yapmış, uçak mühendisi, askeri analist, Fransa ve Amerika vatandaşlığı olan Pierre Sprey’in 4 Aralik 2015’de Andrew Cockburn ile yaptığı söyleşi.

 

 

yorum

Yorumlar kapalı.